Özhaseki geleceğin Ankara'sını anlatırken ben geçmişe gittim. Bir nebze de olsa Başkent'e kafa yorarken ben Ankara'nın geçmişine bakmayı seviyorum.
Ankara'nın hizmetine talip olan adaylar beni bu sütundan takip ediyorlar mı bilmiyorum, henüz hissetmiş de değilim ama onlara, darbımesel haline gelmiş şu önemli sözü hatırlatmadan geçemem:
Geçmişe bakmadan geleceği anlamak ve kurmak kolay değildir.
Ankara'nın başkent ilanı; evet, bir kanunla oluvermiştir ama yaşanır hale gelmesi kolay olmamıştır. "Şehremaneti" yani eski belediyecilik sistemi muhakkak önemli bir tecrübedir ancak belediyeleşme süreci için gerçekten çok çok uzun mesailer harcanmıştır.
***
İstanbul tecrübesiyle Ankara'ya Şehremaneti kurulup İçişleri Bakanlığı'yla ilişkilendirilirken Karahisar-ı Sahip yani Afyonkarahisar Milletvekili Ulvi Bey, beklentiyi "YENİ BİR HAYAT KURMAK" olarak açıklıyor. Bir cümleyle bence her şeyi açıklamış oluyor. Konuşmanın devamındaki vurguyu dikkatlere sunmak istiyorum. Diyor ki Ulvi Bey;
"Hayatı kurtaramazsak, hayat-ı hakikiyi kurtaramazsak ve hayat-ı hakiki mefkûresinde giderken bunu nazarı itibara almazsak mefkûre hakikaten bir hayal, bir hülya, belki bir hiç olur."
Cümlenin tercümeye ihtiyacı yok, "mefkûre" günümüzde "ülkü-ideal" olarak anlaşılıyor. Ulvi Bey'in bu cümlesinden olarak şahsen ben bilhassa Özhaseki'den "akıllı şehir, geleceğin Ankara'sı" gibi cümleleri somut örneklerle duyunca umutlanmadan edemiyorum.
***
Şehremaneti Başkentte 1930'a kadar sürmüş, aynı yıl bir kanunla Ankara belediye reisi ile valisi aynı kişi olmuş ve 1948 yılına kadar da devam etmiş. Tipik tek parti uygulamasında Nevzat Tandoğan Ankara Valiliği'ni 1946 Temmuz'una kadar 16 yıl belediye reisliğiyle birlikte yürütmüş. Değerlendirmelerde göz ardı edilmemesi gereken hususlardır bunlar.
Ezcümle Ankara, diğer il, ilçeler başkanlarını seçerken bence Ulvi Bey'in "Yeni bir Hayat Kurma" yaklaşımını düşünmeliler. Biz seçimlerde sadece bir başkan seçmiyoruz yeni bir hayatın ilk tercihini de yapmış oluyoruz. Yani yeni başkan yeni hayat…