Bugünkü yazıma iki not ile başlamak istiyorum, biri Milli Eğitim'den… Birçoğumuzun hiç de duymadığı -ki itiraf edeyim ben de bilmiyordum, bilvesile, bir vesile öğrendim. "Fulbright" adıyla Amerikalılarla yaptığımız bir programdan, bir anlaşmadan söz etmiştim bir yazımda. 1949'da TEK PARTİ DÖNEMİ'nin son hükümeti tarafından imzalanan bu anlaşmayla "Milli Eğitimimiz Amerikalılara adeta teslim edilmiş" desek yeridir.
Çünkü çocuklarımızın öğreneceği derslerin muhtevası ve programı 3'ü Amerikan 3'ü Türk, ABD'nin Ankara Büyükelçisinin de fahri başkanı olduğu bir komisyonca belirleniyordu ve bu andlaşmanın bir sonucuydu.
Bir yönüyle de en fiyakalı
"Amerikan Bursu" imiş Fulbright ve adını icatçısı olan
Amerikalı senatörün soyadından alıyormuş.
En iyisini bu burstan yararlananlar bilir, en babacanına sormak lazım?!
***
Neyse, Milli Eğitim Bakan Yardımcısı dostum Orhan Erdem vuzuha kavuşturdu ve bizi rahatlattı.
Meşhur ve meş'um bir KIRMIZI KİTAP vardı; "Türklerin devleti nasıl yönetmeleri gerektiği ve uygulanacak siyaseti" dikte eden. Milli Eğitim'in de buna paralel bir BEYAZ KİTABI varmış, bu memlekette eğitimin nasıl olması lazım geldiğini va'zediyormuş! O da Kırmızı Kitap'la beraber uygulamadan kaldırılmış çok şükür. Senatörün bursu devam ediyor mu bilmiyorum?!
Öteki notum da "Minyatür Tabut" başlıklı yazım ile ilgili. Bana hediye edilen ve benim için kendisi küçük mesajı büyük, el kadar bir tabutum vardı, bir türlü bulamıyordum, Bayan Tezcan ortadan kaldırdı muhtemelen. Ressam Derya Saatçioğlu aradı, kendisinde de böyle bir biblo varmış, bana armağan etmek istiyor sağolsun, kabul ettim.
***
Prof. Mehmet Görmez'e Ve çok verimli bir yaşta, herkesten helallik dileyerek kendisini emekli eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez'e de benim bir notum var.
Not aslında Kocatepe Camii'nin sabah namazı cemaatinden. Sizi çok sevmişler.
'Adı güzeldi, kendi güzeldi, hele o yanık sesiyle Kur'an kıraati doyulmazdı' diyorlar.
Helallik dilediniz, onlar da "helal olsun" diyorlar ama küçük bir de sitemleri var. "Her gün minareye çıkar gibi soluklanmadan camiye ulaşamıyoruz, şu camiye
(Kocatepe'ye) yürüyen merdiven yaptırsaydı iyi olurdu" diyorlar.
Bir de vakit beklerken çay içip sohbet edecek yer istiyorlar. Cami ve çevresinin yeterince aydınlık-temiz olmadığı ve ses düzeni de cemaatin sohbet mevzularından benden söylemesi..