Evli
ve 2 çocuk babası Orhan Yılmaz, ilkokulu tamamladıktan sonrası yorgan diken babası Osman Yılmaz'ın yanında çalışmaya başladı. Babasından işi öğrenen Orhan Yılmaz, onun ölümünün ardından kurduğu atölyede mesleğini sürdürmeye devam etti. Genellikle sipariş üzerine yorgan hazırlayan Orhan Yılmaz, diktiği yün yorganları da Hamamönü'nde bulunan iş yerinde satıyor. Gelişen teknolojiyle birlikte işleri azalan Orhan Yılmaz, buna rağmen özellikle düğün sezonlarında iğne iplikle yorgan dikiyor. Geçmişte siparişleri yetiştirmekte zorlanırken, şimdi daha az yorgan diktiğini belirten Yılmaz, "Bütün evlerdeki yün yatak, yorgan, divan örtüleri. Bir memurun aldığı paranın 3 katını kazanıyordum; ama şu anda her şeyin hazırı çıkınca bu meslek yavaş yavaş ortadan kalkıyor. Teknoloji gelişti. Ancak kıymetini bilen yaptırıyor, yünden vazgeçmiyorlar. Çünkü hazır yatak alıyor, beli ağrıyor. Hazır yastık alıyor, boynu ağrıyor. En sağlıklısı pamuk, yün" dedi. Daha çok çocukları evlenen ailelerin sipariş verdiğini belirten Orhan Yılmaz, "Aileler sağlıklı diye bunu yaptırıyor. Ama oğulları, kızları bunu almıyorlar. 'Ben bunu istemem, kirlendiği zaman 'bunu kim söküp, kim yıkacak' diyor. Gidip hazır ürün alıyorlar. Sağlığını değil de, rahatlığını düşünüyorlar. Bu en sağlıklısı. Diğerleri slikon, kanserojen madde taşıyor" diye konuştu.
TOZU GÖREN BIRAKIP KAÇIYOR
Genellikle
sipariş üzerine çalıştıklarını
kaydeden
Orhan Yılmaz, "Bazen
acil istiyorlar, hazır
eldekini veriyoruz. Yün
yastık, yün yorgan. Bu
meslek zor. Tozu, toprağı
var. Sigara içmiyorum.
Buna rağmen sigara içmiş
gibi nefes darlığı var. Çünkü
tozu yutuyoruz. Onun için bir
çırak alıyoruz, tozu toprağı
görünce ertesi gün bırakıp
kaçıyor. Bu işe girmiyorlar"
şeklinde konuştu. Mesleğini
çok sevdiğini kaydeden Orhan
Yılmaz, bir yorganın hazırlanmasının
yaklaşık 1 saat sürdüğünü
kaydetti.