STK diyoruz kısaca, yani SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI.. Meslek kuruluşları, sendikalar, vakıflar, dernekler ve benzerleri bu kapsama giriyor.
STK'lar önceliği ve özelliği itibariyle bütün insanların ortak gayelerinden yola çıkarlar.
Gerçek sivil toplum örgütü en başta toplum yararına çalışacak. Demokrasinin gelişmesine katkısı olacak. Kâr amacı gütmeyecek. En önemlisi devletten ayrı hareket edebilecek. İnsanların ortak amaç ve hedeflerine bakıldığında ise; siyasi idareyi ve yönetimi kamuoyu oluşturmak suretiyle etkileyebilen bir örgütlenme türü olacak.
***
"Demokrasinin hâkim olduğu gelişmiş toplumlarda" diye başlayacaktım bundan sonraki cümleye ama günümüzde maalesef bu kriterlere sahip, "demokrasi ve insan hakkı" gözeten ülke bulmak çok güç. Pek çok ülkenin "çıkar üzerine ve ırkçı" bir yaklaşım gösterdikleri gerçeği apaçık görülüyor. Yani "demokrasinin hâkim olduğu gelişmiş ülke" ifadesi maalesef sadece LAF. Onların gelişmişlikleri gerçekte sömürüye ve güce dayanıyor o kadar. Anti parantez bu değerlendirmeyi yapmadan geçemedim.
Çünkü birçoğu kendi gizli servislerinin görünen yüzü veya güdümünde hareket ediyor.
***
Sivil toplum ilişkileri, siyasi ve sosyal ilişkilerin ve gelişmelerin kaçınılmaz sonucudur. Çağdaş toplumların hepsinde bu kuruluşlar vardır ve giderek ağırlıklarını daha fazla hissettirmektedirler. Kamu yönetiminin teşkilat yapısı dışında kalmış, resmi ve resmi olmayan hüviyetiyle vatandaş, bu kuruluşlarla merkezi ve yerel yönetimler üzerinde sistemli ve sürekli bir baskı oluşturabilmektedirler. Faaliyetini makbul kılan da zaten bu özellikleridir.
STK'lar sorumluluklarını yerine getirirken bir takım ahlaki değerlere de bağlı kalmaları gerekiyor. Bunlar nedir? İşte ne bileyim; dürüstlük, tutarlılık, açıklık, saydamlık, hizmet anlayışı ve yardımseverlik.
Şimdi içtenlikle etrafınızdaki bu nevi kuruluşlara bir bakın Allah aşkına.. Çok azı böyle bir manzara çiziyor değil mi? Çok aktif gözükenlerin bile neyi kimin parasıyla yaptığı bile belli değil. Alakasız işlerle uğraşanlar o kadar çok ki.. İsim zikretmeyeceğim ama "sivil toplum kuruluşu" olduğu halde araçlarında resmi plaka taşıyan meslek örgütleri bile var.
***
Bir önemli hususa daha değinmeden geçmeyeceğim. Çeşitli törenlerde mikrofon önüne konuşmacıların hitaplarına dikkat edin. Orada bir "yığın" insan toplanmışken konuşmacının öncelikli olarak; "Sayın Valim, sayın dekanlar, muhterem başkan vs" gibi en önde oturan birkaç resmi zevata seslendiğini göreceksiniz. En sonuna da "değerli katılımcılar veya vatandaşlar" cümlesi sanki lütfen ilave ediliyor.
Peki, orada toplananlar gerçekten "YIĞIN" olarak mı nitelendiriliyor da böyle davranılıyor. Hani "millet öncelikli" bir yapıdan söz ediyorduk, "Devletin milleti" olmaktan çıkmıştık, hani "millete hizmet" esas alınıyordu?! Ne tür toplantı olursa, dikkat edin bakalım size nasıl hitap ediliyor...