Bizim bu köşeden dünyaya,
Türkiye'ye, olaylara, insanlara bakarken tek düşüncemiz var: O da memleketimizin, milletimizin yararı... Adalet duygusuyla ama mes'uliyetle olaylara, insanlara bakıyor ve değerlendirmelerimizi ona göre yapıyoruz.
Ne yapacaktık ki; biz bu memlekette doğduk, büyüdük. Dini, içtimai, kültürel birikiminden beslendik.
Başka türlü olması da beklenemez. Bir başka coğrafyada muhayyel ne toprağımız, ne bayrağımız var. Bu manada bir ideal de beslemiyoruz.
Mirasçısı bulunduğumuz yapıyı aklımızdan hiç çıkarmadan bilgimiz, görgümüz, duygumuz istikametinde olaylara bakıyor ve değerlendirmelerimizi yapıyoruz, hem de
KUŞBAKIŞI bir açıyla.
Yazdıklarımıza ileri geri konuşanlara cevap olsun bu, şimdi son duruma gelelim.
***
İşte bölgedeki iki güç, bir idam meselesinden
Şiilik ve
Sünnilik adına ayağa kalktı ve herkes endişeye düştü.
Ne olur, savaşırlar mı? Asla! Ama etkili oldukları gruplarla yani velayetler eliyle bölgede zaten hükmünü sürdürmekte olan gerginliği artırmaya devam ederler.
Kim mani olacak bu tehlikeli tırmanışa? Bütün bunlar
Türkiye'yi bölgede güçlü olmaya mecbur kılıyor. Nitekim 40 yıllık husumetten sonra ilk kez
Ahmedinecat ile
Kral Abdullah'ı Riyad'da bir araya getiren
Türkiye olmuştu, unutuldu. Ambargo altında bunalmışken
Laricani'yi Batı ile buluşturup
İran'a nefes aldıran da
Türkiye'ydi.
Örnekler artırılabilir. O iklimi sürdüremediler, biri
Sisi'yi besledi, öteki
Esed'in yangınına odun taşımaya devam ediyor. Sürdürselerdi bugün
Kuzey Afrika dâhil tüm coğrafyadaki mazlum halklar mülteci durumuna düşmeyecek, körpe bedenler batık teknelerden sahillere vurmayacaktı.
***
Türkiye hep doğru yerde durdu. Tarihi misyonuyla müdahil olmaya mecburdu.
Anadolu meskûn bölge, her türlü dini etnik grupla da anlaşır. Zalimlerden kaçanlar hep
Anadolu'ya sığınmışlardır. Yeter ki ihanete uğramayalım. Sırf ihanete uğramamak için güçlü olmak zorundayız.
Batı'nın oportünizmi bölgeyi ne hale düşürdü açıkça görülüyor.
İsrail başta herkes aklını başına almalıdır.
Doğrudan, dolaylı müdahaleler bize ciddi rahatsızlık vermektedir. Başkasının ağzıyla konuşanlarsa yalnızca ihanete katkı vermekteler.
Güneydoğumuzda olan nedir?
Kürtlerle ne alâkası var bunların? Şu iyi bilinmelidir ki
Türkiye, son asırda hiç olmadığı kadar güçlüdür. Memleketi karıştırmaya kimsenin gücü yetmez. Yabancı seralarda özenle yetiştirilmiş nevzuhurlar da utanmazlar belki ama yarın kaçacak delik arayacaklardır, unutmasınlar.