Bana bir radyo ver, eme içinde
Necip Aşkın olmasın... 1930'lu yıllardı, radyo satın almak için
Ankara'da Vehbi Koç'un yeni açılan mağazasına giden vatandaşlar böyle diyorlardı. Radyolardan
Türk müziği yayınları tümden kaldırılmış ve yalnızca
Batı müziği çalınmaya başlanmıştı.
Necip Aşkın da o yıllarda
Ankara radyosunda batı müziği sanatçısıydı. Yasak talimatının
İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile Basın Yayın Genel Müdürü
Vedat Nedim Tör'den gittiği söylenir. Türkü şarkı yasaklanmış, harf inkılabı gibi musıki inkılabı da yoldadır. 8 ay kadar sürer yasak ama yapacağını da yapar. Vatandaşın
Arap musikisine fazlaca yönelmesinin sebebi olarak da bu yasak gösterilir.
***
Sözü musikiden açtık ama Osmanlıca'ya getireceğiz. Ülkemizdeki düzenin, yaygın bir kültür devrimi aracılığıyla ve işe "sıfır" noktasından girişilerek kurulmaya çalışıldığı herkesin malumu. Alfabe değişikliği bu açıdan büyük önem taşıyor. O günün şartları içinde okuma yazma oranı da oldukça düşük. Gerekçe olarak Arap alfabesinin zorluğu gösterilir, o halde bu zorluk derhal aşılmalıdır! Meselenin arka planına zum yapan yok. Balkanlar'ı iki yılda terk etmişiz. Kafkaslardan Yemen'e kadar 7 cephede, beş yılda beş milyon insan kaybeden ne başka bir devlet, ne başka bir millet gösterilebilir. Bütün okumuş yazmışlarımız da bu kayıplara dâhildir. Vatan sınırı mülk sınırı olmuş, tek ferdin dahi kaybına milletin artık tahammülü kalmamıştır. "Millet cahildi" demek kolay!
***
Benim mesleğe başladığım yıllarda çalıştığım gazetenin eski
hurufat kasaları bir köşeye yığılı, toz toprak içinde yıllarca bekletildi. O eskimez alfabenin kurşun harfleri sonunda dizgi makinesinin potalarına atılarak eritildi yüreğimle beraber. Biz o harflerle çok
büyük ve yüce bir medeniyet kurmuştuk oysa..
Başbakan Ahmet Davutoğlu, hazır gelmişken İngiliz mevkidaşına
Londra Ticaret Odası'nda bir zamanlar
"Türklerle alışveriş et, yanılmazsın" yazısını hatırlatmalıydı.
Hollandalılar da Türklerle iş yapan ticaret odası üyesine çift oy hakkı tanıyordu bir dönem. Macaristan Cumhurbaşkanı
Pal Schmitt; "150 yıl
Türkler tarafından yönetilmemiz bir bir şans..." diye boşuna söylemiyor.
Rus baskısına dayanamayıp
ABD'nin Utah bölgesine göç eden
Normanların "Tanrımız,
Osmanlı'nın gücünü artır ki gelip bizi kurtarsınlar" duası ise kilise defterinde kayıtlı. Böyle yüzlerce örnek verilebilir,
ESKİ denilen harflerle muhteşem bir medeniyet kurmuştuk, kökümüzden koparıldık!..(
Gök Han Çayırlı'nın, Sokak Kitapları'ndan çıkan
YİTİK HAZİNE'sini hemen okumalısınız.)
***
Şimdi yolsuzluk sıralamasında yükseldiğimizi yazanlar,
Osmanlıca'ya da karşı çıkanlar. Meseleye yalnızca kültür ve maneviyat açısından da bakmamak gerekir. Aslında olay neydi biliyor musunuz? Bakın söyleyeyim: Dünyanın yüzde 70 petrol ihtiyacı
Arap ve Fars coğrafyasından karşılanmaktadır ve bizim petrol bölgelerindeki ülkelerin kullandığı alfabeyle tüm ilişkilerimizin kesilmesi gerekmekteydi!
Alfabeyle değil, o coğrafyayla bağımız koparılmak istendi. Tüm varlığımızla adeta
Yunanlaştırılmalı ve yönümüzü sadece
Batı'ya dönmeliydik. Bunu kendileri söylüyorlar.