Ölümüyle Türkiye'nin birçok noktasından insanı yasa boğan o kişi Ankara Numune Hastanesi hemşiresi Ayşen Aydınoğlu (55). Yüksek tansiyona bağlı beyin kanaması geçiren, 4,5 aylık yoğun bakım tedavisinin ardından hayatını kaybeden Ayşen hemşireyi ve başkent sınırlarını aşan hikâyesini acılı eşi Hazım Bey'den dinledik. "Hastanede buldum, aşık oldum yine orada kaybettim" diyen Hazım Aydınoğlu, "Ben, hastalar, Türkiye meleğimizi kaybettik, milyonlar artık yetim" dedi.
ACİL SERVİSTE DOĞAN AŞK: Çalıştığı hastanenin acil servisinde karşılaştık, bana hemşire olarak yardımcı olmuştu. Ben sana aşık oldum dedi. Ben de 'Ben sana aşık değilim' dedim. Daha sonra da evlenme teklifi ettim, 'yalan' dedi. Sonra ben de onu sevdiğimi anladım. Bir çiçekçiye gittim, hastaneye her gün Ayşen hemşireye bir gül göndermelerini istedim. Böyle başladı bizim büyük aşk hikayemiz, tesadüfle başladı ama derindi.
ÇOCUĞA İSİM AŞK: O benim arkadaşımdı. Evliliğimiz boyunca bir kez bile küsmedik, onca yıl sadece bir kez kavga ettik, öyle severdik birbirimizi. Onu o kadar çok sevdim ki evladımızın adını 'aşk' koymak istedik, sonra zorlanır diye 'Aşkın' olsun dedik. Senin aşkın dedim ona, senin bendeki karşılığın...
HEM ŞİFA HEM İYİLİK DAĞITTI: 36 yıl görev yaptığı Numune Hastanesi'nden adı Türkiye'ye yayılmıştı. Kimsesiz ve garibanların annesiydi. Hastanede nöbetçi olduğu gecelerde hasta yakınlarının üzerini örtüyormuş, maaşının büyük kısmını ihtiyacı olana veriyormuş. Maaşını çeker tamamını hayır işlerine harcardı. 'Neden' demedim hiç. Çünkü o benzersiz bir şey yapıyordu, tek ihtiyacı destekti. Çok denk geldim kimsesizlere banyo yaptırdığını, kendi kıyafetlerini götürdüğünü, hatta bazılarına aylık para gönderdiğini. Parası olmayıp gelmiş adam evine dönecek dönemiyor ona yol parası verir...
BOYACI SANDIĞI: Hastanede başlayan bu yardım etme faaliyetleri zamanla ülkeye yayıldı, orada tedavi gören vs. herkese elini uzattı. Bir kadına sürekli kıyafet götürdüğünü biliyorum. Hastane önünde yatıp kalkan kimsesiz bir gence boyacı sandığı aldı, o genç yıllardır orada boya yapıp hayatını kazanıyor. Bir hasta bakıcı, bir gün çektiği maaşını düşürüp feryat edince eşim 'buldum' diyerek kendi maaşından çekip kadına verdi. Dilenen çocuklara ya iş buldu ya bir yerlere yerleştirdi. Aylarca hastanede yatan hasta ve yakınlarına maddimanevi destek verirdi. Bilet alıp ailelerini getirdiği bile olurdu.
GECELERİ İYİLİK NÖBETİNDE: Özellikle gece nöbetleri alıyordu. Meğer kimsesiz ve hasta yakınları vs.'lere yardım için kalıyormuş. Gece ihtiyaçları oluyor, kimseyi bulamazlarsa mağdur olmasınlar diye. O başkalarının hayatını iyilikle dokunur, ben de ona yemek yapar beklerdim. O kadar insan canlısı mesleğine aşık, kızını ve eşini çok seven bir insandı. Hak etmesine rağmen emekli olmayı istemedi. 'Yapılacak çok iş var; bana emekli ol deme' dedi. Çalışmayı seviyorum, kız okulu bitirdiği gün emeklilik dilekçemi göndereceğim. Sonra da memleketim Aydın'a yerleşeceğim demişti.
DOĞUM GÜNÜNÜ GÖREMEDİ
20 Ocak'ta doğum günü vardı.19'u sabah saat 05.00'te beyin kanaması geçirdi evde. O gün kızla beraber Kızılay'a gitmişler alışveriş yapmışlar. Akşam oturduk beraber yemek yedik. Biraz sohbet ettik yattık sonra böyle bir şeyle karşılaştık. Doğum günü için plan yapmıştık ama olmadı. Tansiyonu yapılan tüm müdahalelere rağmen düşürülemedi. 4,5 ay yoğun bakımda kaldı, tansiyona bağlı beyin kanaması geçirdiğini söylüyorlar. Üç kez ameliyat geçirdi. Kurtaramadık. Gece iki buçukta vefat etti.
YILIN HEMŞİRESİ SEÇİLDİ
Cenazesi çok kalabalıktı duyan gelmiş, o güne kadar yardım eli uzattığı kim varsa koşmuştu. Gözyaşları sel oldu inanın. Sürekli gidiyorum mezarına, çiçekler götürüyor özlediğimi, yaptığı yardımları, mirasını devam ettirdiğimi söylüyorum. Eşimi defnettikten bir gün sonra yanında ki mezarı kendime aldım ondan ayrılmak istemiyorum. O artık yok geride ülkeyi saran şefkat ve yaptığı iyilikler kaldı. Yılın hemşiresi seçildi…