Başkentin ulu camisi Kocatepe, merhum Menderes tarafından tasarlanmış ve 28 Ağustos 1987'de Turgut Özal tarafından ibadete açılabilmiştir.
Mabed olarak değil, aslında Kocatepe Devrim Diyanet Sitesi olarak başlayıp 43 yıl sonra camisi ortaya çıkarılabilmiştir. Sultanahmet, Süleymaniye gibi selâtin camileri döneminin teknolojileri ile 7 yılda tamamlanırken Kocatepe'nin inşası nedense(!) tam 20 yıl sürmüştür. En büyük ve en güzel camilerimize biz ULUCAMİ adını veririz, imparatorluk başkentleri ulu camilerle süslüdür ve bu eserler bizim bu topraklardaki varlığımızın mührüdür. Cumhuriyet başkenti Ankara'nın ulu camisi yoktu, Hacıbayram da yetmez olmuştu, Kocatepe ile bu eksik geç de olsa giderilmiş oldu.
***
Başkentte Kocatepe silueti birçoklarını rahatsız etmiştir, hattâ bunu açık açık ifade edenler olmuştur. Caminin ilk mimari projesini üslenen Mimar Vedat Dalokay bile Anıtkabir'in karşısına böyle bir yapı dikmenin sakıncalarından bahsetmiştir. 12 Eylül darbesinin ardından Meclis'e "modern bir mabet" yapmakla övünen Mimar Behruz Çinici daha da ileri gitmiş; camiyi "Ankara'nın üzerindeki KARA LEKE" diye niteleyerek eleştirisini hakarete kadar vardırabilmiştir.
Bu, bir bakış, bir anlayış meselesidir, Özal da şehre yukarıdan bakıldığında üç şeyin; "Ankara Kalesi, Anıtkabir ve minareleriyle mü'minin göğe kalkmış şahadet parmakları gibi Kocatepe'nin ışıklandırılmış siluetinden mutlu olmuş ve Başbakanlığı döneminde caminin kurdelesini kesmek de ona nasip olmuştur.
***
Kocatepe Camii, 43 yıllık macerası içinde başkente yeni bir anlam ve bir işarettir.
Nitekim o işaret, 15 Temmuz işgal girişiminde Kocatepe'den başlayarak bütün camilerden SALÂ olarak dalga dalga bütün yurtta yankılanmış; ülkemiz, Türkiye'miz, biricik vatanımızın karanlık bir girdaba sürüklenmesi bir yürek çağrısıyla SİLAHSIZ GÜÇLER tarafından engellenmiştir. Kocatepe, başkente sadece bir mabet kazandırmanın ötesine geçmiş bir maceradır gerçekten.. Yalnız Ankara'nın değil tüm yurdun macerasıdır aslında… Kocatepe, ikinci savaştan sonra -Şeflik Dönemi dahil- halimizin, zihniyet karmaşamızın simgesidir adeta ve modernleşme, demokratikleşme ve gelişme çabamızı anlatır bir bakıma..
***
Kocatepe'de kitaplar dolduracak hikâyeler var, bunlar hem başkentin hem Türkiye'nin hikâyesidir ve bir yazıda anlatılacak gibi değildir. Kocatepe yazılarımız devam edecek...