Kıbrıs'ın kuzeyine yani
'Bizim Kıbrıs'a,
KKTC'ye yaptığımız geziyi anlatmıştım son yazımda.
Güney bize açılırsa oraya da gider, oradan izlenimlerimizi de aktarırız ama şimdiki halde buna müsaade yok.
Lefkoşa'da Lokmacı kapısında bunu bizzat yaşadım. Gün gelir
KKTC'ye girer gibi Güney'e de girer
Kıbrıs'ı gönlümüzce dolaşırız umuduyla oradan ayrıldık.
Beşparmak dağlarında Prof.
Salih Saner'in koordinasyonunda
Çam,
Harnut,
Alıç gibi envai türlü ağaçların arasında yürüdük.
Hani
"TREKKİNG" diyorlar ya, onu yaptık.
Kıbrıs'ın parlak güneşi altında, tertemiz orman havasını içimize çektik.
ODTÜ'nün Kuzey Kıbrıs Kampüsünde görev yapan,
Rektör Turgut Tümer başta, tüm akademik kadro çoluk çocuk yürüyüşteydiler sanki, çok keyif aldım. Doğayı, tarihi bilenlerle yürümek çok farklı bir duygu, çok da yararlı oldu.
Ankara'da bunu sürdürmekte fayda var diye düşünüyorum.
***
Oraya kadar gidilir de
KKTC'ye CAN SUYU olacak
Asrın Projesi'nden bahsetmemek olur mu? Dünyada eşi benzeri olmayan bir usulle suyun
Kıbrıs'a taşınması herkesi gururlandırdı. Bu noktada en büyük teşekkürlerden biri şüphesiz
Orman Su Bakanı Veysel Eroğlu'nundur.
Anamur Alaköprü'nün suları
Geçitköy barajında birikmeye başlamış.
Girne, Lefkoşa ve
Gazi Magosa hattında borular da hızla döşeniyor.
Kıbrıs'ta çatlamış topraklar suyun sesini duydu, münbit ovaların hasreti çok yakında bitecek.
Barajda biriken suyun dörtte birinin buharlaşma ve başka nedenlerle ziyan olacağı ilgililerce ifade ediliyor. Kaliforniya benzeri,
"plastik toplarla baraj yüzeyi kapatılarak buharlaşmanın önlenmesi" usulü bizde de uygulanamaz mı, maliyetli mi olur diye düşünmeden edemiyorum. Çünkü bin bir emekle götürülen suyun
KKTC'deki değeri çok yüksek.
***
Beşparmak dağlarında bir mayının durdurduğu tankımızı gördüm. Askerimizin cüret ve cesaretinin sembolü olarak orada anıtlaşmış. Zor karşısında
Mehmetçiğin neleri göze alabileceği dağların zirvesinde, geçit vermez ormanların arasındaki bu tankla çok daha iyi anlaşılıyor.
Sonra
St. Hilarion kalesine çıktım, Salamis harabelerini gezdim muhteşemdi.
Buralar mutlaka ve tam anlamıyla turizme kazandırılmalı.
Gazi Magosa'nın durumu beni yine üzdü. Burada ve tüm
Kuzeyde bir tek çakıl taşından bile vazgeçilemez, durum onu gösteriyor,
Kıbrıslıların da bu konuda
Anavatan yönetimine güveni tam. Taviz başlarsa arkası gelmez, bu
Anavatan'ı da yaralar.
Tam da
"ezanın mahkeme kanalıyla susturulması" tartışmaları sürerken
Lefkoşa'da Muhteşem Selimiye Camii'nde yatsı ezanını dinledik. Burası eski bir katedralden camiye çevrilmiş,
12.
Yüzyıldan kalma, hayranlıkla seyrettik ve turistlerinin cemaatinden çok fazla olduğunu da fark ettik. Velhasıl
KKTC'de herkes
Anamur'un sularını beklediği gibi
Türkiye'yi bekliyor, hem de her konuda..
Seçimden sonra
Kıbrıslıların Anavatan'a duydukları güven de artmış.