Baş döndürücü günler yaşıyoruz, ortalık toz duman, kimin kurt, aslan yahut çakal olduğu seçilir gibi değil. (Karargâhlarda yaşananları duymak bile istemiyorum, nasıl olsa gerçeğin çıplak gezmek gibi bir tabiatı var.)
Ancak çok açık ve net olan şey..
Milletimizin cesaretidir..
Kocaman bir yürek ortaya çıkıyor ve "Ne yapıyorsun oğlum, kardeş aklın başında mı, millete nasıl kurşun sıkarsın, dön kışlana?" uyarılarıyla meydana fırlıyor, ateşin üstüne gidiyor, paletini kilitleyerek tankı durdurmaya çalışıyor.
Kimin haddine?!
Direnenlerin içinde kadın, genç, ihtiyar, çocuk herkes var.
Dünya bu duyguyu nasıl anlasın, nasıl anlamlandırsın?
***
Yüreğin tafraya galip geldiği Çanakkale'yi de böyle anlayamamışlardı.
Bunca silah, mühimmat, onca gemi, on binlerce asker ve kusursuz bir savaş stratejisine karşılık; kısıtlı imkânlar içindeki "yorgun, aç-biilaç" bir orduya nasıl ve neden yenildiler yüz yıldır araştırıyorlar, bulamıyorlar.
Onların anlayamadıkları; bunun bir iman, inanç ve bir direnç duygusu olduğudur..
Göze alamayacağı tehdit ve tehlike yoktur bu milletin, yeter ki inansın..
Bu duyguyu bir partiye, bir kişiye indirgemek de milleti anlamamak, olayı küçümsemek veya sulandırmak olur ki bu da bilinmelidir.
***
Aksini düşünmek bile istemem. Sosyal medya hesaplarında çeşitli senaryoları yazılıyor, Allah muhafaza darbe başarıya ulaşsaydı diyorlar, sokağa çıkma yasağı ile birlikte tüm iletişim ve haberleşmenin kesildiği, gözaltılar, dezenformasyon ve çatışmaların yaşandığı bir ortamda 16 Temmuz'dan itibaren direnen her yer ağır bombardıman altında kalacak ve "güvenliği sağlamak" adına yabancı güçler ülkeye girecek ve Türkiye Suriye'den kötü duruma düşecekti.
Rabbim korudu, çünkü bu millet "UMUT MİLLET". Ümmetin ve bütün inanların duasıyla atlattık büyük bir badireyi.
Çünkü "Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etsinler" diyen bir Yüce Kitaba inanmışız. Bu duygu, ancak bu inançla tarifini bulabilir.