Açın dünya haritasını önünüze ve dikkatle inceleyin.
Bizim ülkemiz jeolojik olduğu kadar ideolojik ve de ekonomik bakımdan çok doğurgan,
çok sıkışık ve çok zor bir coğrafyada yer almaktadır.
Uzak doğusu yahut
batısı, dünyanın hiçbir noktasında
bizim coğrafyamızın özelliklerini göremezsiniz. Bu toprakların
cennet ya da cinnet coğrafyasına dönüşmesi için gerekli her tür malzeme her zaman elde edilebilir.
Konfor ya da bunalım bu topraklar ikisini de üretme kabiliyetine sahiptir.
Çok iddialı şeyler mi söylüyorum?
***
Kudüs, Mekke-
Medine, Tahran, Moskova, Brüksel... Siz bu merkezlere
Atina,
Vatikan, Roma'yı da ilave edebilirsiniz;
Bizim coğrafyamız bu merkezlerin ortasındadır,
kuş uçuşu iki, iki buçuk saattir bu mesafe...
Bütün dünyanın bu merkezlere en az bir sebeple yoğun ilgisi bulunmaktadır.
Kaldı ki dünyanın enerji ihtiyacının
yüzde 70'inin bizim coğrafyamızdan, adeta kucağımızdan dünyaya pazarlandığı düşünüldüğünde başkaca sebep aramanın gereği de bulunmamaktadır.
Hele de
Türkiye'nin,
21 milyon kilometrekarelik bu coğrafyayı-ki içinden
64 ayrı devlet doğmuştur-
6.5 asır yönetmiş bir medeniyetin mirasçısı olduğu düşünüldüğünde yaşanan sorunların derinlik, etkinlik ve yaygınlık kabiliyeti kolayca görülebilmektedir.
***
Tüm bu nedenlerle
100-150 senedir bu coğrafyada bir istikrar tutturamadığımızı söylersek yanlış olmaz. Biz yönetiyor gibi göründük ama işin aslı öyle değildi. Başka bir el daima vardı.
Yakın siyasi tarihimize bakınca; dinimize, milliyetimize, sermayemize, çalışanımıza birer parti kurdurulup siyaseti rekabetten rezalete dönüştürerek bu memleketin insanlarını bölük bölük böldüler, birbirine düşürdüler. Biz kavga ederken de
ONLAR işlerini yürüttüler.
Bu
ONLAR çok önemli...
Dünyayı asırlardır bazı aileler yönetiyor. Firavunlar gitti bu aileler onların yerini aldı. Dolayısıyla
ONLAR, dünyanın her köşesinde kendilerine yakın ailelere her türden imkânı sağlayarak istedikleri coğrafyada istedikleri şeyleri elde ettiler.
Bu ilelebed sürsün istiyorlar. Gözünüzü açıp birbirinizle kucaklaşınca korkuya kapılıyorlar.
Kendi kendinizi yönetmenizi, kendi imkânlarınızı kullanmanızı istemiyorlar.
Daima kavga edip birbirinizle uğraşırsanız onların ekmeğine yağ sürmüş oluyorsunuz, olan bitenin yorumu bu kadar basit.