Humeyni İran'da iktidarını bir anda kurmadı, uzun zaman aldı, onun da bir üst aklı muhakkak vardı.
(Dr.
John Coleman,"300'ler Komitesi" sayfa 113) Batı, Humeyni'yi iyi tanıyordu, biz de..
İran'dan sürgün edilince
60'lı yıllarda ülkemize gelmiş,
Bursa'da istihbarat albayı
Ali Çetiner'in evinde kalıyordu, ev de İstihbarat binasının bir soluk ötesinde.. O zaman tanındığı adıyla
İranlı Hoca'nın Türkiye'de kalıcı olmadığı belliydi,
Fas vizesi alıp ülkemizi terk etmekti
Hoca'nın arzusu. Batı, işine yarayacağını düşündüğü herkesi izler, sonuna kadar da kullanır.
***
Fas yerine
Fransa çıktı
İmam Humeyni'nin talihine. Birdenbire
Avrupa'da ve dünyada büyük itibar gördü, boy boy fotoğrafları, dizi dizi röportajları yayınlanıyordu.
İmam Humeyni imzalı bildirileri de
ABD'nin Tahran büyükelçiliği aracılığıyla el altından hedef kitleye ulaştırıldı.
Netice,
"Hocam Tahran hazır" denilince
Air France tahsisli uçakla ülkesine dönen
Humeyni, Azadî meydanındaki heyecanlı kitleye ulaşmış ve
Büyük Devrimi gerçekleştirmiş oldu.
***
17- 25 Aralık müdahalesi başarıya ulaşmış olsaydı belki bir benzerini
Türkiye'ye yaşatacaklardı kim bilir?! Ülke yöneticileri kelepçelenip
"Dönemin başbakanı" olarak yargılanırken bizim
Hoca da Pensilvanya'dan THY uçağı ile yola çıkacak,
İstanbul'da Dolmabahçe Sarayı'na yerleşecekti.
Hoca'nın avdetiyle oluşacak iklime,
Show TV dâhil tüm kanallar
Kur'an tilaveti ve ilahi yayınlarıyla uyum gösterecek, dünya medyasının köpürtmesiyle olay dalga dalga cihana yayılacaktı.
Büyük şaşkınlık içinde olayı anlamaya çalışanlar da
Hoca'nın ilk
Cuma namazı için
Ayasofya'yı ibadete açtırmasıyla akıntıya kapılacaktı. Milyonların hayali değil mi kimin itirazı olabilir?
***
"Demokratik bir barış ortamı ve dindarlaşma" yaşayacaktık ama görünürde.
Türkiye, İslâm alemine de örnek gösterilecekti..
Kahire, Şam ardı ardına dostluk kardeşlik mesajları yayınlayacak, Tel Aviv dost başkentlerin en başında yerini alacaktı. Gerçekte, şimdilerde ÜST AKIL denen enternasyonal irade, Şii İmamla başaramadığını Sünni İmam'la, belki halifeliği de yeniden ihdas ederek deneyecek, başarırsa yalnızca Türkiye'yi değil, 2 milyara yakın nüfusuyla tüm İslâm âlemini sorunsuz teslim alacaktı. Ülkeyi yönetme insiyatifi elimizden çıkacak, her şeyi Hoca'nın arkasından onlar yönetecekti.
Çok zorlama bir komplo teorisi mi bunlar, yoksa büyük bir tehlikenin eşiğinden nasıl döndüğümüzün resmi mi? Gün geçtikçe olay daha iyi anlaşılacak gibi geliyor bana.