Yetim, kelime olarak 'yalnız, tek başına' anlamı taşıyormuş, Arapça'dan dilimize geçmiş.
Öksüz ise Türkçe bir kelime, 'ök' kökünden geliyor, "ip, bağ" anlamında… Pederi 29 sene önce ellili yaşlarda kaybetmiştim.
Hayata tutunma çabası arasında babadan olmanın ne anlama geldiğini ve nasıl bir kayıp olduğunu ancak ilerleyen yaşlarda anlayabildim.
Öksüzlük yetimlik vasıfları daha çok çocuklar için acıtıcı acındırıcıdır, ileri yaşlardaki insanlar için pek ifade edilmez.
***
Geçen hafta annem
Hatice Muazzez Tezcan Hakk'ın rahmetine kavuştu. 40 kilo kalmış bir kadının hayatımda ne büyük yer işgal etmiş olduğunu şimdi fark ettim. Ve ben bu yaşta da olsa öksüzlüğü derinden hissettim. Kırlara çıkıp hüngür hüngür ağlamak istedim ve bunu yapamadığım için boğazımda yumruk kadar bir şey öylece kaldı.
Annem çok genç yaşta eşini yani babamı kaybetmişti, tahsil hayatı nedeniyle bizler de yuvadan erken uçtuk. O Konya'da biz uzakta olduk uzun zaman. Arada bir ziyaretler de yetmedi.
Aramızdaki
"mani hal" bir türlü giderilemedi.
Dolayısıyla ana-oğul doyamadık birbirimize.
Öksüz denince öğretmen kökenli Erzincan Milletvekili
Sebahattin Karakelle'nin bir sözünü hatırlıyorum. Annesini hiç tanımamış Karakelle, öksüz büyümüş... "Okul bahçesindeki 200-300 öğrenci arasında kimin öksüz bilirdim" demişti bir sohbette.
Velhasıl dostlar, son aylarda tedavi adına hastane hastane dolaştığımız, bir bakıma eziyet ettiğimizi düşündüğüm annem Rahmetine kavuştu. Çünkü orası, merhamette de eşsiz ve benzersiz bir makam.
Annemi de cennetinde ağırlamasını diliyorum.