Ramazan aslında yılın belli bir mevsiminde her şeyin, bütün varlığın sahibine yakarmaktır.. Yalvarma, dua etme, boyun bükme mevsimidir Ramazan, acizliğimizin de ifadesidir bir bakıma.. Ateş olsak cürmümüz kadar yer yakabiliyoruz işte.. Bir mevsim yağmur yağmasa dağlara tepelere çıkıp yalvarıyoruz 'dereler kurudu, barajlarda su kalmadı' diye.. Sağanaklar inince de afet korkusu sarıyor hepimizi, gözümüzü gökten ayıramıyoruz.
Ramazan, mübarektir, oruç onun ifadesidir. Kandil geceleri gibi seçilmiş zamanlardır..
İçindeki Kadir gecesi ile ne zamandır, hangi andır bilemiyoruz ama müstesna ikramdır onu biliyoruz?! Son on günün içindeyiz, İTİKÂF GECELERİ başladı. Kimi mü'minler mabedlerin bir köşesine kendilerini hapsedip memleketimiz, milletimiz için, geleceğimiz için, dünyadaki masumlar, mazlumlar için dualar edip gözyaşları döküyorlar. (Bu arada Kocatepe Camii itikâfçılarının "burası otel mi?" diye bazı güvenlik elemanları tarafından azarlanarak camiden çıkarılmak istendiğini de yetkililere haber vermek lazım. Birisi bunlara "itikâf" ın ne olduğunu anlatması gerekiyor.) İtikâf bir konu için bir yere kapanmadır. "İşte, aç susuz kapısında bekliyorum" demektir duaların kabulü için.
Her gece nice feryat figanlar semaya yükseliyor kim bilir?! O nedenle bugünler daha bir farklı diyoruz üstelik içinde bir de KADİR GECESİ saklı..
Evet, işte seçim zamanı yaşıyoruz.
Ankara'da 36 kişiyi seçip Meclis'e göndereceğiz.
Seçilmişlik farklılıktır, bir lûtfa, iltifata uğramışlıktır. Bütün canlıların içinden insan seçildi ve yaratılmışların en şereflisi oldu.
Bizim seçtiklerimiz de temsilcilerimiz oluyor.
Bütün insanların içinden seçilenlere nebiler, veliler denildiği gibi zamanın seçilmişine "Ramazan, kandil, bayram.." deniyor. Bir kandil gecesinde sistemler kitleniyor. Herkes o anın bir müstesna zamanın hürmetine kutlamalar yapıyor, dilekte bulunuyor, nice gönüller kazanıyorlar. Günahımızdan arınmak, vicdanımızı rahatlatmak, korkularımızdan kurtulmak isteriz, onu bekleriz. Canımız kanımız evladımız için yalvar yakar oluşumuz, ağıtlarımız, iç sancımız içindir bütün dualarımız.. Büyük kudrete, her şeyin sahibine hesap verme verememe telaşımızdır..
İftar, sahur, kalabalık gruplar, ilahiler, mevlit programları tamam da.. Gecenin sessizliğinde, pencereden sızan bir sokak lambasının loş aydınlığında iki damla gözyaşıyla sonuçlanan içten yakarışlar bir şeye değil, her şeye bedeldir. Bir çift gözyaşıyla tüm günahlarımıza, kabahatlerimize, hatalarımıza, kusurlarımıza yalanlarımıza nedamet, bin pişmanlığın ifadesidir..