Gümrük ve Tekel Bakanlığı'nın, 13 Ağustos 2008 tarihinde yayımladığı yönetmenlik uyarınca programa alınan Ahilik Kültür Haftası ve Esnaf Bayramı'nın 9'uncusu 18-25 Mayıs günlerinde kutlanılacak. İçinde bulunduğumuz erozyona uğramış koşullar ve köklerimize,tarihimize, geleneklerimize olan yabancılaşma ve de yozlaşma için mutlaka bilinmesi gerekenleri ihtiva ediyordu. Gittikçe kendine, kendi değerlerine yabancılaşan bir toplum için bu bilgiler ciddiyetle ele alınmalıdır. Osmanlı Devletinin kurucusu, büyük İslam Alimi Şeyh Edibali, aynı zamanda damadı olan Osman Bey'e vasiyetinde "Ey oğul geçmişini bilmeyen geleceğini de bilmez. Osman geçmişini bil ki, nereye gideceğini unutma" diyerek önemli bir tarihi hakikati vurgulamıştır.Yani dünü bilmeyenin bugünü izah etmesi ve geleceğe hazırlanması asla mümkün değildir. Tarih şuuru, geçmişle geleceği birbirine bağlayan çok güçlü bir köprüdür. Geçmişle gelecek arasındaki bu köprünün kurularak nesillerde tarih bilincinin uyandırılması da son derece önemlidir. Bu felsefeyi ortaya koyan, uygulayan, yayan esnaf ve sanatkarlarımızın piri Ahi Evran-ı Veli'yi tanımadan geçemeyiz. Ahi teşkilatının kurucusu sayılan debbağların, yani dericilerin piri, 32 çeşit esnaf ve sanatkarların lideri Oğuz,Türkmen,Türk Filozofu Ahi Evran, Azerbaycan'ın Hot şehrinde 1171 yılında doğmuş, 1262 yılına kadar kadar yaşamıştır. 1204 yılında Anadolu Selçukluları Sultanı 1. Gıyaseddin Keyhüsrev ikinci defa tahta çıktığında Ahi Evran da Anadolu ya gelmiştir. Ahi Evran Kayseri'ye yerleşmiş ve o dönemin dini ve mesleki birliği, esnaf teşkilatı olan Fütüvvet Teşkilatından esinlenerek ilk Ahi Teşkilatını burada kurmuştur. Bu yüzden Ahi Evran, tarih boyunca debbağların piri olarak tanınmıştır. 1227-1228 yılları arasında muhtemelen Sultan l. Alaattin Keykubat'ın arzusuyla Konya'ya yerleşen Ahi Evran, burada da sanatını icra etmiştir. Özü "Akıl, ahlak, bilim ve çalışma" olan Ahilik felsefesi, temelleri 12. yüzyılda Kırşehir'de atılmış, daha sonra tüm Anadolu'ya yayılmış, izleri bugüne kadar süregelmiş kültürel, sosyal ve ekonomik bir oluşumdur. Ahi, eli açık, cömert, kardeş, arkadaş, yaren, dost, yiğit anlamındadır. Dürüstlüğün, sevginin, dostluğun, yardımlaşmanın, hoşgörünün, bilginin ve dayanışmanın sanat ile birleşimidir. Ahilik güler yüzlü olmaktır, bilgidir, büyük sözü tutmaktır. Ahilik, doğruluğun,kardeşliğin, yardımseverliğin kısacası bütün güzel meziyetlerin birleştiği bir sosyo-ekonomik düzendir. Adam öldüren, emanete hıyanet eden, merhametsiz olan, kin besleyen, yalan söyleyen, sözünde durmayan ahi değildir, olması da mümkün değildir. Ahiliğe tam geçmeden önce Mustafa Kemal Atatürk'ün 16 Mart 1923'te Adana'da yaptığı konuşmanın önemli bir bölümü şöyledir: "Bir milleti yaşatmak için, bir takım temeller lazımdır. Ve biliriz ki bu temellerin en mühimlerinden biri sanattır. Bir millet sanat ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Böyle bir milletin ayağı topal, bir kolu çolak, alil bir kimse gibidir. Hatta kastettiğim manayı bu da ifadeye kafi değildir. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur." Ahilik kültürü yaklaşık bin yıla yakın süre gelen bir gelenektir. Ahilik,esnaf ve sanatkarlar kültürünün oluşturduğu, geliştirdiği ve bu güne kadar yaşatılan sosyal ve ekonomik bir oluşumdur. Ahilik, bir "insan bilimdir", Ahilik dağılan değil toplayandır, yıkan değil yapandır. Dünya ve ahiret dengesini tutturandır. Ahilik öğretmensiz bir halk üniversitesidir. Günümüz evrensel değerleriyle uyum gösteren benzeri bulunmayan bir kültür medeniyet hazinesidir. Bu kadar gurur verici geçmişe, sahip olan esnaf teşkilatımız, bugün ülkemizin karşılaştığı sorunları aşmada köklerinden, geleneklerinden destek alarak güçlü çıkışlar yapmak ve topluma örnek olmak zorundadır. Bugün faaliyetlerini sürdüren oda, birlik, federasyon ve konfederasyonlar Ahilik kültürünün devamıdır.