Ö
ğretmenler günü'nü kutladık geçen, o gün herkes konunun bir tarafından tutup duygusal, süslü, parlak laflarla bir şeyler söyledi ve geçti gitti.
Güne ilişkin bizim de sözümüz vardı, ben de
24 Kasım'ı bekledim
"Günün anlam ve önemi" için.. Eski bir liseye komşuyum, dolayısıyla öğrencileri, öğretmenleri, okulu ve girip çıkan herkesi -servis şoförlerine kadar- yıllardır izliyor, gözlemliyorum.
Sadece bu gözlemle bile çok şey yazıp söyleyebilirim.
Hele
EĞİTİM üzerine öğrenim görmüş biri olarak daha çok şey söylenebilir sanıyorum.
İnsanların okulla ilişkileri hiç bitmez. Önce kendi öğrenciliğimiz, sonra çocukların okul hayatı ve nihayet torunlar..
Bizim ikizler eğitim hayatlarının
İLK ADIM kademesindeler. Arada onları okuldan alma görevi düşüyor bana da ve erkenden gidip bu defa onların okullarından gözlemlerimi sürdürüyorum.
***
Öğretmenler Günü'nde önce sokağa baktım.. Komşu lisenin üç bayan öğretmenini okulun az ötesindeki gözlemecinin önünde, mevsimin son güneşinde günün keyfini çıkarırken buldum. Büfedeki gazetelere bakıyormuş gibi yapıp konuşmalarına kulak misafiri oldum. Sigarasından derin nefes çekip kül tablasına bastıran orta yaşlı
'hocanım' konuttan, bankadan, krediden söz ediyordu.
Saçlarını meslekte ağartmış fizik öğretmeni komşum da;
"Ne sanıyorsun?" diye başladı,
"öğretmenliğin öldüğünü" söyledi.
Aylığı
3.000'i bile bulmuyormuş.
Söylemesine gerek yoktu, biliyordum, zar zor getiriyordu aybaşını.
'Hocam, bu meslek para işi değil' diyecek oldum, saygının, sevginin, kalitenin de kalmadığını hemen ekledi.
"Kimseye bir şey söyleyemiyorsun" dedi, öğrenciye bile
"yalvar-yakar" durumda olduklarını anlattı örneklerle... Çok etkilendim, üzüldüm Hoca'nın sözlerinden, sarıldım ayrıldım. Şaşırmış halde onu öylece bırakırken
"Neden böyle olduk?" diye en netameli soruyu kendime sordum.
***
Çok oynadılar okullarımızla, öğretmen ve öğrencilerimizle. Hatta ilk evvel, kasten ve planlı olarak oynadıkları alanlardır eğitim- öğretim kurumlarımız..
Kim? demeyin sakın.. En az
100 yıldır bu memleketin dokusuyla, her şeyiyle oynayıp bizi imparatorluk sonrası kalan mülkümüzde
AŞAĞILARIN AŞAĞISINA indirmek, bizi
MÜSTEMLEKE yapmak isteyenlerdir.
İntikam için bunu yapmışlardır. Şimdi çevremizi yakıyorlar..
Irak,
Suriye,
Mısır'ı yangın yerine çevirenler, terörü besleyenler de onlardır.. Tek hedef biziz, hedef
Türkiye..
Çünkü bu coğrafya, altıyla, üstüyle, içinde oturanlarıyla birlikte çok önemli, çok değerli..