Olimpiyatlar sona erdi, tartışması sürüyor.
-Türkiye başarılı oldu mu? -Olimpiyatlar sporun zirve yaptığı yer. Burada elde edilen her madalyanın önemi ve değeri büyüktür. Sporcularımız 8 madalya ile döndü; bu elbette başarıdır, kutluyoruz. Ancak, sorgulanması gereken şeyler var. Olimpiyatta geçmişten bu yana güreş lokomotif olmuş bizim için. Zaman zaman halter, biraz atletizm, biraz da tekvando…Tek tük de boks… Kısır sayıda branşta kendimizi gösterebiliyoruz. Olimpik branşlarda çeşitlilik konusunda sıkıntılarımız var.
-Neden böyle oluyor?
-Geçmişten bu yana önemli bir sorun var. Biz, çok fazla insanımıza spor yaptıramıyoruz. Spor yapanların sayısını artıracak ciddi projeler geliştirmedikçe, meseleye kalıcı çözüm bulunamaz. Devşirme sporcular bir yere kadar; biz kendi sporcularımızı yetiştirmeliyiz. Makro projeler gündeme getirilmeli, tartışılmalı… Sporda bilgili herkes görüşünü çekinmeden ortaya koymalı. Öz eleştiri yapılmalı. 80 milyonun içinden Türkiye çok daha fazla sporcu çıkarabilir. Alternatifler çoğaldıkça rekabet artar; rekabet ortamı da beraberinde başarıyı getirir. Çok kısır sayıda bir potansiyelin içinden seçim yapıldıkça başarımızı artırmamız kolay değil.
-Dünya ne yapıyor?
-Bir çok ülkede öncelikle spor kültürünün ve spor sevgisinin küçük yaşlardan itibaren bireylere aşılanması sağlanıyor. Örneğin, Fransa'da çarşamba günleri ilk öğretim okulları kapalıdır. O gün, çocuklar semt salon ve sahalarında spor yaparlar. Başlarında da ciddi ve disiplinli alt yapı hocaları vardır. Sporu öğretirler, sevdirirler. Küçük çocukları eğitirler. Yetenekli olanları not ederler. Daha sonra onları kulüplerin alt yapılarına yönlendirirler. Orada testlerle branşları saptanır. Ve bu sistem, bir grup gencin elit sporcu olmasına değin sürer.
-Ankara'da bu uygulanabilir mi?
-Neden olmasın? Ama bir beton futbol alanına iki pota dikerek 'İşte size semt sahası. Burada oynayın, sporcu olun' demekle olmaz bu… Sistem olmadan, inanmadan, bilinçli biçimde bu işe soyunmadan olmaz! Bugün Ankara'da çocuğuna spor yaptırmak isteyen bir ailenin ihtiyacına cevap verecek bir ortam bulunmuyor! Tesis olarak da, malzeme olarak da, antrenör olarak da sıkıntı büyük. Zaten koca Başkentte sporcu sayısı komik denecek kadar az… Önce bu çözümlenmeli…
-Son sözleriniz?
-Başarılı sporcuya verilen ödüller konusunda yanlışlarımız var. Özetlersek; genç yaşta birinin önüne yığınla para koyarak, onu sporun içinde tutmak yerine, bir anlamda sporun dışına itiyoruz. Bu çok detaylı bir konu. Gelecek hafta genişçe değiniriz.