Doğuştan görme engelli
32 yaşındaki Fatma Öğer,
edebiyat öğretmenliğinin
yanı sıra farklı dallarda
birçok başarıya imza
atarak engellilerin de sporda ne kadar
başarılı olabileceklerini herkese gösterdi.
Öğer, Türkiye Görme Engelliler Judo Şampiyonası'nda 1'incilik, Türkiye Görme Engelliler Halter Şampiyonası'nda üçer 1'incilik, Dünya ve Avrupa Görme Engelliler Halter Şampiyonası'nda 2'ncilik, Türkiye Görme Engelliler Atletizm Şampiyonası disk atma dalında
2'ncilik elde ederken,
Goalball Lig Şampiyonluğu ve Görme Engelliler Futbol Lig Şampiyonluğunu yaşayarak
tüm engelleri ortadan kaldırmayı
başardı.
ZORLUKLARI AŞTI
Ailesinin de
desteğiyle zorlukları
aşarak
başarıya
ulaşan
Öğer,
"
16 yaşına kadar görme derecem biraz
daha iyiydi. Liseyi yapı ressamlığı
bölümünde okudum. Burada çok
fazla çizim yaptığım için görme derecem
düştü. Liseyi bitirdikten sonra
sözel bölümüne geçmek zorunda kaldım.
Çok zorlu süreçlerden geçtim.
5 yıl boyunca bir yerde çalışma veya
dersle ilgili bir çaba içerisine girmedim.
Yapamayacağımı düşündüm.
Daha sonra kardeşim üniversiteyi
kazandı.
Beni de cesaretlendirdi.
Ailem
bana destek oldu.
2008 yılında görme
engellilerle tanışıp
2009 yılında da
kardeşimin teşvikiyle
Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandım" dedi.
Üniversiteyi bitirmesinin ardından
2015 yılında Ege Anadolu Lisesine edebiyat öğretmeni olarak atandığını
ve
öğrencilerle ilk karşılaşmasında
görme engelli olduğunu açıklayarak
dersine başladığını anlatan
Öğer, "Öğrencilerime görmediğimi
söyledim, onlar da öğrendiklerinde
kendileri için sıkıntı olmayacağını
söylediler. Görmememle ilgili
herhangi bir sıkıntı yaşamıyorum.
Öğrencilerimden,
'Nasıl olur, nasıl ders işleyeceğiz' diyen
olmadı" diye
konuştu.
'Öğrencilerimin desteğiyle dersler daha verimli geçiyor
Öğer, öğrencilerinin spor yaptığını bildiklerini ve hayret ettiklerini söyleyerek, "Dersi kaynatmak için bile sordukları oluyor. Sporun onlar için de gerekli olduğunu söylüyorum" dedi. Öğrencilerin kendisine yardım ettiğini ve onların desteğiyle derslerin daha verimli geçtiğini söyleyen
Öğer, "Tahtaya görmeden yazı yazdığım için onlardan yardım alabiliyorum. Cümleyi yazdıktan sonra ek kök ayıracaksam, altını çizeceksem, ek ya da kökün hangi durumda olduğunu bildireceksem cümleyi ben yazıyorum onlar da altını çiziyorlar. Öğrencilerin ilk oturma planları aklımda kalıyor. Oturma sıralarına yaklaşıp öğrencilere soru sormak için seslendiğimde yer değişikliği varsa nerede oturduğunu söylüyorlar. Yoklama için öğrencilerime listeyi veriyorum. Yoklamayı onlar sesli şekilde alıyorlar" dedi.
'Öğretmenim hani siz hiç görmüyordunuz?'
Edebiyatı
hiç sevmeyen öğrenciye bile dersi sevdirebildiğini anlatarak, "Onların ilgisini çekmeye çalışıyorum. Onların karşılarında ses tonu olsun, karşılarında düzgün konuşma, iletişimi düzgün kurabilmek ve sağlıklı bir şekilde devam edebilmek güzel oluyor. Edebiyatı seven de sevmeyen de ister istemez oluyor. Onlar genç, sınıfta ses de olabiliyor. Dersleri işlerken görmeden ziyade duymanın önemli olduğunu bildikleri için uyardığımda susup dersimizi işliyoruz" ifadelerini kullandı. Öğrencilerin ses tonlarını
2 hafta sonunda tanıdığını ve öğrencilere isimleriyle hitap ettiğini kaydeden
Öğer, "Onların kim olduğunu tanıyorum. Hocam dediklerinde, parmak kaldırdıklarını görmediğim için seslerini tanıyarak isimleriyle hitap ederek onları dinliyorum" şeklinde konuştu. Öğretmenliğinin ilk yıllarında görmemesinden faydalanmak isteyen bir öğrencisiyle arasında geçen bir anısını anlatan
Öğer, "Göreve başladığım zaman bir anım olmuştu. Bir öğrencim benim hiç görmediğimi düşünerek kapıya doğru yaklaşıp iyi niyetimi suiistimal etmişti. Ben de onu fark edip kapıya doğru yaklaştım. Sonunda kapıda buluşup
'Hayırdır nereye gidiyorsun' dedim. O da bana 'Öğretmenim hani siz görmüyordunuz' diyerek çok şaşırmıştı" dedi.
'Veliler engelimi anlamıyor, sonra kendim söylüyorum'
Velilerden
olumlu tepkiler aldığını söyleyen
Öğer, "Veliler görme engelli olduğumu ilk başta anlamıyorlar. Sonra ben kendim söylüyorum. Bununla ilgili olumsuz bir durum olmadı. Aksine ailelere çocuklarının benden bahsettikleri oluyormuş. Bu da benim hoşuma gidiyor. Öğrencilerle sağlıklı bir iletişim kuruyorum ki demek ki onlar da takdir ediyor. Herhangi bir olumsuz tepki almadım" dedi. Öğer, öğrencilerinin her türlü sorunuyla yakından ilgilendiğini de dile getirerek şunları söyledi: "Öğretmen öğrenci ilişkisi dışında da bir ilişkimiz oluyor. Onların hayatlarında yaşadıkları zorlukları da dinliyorum. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum. Onlar bana sevgi ve saygılarını verdiği müddetçe ben de onlara her şekilde destek çıkmaya çalışıyorum. Gün geliyor sarılıp ağlayabiliyoruz. Onlarla sürekli iç içeyiz. Dışarıda da abla kardeş gibiyiz."
'Goalball oynuyordum halter de yapabilirsin dedi'
antrenör yönlendirmesiyle haltere başlayarak şampiyonluk yaşayan
Öğer, "Goalball oynuyordum ve oradaki antrenörüm halter de yapabileceğimi anlattı.
2013 yılında onların teşvikiyle haltere başladım. Çalışmalarıma başladım ve
2014 yılında
Görme Engelliler Türkiye Halter Şampiyonası'nda 1'inci oldum. Aynı yıl milli takıma seçildim. Ay yıldızlı forma ile
2014 yılında
Antalya'da düzenlenen
Görme Engelliler Dünya ve Avrupa Halter Şampiyonası'nda 60 kiloda 2'nci oldum. 2015 ve
2016 Görme Engelliler Türkiye Halter Şampiyonası'nda 60 kiloda 1'inci, 2017 yılında Görme Engelliler Türkiye Halter Şampiyonası'nda 2'ncilik elde ettim" ifadelerini kullandı. Derslerin aksamaması için milli takıma gitmediğini anlatan Öğer, "Milli takıma seçildim ama
2015-2016 yıllarında gidemedim. Öğrencilerimi bırakamadım" diye konuştu.