Eylül Yağlıkara 8 yaşındaydı... İbrahim ve Şerife Yağlıkara çiftinin 3 çocuğundan en küçüğüydü, gözbebekleriydi. Saçının bir telini herkesten esirgeyen, kızları üzülmesin diye çırpınan Yağlıkara ailesi minik Eylül'den gelen acı haberle yıkıldı. Acılı aile canilerin en ağır cezayla cezalandırılmasını istiyor. "Biz yandık başka canlar yanmasın, Eylül'ler ölmesin" diyen Yağlıkara ailesi umutla kayıp çocuklarını bekleyen ailelere sabır diledi. Minik Eylül dedesi Bayram Yağlıkara'nın yanına defnedildi. SABAH Ankara kederli anne ile minik Eylül'ün mezarını ziyaret etti. Küçük kızının mezarı başında gözyaşı döken annenin feryadı yürekleri dağladı… "Sen böyle ölmemeliydin meleğim" diyen anne Yağlıkara, "40 yıl düşünsem evladımı burada ziyarete geleceğim aklıma gelmezdi... Yavrum sen beni affet, ben bilsem gönderir miydim seni dışarı? Affet beni kuzum, ne olur affet... Anan seni gömmek ister miydi buralara? Demek Allah seni daha çok sevdi, aldı bizden. Ecel çağırdı seni engel olamadım" diye konuştu. Kayınbabasının mezarında da dua eden anne Yağlıkara, "Baba torunun sana geldi, orada ona mukayyet ol..."dedi.
?DOKTOR OLMAK İSTİYORDU
EYLÜL
büyüyünce doktor olmak istiyordu. Eylül'ün hayat dolu ve insan canlısı bir çocuk olduğunu belirten anne Şerife Yağlıkara, "Eylülüm mutlu bir çocuktu… Giyinmeyi ve gezmeyi çok severdi. Bana da babasına da aşırı düşkündü. Köyü çok severdi, köylüler de onu severdi. Bisikletinin freni bozuktu. Kaybolmadan bir gün önce tamir ettirdik. Köydeki çocuklara özeniyor, bisiklet sürmek istiyordu. Bir dediğini iki etmez, gözümüzden sakınırdık. Zamanında ufak tefek şeylerine kızdığıma pişmanım. Ah keşke yanımda olsa da dünyayı versem... Allah'ın emanetiydi benim meleğim… Bir gün herkes ölecek ama keşke böyle olmasaydı" diye konuştu. Bursa'dan Polatlı'ya taşınacaklarını belirten Şerife Yağlıkara Eylül'ün en büyük hayalinin özel bir oda olduğunu belirterek, "Genç odası istiyordu. Yeni evde oda yapacaktık. Büyük ablasıyla çok iyi geçinirdi. Kimseyi kırmaz, bakkala ve düğüne gitmeyi çok seven bir çocuktu" ifadelerini kullandı.
?YÜREĞİMİZ YANIYOR
BABA
İbrahim Yağlıkara ise canice katledilen minik Eylül'ün gömüldüğü alanı daha önce komutanlara söylediğini belirterek, "Arama çalışmaları devam ederken uğursuz Uğur'un tarlamın yakınlarında çalışma yaptığını, toprak yumuşak olduğu için kızımı oraya gömmüş olabileceğini söyledim. Köyün çobanlarından İzzet'in, cinayet zanlısı Uğur K.'nın Eylül'ün kaybolduğu gün tarlanın orada arabasıyla geçtiğini söylemesi üzerine arama çalışmaları tarla etrafında yapıldı. Kuzunun cesedi elektrik direği altında bulundu. Yüreğimiz yanıyor. Bize bu acıyı yaşatan aynı acıyı yaşasın. Çocuk katilleri cezasız kalmasın, idam gelsin "şeklinde konuştu. Eylül'ün acısını unutmaya çalışan aileyi basında çıkan asılsız haberlerin kendilerini üzdüğünü belirtti. Sosyal medyada dolaşan mezar içindeki bacak fotoğrafının Eylül'e ait olmadığını söyleyen aile, "Bu süreçte bizim yanımızda olan herkese çok teşekkür ediyoruz. Başka Eylül'ler yanmasın, cezaevindekilere de asla af gelmesin" dedi.