Özallı yıllardı,
80'li yılların sonu..
Sovyetler çözülmüş,
Saddam'ın Kuveyt'e saldırması sonucu
Körfez yine ısınmıştı. Gerilimin adı
"Körfez Krizi"ydi, henüz savaşa dönüşmemişti.
Ankara milletvekiliydi
Göksel Kalaycıoğlu, Meclis'te fısıltıyla bana anlattıklarını unutamıyorum.
Yine
Musul meselesiydi. Hiç gündemimizden düşmedi ki
MUSUL…
***
Göksel Hanım, gecenin
saat 3'ünde telefonu çalınca çok korkmuş.
"Ahizeyi kaldırdım" diyor,
Cumhurbaşkanımız Özal'ın sesi..
"Uyandırdım mı Göksel hanım" demiş, ardından
Lozan Konferansı'ndaki Musul zabıtlarını sormuş.
"Var efendim, bulurum" dedim diyor,
Özal da
Göksel hanıma sabah
7.00'de Çankaya Köşkü'nde kahvaltıya beklediğini söylüyor, tutanaklarla beraber.
Göksel Kalaycıoğlu sadece milletvekiliydi o zaman ama çok tecrübeli ve araştırmacı bir vekil.
Musul zabıtlarını niçin benden istiyor?" sorusu sabaha kadar
Göksel hanımın kafasını kemirmiş;
"Tutanaklarla beraber bu soruya da cevap aradım" diyor.
Sorunun cevabını bulmuş
Kalaycıoğlu, sabahın ilk ışıklarıyla çantasında
Lozan'daki Musul tutanakları olduğu halde
Köşk'ün yolunu tutmuş.
"Beni kapıda gülerek karşıladı" diyor, selamlaştıktan sonra el sıkışırken
"Musul'a mı giriyoruz?" deyivermiş usulca..
Özal'ın mukabelesi çok ilginç; parmağını dudağına götürmüş
"sus işareti" yapmış.
Göksel hanım niçin sormasın o soruyu,
Musul o günlerin de tartışılan konusuydu,
"Genelkurmay Başkanı bunun için istifa etti" deniliyordu.
Misak-ı Milli sınırlarımız içindeydi ama bir asırdır statüsü belirlenememiş bir vatan coğrafyasıydı.
Dolayısıyla tarih hafızamızda canlanıyor ister istemez;
Birinci Cihan Harbi, sonuçları,
Lozan Konferansı, Türkiye'nin kuruluşu
, Cumhuriyet'in ilanı, Halifeliğin kaldırılması gibi can alıcı gündemin bir maddesi de
Musul'dur, dolayısıyla
Lozan'dır.
Birinci Meclis'in feshi, acele yenilenen
İkinci Meclis'in ilk icraatı
Lozan'dır ve dolayısıyla
Musul'dur. Sadece bizimle ilgili değil,
Yedi Cihan işin içindedir
Lozan'da ama önce
İngilizler.. Dünya haritasının üzerinde gözünüzü kapatıp bir yere parmağınızı basın; orada uluslararası bir mesele mutlaka vardır ve sebebi İngilizlerdir. Yatacak yerleri yok dünyada İngilizlerin!
***
Başbakanlık, Dışişleri,
Genelkurmay hattâ
Türk Tarih Kurumu dururken
Musul zabıtlarını niçin
Kalaycıoğlu'ndan istenir?
Köşk'te "Musul'a mı giriyoruz?" deyince
Cumhurbaşkanı neden
"sus işareti" yaptı?
Kahredici bir durumdur..
Özal Musul zabıtlarını hangi kurumdan istese, okyanus ötesine kadar anında dış merkezler haberdar olacaktı.
Türkiye'nin Musul meselesi
7 cihanı ilgilendiriyor çünkü..
Ajda'nın o şarkısı nasıldı? "Aman petrol, canım petrol/Sana sana.." Özal, cumhurbaşkanı olduğu
Köşk'te "Sus" işareti yaptıktan sonra
Göksel Kalaycıoğlu ile kahvaltısını
Köşk'ün "sağır" odasında yapmış;
"Konuştuklarımız duyulmasın" diye!
Ben yine de
"Acaba?!" diyorum?!