Ankara, sağlık ve savunma yatırımlarının da başkenti, bu alanlarda başkentin devasa ve teknik anlamda en girift girişimlerine şahit oluyoruz.
Geçenlerde ODTÜ Teknokent'e gittim hem gururlandım hem üzüldüm. Üzüntüm bu alanda hayli geç kalmışlığımız, gururum ise pırıl pırıl gençlerin dünyanın geldiği teknolojik seviyede ve onlarla yarışacak düzeyde iş çıkarabilme- leriydi. Sadece para amaçlı bu işler yapılmaz, ancak "vatan" ve "sevgi" kavramlarıyla bunu izah edebilirsiniz.
Buralardaki gizlilik ve güvenliğin en üst düzeyde olması da tabi bir sonuçtur elbette.
Ama her şeyin başı sağlık. Dilimizin tespihidir ve fakat başımıza gelmeden anlamayız.
Hastanelerin bahçesinde bekleyenlerin fosur fosur sigara içmeleri bunun en açık göstergesi, duman üzerlerinde adeta girdap yapıyor. Sağlık ve eğitim bu kadar önemli ki genel bütçede en büyük pay bu ikisine ayrılıyor. 2019 bütçesinde Eğitime 161, Sağlığa 157 milyar lira ayrılmış, devasa rakamlar bunlar.
Sağlık deyince, başkentin Bilkent'deki Şehir Hastanesi'nden söz etmemek olmaz.
Deniyor ki; DÜNYANIN TEK PARÇADA YAPILAN EN BÜYÜK HASTANESİDİR.
Şimdiden çeşitli ödüller kazanmış bir proje, hakkıdır. 4 bine yakın yatak kapasitesi ile dünyanın da 3. büyük sağlık komleksi ve günde 40 bin hasta tedavi görecek, 6 bin tıbbi personel görev yapacak, 131 tane ameliyathanesi olacak, yine ülkemizin en büyük laboratuarı burada kuruluyor.
Ambulans helikopterler için de iki heliport inşa ediliyor. Sosyal donatıları ile burası ayrı bir kent görüntüsü veriyor. Rahmetli İhsan Doğramacı Bilkent'i kurarken bir slogan üretmişti; "Siz şehre değil, şehir size gelecek"demişti, haklı çıktı. Sağlığa kavuşmak için dünyanın Bilkent Ankara şehir hastanesine akacağını tahmin ediyorum.
İnsanın bütün varlığı hastalık-sağlık içindir, bütün çabamız, kaygımız iki şeyedir; başımızı sokacak bir yuva ve Allah vermesin bir hastalık zuhur ettiğinde dara düşmemeyedir. Özel hastanelerin mantar gibi çoğalması ticari boyutuyla alâkalıdır.
Özbekistan'dan bir dostum 22 yaşında kan kanseri oğlunu tedavi için Andican'dan Ankara'ya bir özel hastaneye getirdi, 10 günde 30 bin dolar fatura çıkardılar. Oysa ameliyat yok, bir şey yoktu! Hani dolarla iş yapılmayacaktı?! Dara düşen hemşerisi de "partisi iyi adam kötü" diyerek çelişkiyi anlamaya çalıştı. Her şey var çok paralar harcanıyor ama önce insan. Tıp bilgisinden önce vicdanı öğretmek zorundayız. Hastayı hasta olarak gören, MÜŞTERİ muamelesi yapmayanların sayısı artmalı. Eğitimdeki en büyük handikabımız da bu zaten, bilgiyle dolduruyoruz çocuklarımızı...