Siyasilerin peşine takılınca
demir asa,
demir çarık gerek. Bu seçimde de öyle oldu. Adaylar, milletvekilleri, parti teşkilatı doğal olarak
köy köy dolaştılar, sıkmadık el bırakmadılar.
İş sadece
sarılmayla, kucaklaşmayla kalsa iyi, üstüne bir de fırça yemek var.
Vatandaş oyunu veriyor ama lafını da esirgemiyor.
Seçimler, vatandaşın itibarının
PİK yaptığı zamanlar.
Mevkii, makamı ne olursa olsun siyaset adamı da seçim zamanı gelince
tahammül sınırını en üst noktaya yükseltiyor ki anlaşma, uzlaşma sağlanabilsin.
Seçmen için siyaset adamı -tabir caizse-
tam fırçalık, bizim vatandaşımız ikramını da esirgemiyor, fırçasını da… İkisinde de cömert. O yüzden politika zor iş ve siyaseti hakkıyla yapan insanlar gerçekten saygıyı hak ediyorlar. Aksi durum için söyleyecek sözüm yok. Atamayla gelenler ise özellikle yüksek bürokrasi, buna yargı mensupları da dâhil, ellerine geçirdikleri devlet erkini kullanırken çok dikkatle ve hakkaniyetle hareket etmeliler.
Çünkü çok büyük vebal…
***
Seçim propagandaları sırasında köylünün ilk suçlaması, seçimden seçime vatandaşın ayağına gidilmesi meselesi… Köyüne gelen politikacıyı karşısında gören vatandaşın karşılama merasiminden sonra ilk sözü
"Seçimden seçime gelmeyin" oluyor, ondan sonra da sorunları sıralıyorlar. En çok dile getirilen de
köy yolunun kötülüğü, ürünün para etmediği,
çocukların askerden geldiği ama iş bulamadığı gibi genel şikâyetler… Politika demek, bir anlamda
ikna kabiliyeti demek, başarıyorsan baş üstündesin, bu seçimde bunu anladım.
Bir kere şunu gördüm; köyde de yaşasa vatandaşımızın memleket meselelerine ilgisi ve algısı yüksek, aslında
vatandaş devletin işleyiş tarzından şikâyetçi.
Bence bunun bir cümle ile tam karşılığı:
Önce adam yerine konulmak...
***
Gerçekten devlet dairelerinde çok itilip kakıldı bizim insanımız. Bunun kırılması, devlet adamının vatandaşın arasında, onlarla iç içe olması onları mutlu ediyor.
Bu millet en az yüz yıldır çok horlandı ve hırpalandı. Sıradan bir köydeki yaşantıya baktığınızda hak veriyorsunuz.
Ege'de bile birçok yerde köylerin yoğun göç verdiklerini gördüm.
Balıkesir'de bir köyde, yaşlı bir köylü, sokağa şöyle bir bakmamı istedi, ardından sordu:
"Bir tane çocuk görüyor musun sokakta oynayan?" Bu, her şeyi anlamaya yetti. Tarla tapan, bağ bahçe ihtiyarların üzerine kalmış. Sorun belli ve çok önemli; kadın ya da erkek özellikle genç nesil köyde yaşamak istemiyor, şehirde otursun da ne iş olursa olsun!
Önümüzde iki seçim daha var,
Türkiye 2016'ya kadar seçim sathı mailinde… İyi ki seçim var, sandık var. Ya seçilmeden gelseler otursalar?!