Son dönemece girdik, gerçekten bu son dönemeç; ya batacağız ya çıkacağız. Bu seçim bu milletin
GÜVEN SEÇİMİ olacak,
GÜVENLİK SEÇİMİ olacak. Bu seçim bizim sıradan siyasi kararımız, neticesi itibariyle sadece hükümet değişikliği getirecek bir tercihimiz olmayacak.
Bu seçim
Türkiye'nin İSTİKLAL ve
İSTİKBAL'ini tayin edecek.
***
İstiklal ve
istikbal kelimeleri; yüzyılın başlangıcında
YENİ TÜRKİYE Devleti'nin kuruluş ve kurtuluş mücadelesinde bayraklaşmış kelimelerdi.
Mehmet Akif merhuma
"Korkma" diye başlayan
İSTİKLAL MARŞIMIZ'ı yazdıran duyguydu.. Koskoca imparatorluktan
Anadolu'ya sıkıştırılmış bir milletin duygusuydu. Balkan savaşlarıyla
5 yılda
5 milyon insan kaybeden,
7 cephede iki nesil birlikte savaşan yorgun bir milletin duygusuydu. Yukarıdaki cümleyi günümüz karşılığıyla tekrar edersem bu seçim, yani pazar günü vereceğimiz karar
Türkiye'nin İSTİKLAL yani
BAĞIMSIZLIK,
İSTİKBAL yani
GELECEK kararı olacak.
***
Bugün de yeni bir
Türkiye kuruluyor, milli bir yapı oluşturuluyor. Her ihtiyacını kendisi karşılayabilen, başkasına bağımlı olmadan
80 milyon nüfusun bu cennet coğrafyasında huzur ve barış içinde, onuruyla gururuyla yaşamasını sağlayacak bir gelecek oluşturulmaya çalışılıyor.
"JUSMAT" veya
"TUSLOG" gibi kelimeler yeni nesil için hiçbir şey ifade etmez.
Ama illaki bilinmesi ve üzerinde düşünülmesi gereken kelimelerdir.
Nedir biliyor musunuz
JUSMAT; "Joint us military mission for aid to Turkey" cümlesinin baş harfleridir,
Türkiye'ye yardım için
ABD tarafından oluşturulan askeri kurulun adıdır.
TUSLOG da;
"The United States Logistics Group" cümlesinin kısa yazılışıdır.
Yani
ABD'nin genellikle
NATO üyesi ülkelerdeki güya askeri malzeme depolarıdır, küçük çaplı askeri üslerdir bir bakıma..
Başta
Başkent olmak üzere
İstanbul, İzmir ve birçok kentimizde yıllarca varlıklarını sürdürdüler, görevleri yalnızca askerlikle sınırlı da değildi. Bu kuruluşlarla kılcal damarlarımızda dolaştılar yıllarca.
Ne yapmamız, nasıl yapmamız, nasıl yaşamamız gerektiğini hep onlar belirlediler.
Biz kendi milli uçağımızı, yerli otomuzu, kendi ihtiyacımız olan her şeyi yerli ve milli kaynaklarla bu yüzden yapamadık, yaptırmadılar,
"Biz veririz" dediler.
***
Onun için bu seçim iktidarla muhalefet arasında geçen sıradan siyasi bir mücadele asla değildir. Bu seçim,
"vicdan-cüzdan" dengesinde değerlendirilecek bir seçim de değildir. Onun ötesinde bir anlam ifade etmektedir. Bu satırların yazarı
7 Haziran seçimlerinde "Benim oyum kendime" diyerek tercihini kullandı. Çünkü
7 Haziran Türkiye'nin kendi olma seçimiydi. Şimdi de durum değişmedi. Haber bültenlerinden sadece dış haberleri izlesek, bu cinnet coğrafyasında
Türkiye'nin ne kadar
KENDİ OLMAK, GÜÇLÜ OLMAK, MİLLİ OLMAK mecburiyetinde olduğu görülecektir.
***
Ayrıca
Cumhurbaşkanlarıyla kavgaların neye mal olduğunu da gördük. Ben bu kavgaların bir daha yaşanmasını istemiyorum.
Ben
Milli İstihbaratın, Güvenlik stratejilerinin bu ortamda değişmesinin yararlı olacağına inanmıyorum.
Netice olarak; Ben bu ortamda
Türkiye'de yönetimin değişmesini istemiyorum. Muhalefetin de bu yapısıyla
Türkiye'yi yönetebileceğine inanmıyorum.
Bu iktidar kötü ise benim tercihim
"kötünün en iyisi" olacak.
Benim tercihim
Türkiye olacak.