Zihnen yapılan şeylerin en başında düşünmek gelir, düşünen yegane varlıktır insan... Yanlış düşünürüz, doğru düşünürüz ama düşünürüz, düşünmemiz hakikati aramamızdır aslında. Düşünenler,
"Barikayı hakikat" demişler, yani hakikat ışığının,
"müsademei efkâr"dan yani fikirlerin çarpışmasından doğduğunu söylemişler. Bazı düşünceler vardır insan kendinden bile saklar, saklı düşüncelerdir onlar... Kızdığımız olur bazen
"Neden böyle düşünüyorum" diye... Şüphesiz kafamızdan çok renkli düşünceler geçer fakat gerçek anlamda dışarıya yansımaz.
Soğuk kış günlerinde buhar üflediğimiz gibi diyorum, iyi güzel şeyleri yeşil, mavi renklerle, şeytani düşüncelerimiz de kırmızı, siyah islimle aşikâr olsaydı hiç kötü düşünen olur muydu? Gerçekliğin korkusu ya da saçmalık işte... Böylesine renklilik arzusu insanın saklı- gizli olana merakındandır.
***
Düşünceler,
renkler,
sesler, bütün güzellikler; isteriz ki herkes tarafından paylaşılsın. Paylaşılsın ve çoğalsın. Ama öyle değil... İnsan, kötülüklerin ve iyiliklerin karışımı bir varlık, yaratılış zamanımızın da sabahın alaca karanlığı olduğunu söyler sofiler.
Gündüz yaratılmış olsaydık hep iyi, gecede olsaydık hep kötüydük belkide?! Şimdi iyili kötülüyüz toplum içinde... Şeytanımız da meleğimiz de kendi içimizde. Hangi yanımız baskın gelirse, iyilik ve ya kötülük hepsi bizim için.
***
Düşüncenin rengi dedik ya, resim sergisi davetleri alırken hep düşünürüm; Ressamlar bunu en gerçekçi biçimde ortaya koyan sanatçılardır. İçi boya dolu bir dizi renkli tüpler, fırçalar, bütün duygu ve düşüncelerini, yaşadıklarını, hayallerini, rengârenk tuvale dökerler. İnsan önce kendini, sonra elini çok sevmiş, iki elini daldırmış renklere şap şap vurmuş kayalara, ellerini resmetmiş, bu defa izini çok sevmiş, o nedenle kaya resimleridir ilk izler, ilk resimler. Sevmiş sevdiklerini, korkmuş korktuklarını çizmiş insanoğlu ve adı resim olmuş. Evet, yazıdan eskidir resmin hikayesi... Biz de sanat dedik resmi seçtik bugünün hikâyesine,
Osman Hamdi'den Leonardo'ya bu güzel sanat dalıyla ve dünden bugüne resmin bütün sanatkârları selamlayarak...
***
Bütün sanatçılar öyledir aslında... Onlar, fırçaları, mızrapları, klavyeleri ile konuşurlar... Renktirler, sestirler, sazdırlar... Hislerini, nefeslerini, düşüncelerini yazarak, çizerek, resmederek bir bedene giydirirler, resim, heykel, desen olur, beste olur gönülleri süslerler.
Ne çok ihtiyacımız var onlara, özel insanlara... Kalabalıklar kalabalıklar var, sokak sokak, cadde cadde ama sanat erbabı pek az...
"Cogito ergo sum" demiş ünlü filozof Descartes,
"düşünüyorum o halde varım." Evet, varlar, fakat pek azlar...