New York'ta tutuklu bulunan Halk Bankası eski Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla'nın yargılandığı davada tanık olarak dinlenen Rıza Sarraf kendisine yöneltilen bütün suçlamaları ve savcılıkla işbirliği yaptığını kabul etti.
Duruşmanın ikinci gününde, savcılık makamının tanıklarının dinlenmesine devam edildi.
ABD Federal Soruşturma Bürosunda (FBI) dil uzmanı olarak 2011'den beri çalışan Bülent Bulut tanık olarak dinlendi.
Hem savcılığın hem de savunma makamının uzmanlık alanına ilişkin sorularına cevap veren Bulut, savcılığın delil olarak mahkemeye sunduğu ses kayıtlarını da Türkçe'den İngilizce'ye kendisinin çevirdiğini anlattı.
Bulut, Atilla'nın avukatlarından Cathy Fleming'in çeviri konusunda hangi akademik kitaplar okuduğu sorusuna "İsimlerini hatırlamıyorum." yanıtını verdi.
Bulut'un ardından, FBI'da Farsça dilinde uzman olan bir kişi daha da dinlendi.
Oturuma kısa bir ara verildikten sonra ise, Rıza Sarraf üzerinde açık renkli mahkum kıyafetiyle duruşma salonuna yerel saatle 10:30'da (TSİ 18.30'da) getirildi.
Elini kaldırarak doğru ifade vereceğine dair yemin eden Sarraf'a ilk olarak savcılık makamı tarafından kişisel sorular yöneltildi.
Sarraf, Miami havalimanında gözaltına alındığında "neyle karşılaştığını bilmediği ve korktuğu" için FBI'a "tamamen ve şeffaf biçimde doğruları söylemediğini" dile getirdi.
Sarraf, işbirliği yapmaya karar verdiğinde "Atilla tutuklanmış mıydı?" sorusuna "Evet" yanıtını verdi.
Rıza Sarraf, kendisine yöneltilen bütün suçlamaları ve savcılıkla işbirliği yaptığını kabul ettiğini anlattı.
Hapishanedeyken hücresine alkol sokmak ve cep telefonu kullanmak için gardiyana rüşvet verdiğini de belirten Sarraf, suçlarını kabul ettiği için savcılığın mahkemeye "5K1" mektubu yazacağını ifade etti. Sarraf savcılığın mektubunda kendisinin "işlediği suçlar, ABD'ye yaptığı yardımlar, iyi ve kötü her şeyin yer alacağını" söyledi.
Sarraf, "İşbirliği cezaevinden çıkmam için en iyi yoldu. Cezamın ne olacağına dair kimse bir söz vermedi. Yargıç cezama karar verecek ... Federal hükümetin tutuklaması altındayım. FBI ajanları gözetimindeyim. Bir otelde kalmıyorum. Bir kaç haftadır FBI'ın tutuklusuyum." dedi. Sarraf, daha sonra İran yaptırımlarıyla ilgili soruları cevapladı.
Duruşma sonunda Sarraf ve jüri üyeleri salondan ayrıldıktan sonra, Yargıç Richard Berman savcılık yetkililerine Sarraf'ın neden sivil kıyafetle gelmediğini sordu. Atilla'nın takım elbiseyle duruşmalara katılması üzerine, "her şeyin adil olmasını istediğini" belirten Yargıç Berman, savcılığa, "Sarraf duruşmaya bir gömlekle getirilebilirdi." dedi.
Atilla ise, salondan ayrılırken, "Merak etmeyin, ben iyiyim." şeklinde konuştu.
FETÖ üyesi olan ve hakkındaki davalar nedeniyle firari durumda bulunan Adem Yavuz Arslan'ın yanısıra bazı FETÖ üyelerininde duruşmayı izlemesi dikkat çekti.
Firari Arslan, duruşma arasında ve sonunda mahkeme binası dışından "Periscope" uygulaması üzerinden yayın yaptı.
Duruşmaların ilk gününde savcılığın mahkemeye delil olarak sunduğu ve kaynağını açıklamayı reddettiği ses kayıtlarını FETÖ söylemiyle savunması dikkati çekmişti.
Savcı yardımcısı David Denton, ses kayıtlarını alan FETÖ üyesi polislerin "görevlerini yaptığını" savunarak o polislerden birinin de mahkemede tanık olarak ifade vereceğini söylemişti.
Öte yandan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, FETÖ'nün 17/25 Aralık yargısal darbe teşebbüsüne ilişkin yürüttüğü soruşturmada, "FETÖ üyesi olmak" suçundan firari olarak aranan ve hakkında yakalama kararı çıkarılan eski Bankalar Yeminli Murakıbı Osman Zeki Canıtez, Atilla davasında tanıklar arasında yer alıyor.
Buna göre Canıtez'in, ByLock kullanıcısı olduğu ve 25 Aralık soruşturmasında bilirkişi olarak görev yaptığı belirlenirken, Atilla davasına "Türkiye'den yasa dışı şekilde delil ve belge götürdüğü" tespit edildi.
Duruşmaların ilerleyen safhasında mahkemeye çıkması beklenen FETÖ firarisi Canıtez'in, söz konusu belgeler üzerinden Türkiye aleyhinde tanıklık yapabileceği kaydediliyor.
Diğer yandan aynı soruşturmada adı geçen ve hakkında yakalama kararı çıkarılan eski Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekili Aykan Erdemir de Atilla davasının tanık listesinde yer alabileceği belirtiliyor.
CHP heyetinin, 2013 yılında ABD'ye yaptığı bir ziyarette FETÖ'nün ABD'deki en önemli organizasyonlarından Rumi Forum ve Amerikan-Türki Topluluğu (TAA) yöneticileriyle bir araya gelmesinde önemli rol oynadığı iddia edilen Erdemir, Rumi Forum'un yuvarlak masa toplantısına konuşmacı olarak da katılmıştı.
Erdemir ayrıca, geçen yıl mart ayında Georgetown Üniversitesi'nde firari FETÖ'cü Emre Uslu'nun da yer aldığı bir panelde dile getirdiği "Türkiye'nin dış politikasına yönelik sert eleştirileri" de tepki çekmişti.
"Bazı internet sitelerindeki yazılarının, Türkiye Cumhuriyeti devletini sahte delil/kurgu üzerinden terörle irtibatlandırma faaliyeti yürüttüğü" iddiasıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca adı soruşturma dosyasına eklenen Erdemir, aynı zamanda ABD'de İsrail yanlısı ve Türkiye karşıtı çizgisiyle bilinen Demokrasileri Savunma Vakfı (FDD) Türkiye Programı uzmanı olarak görev yapıyor.
Washington merkezli FDD adlı düşünce kuruluşunun başkanı Mark Dubowitz'de duruşmanın ilk gününde "İran yaptırımları konusunda" bilirkişi olarak dinlenmişti.
İran'daki cumhurbaşkanlığı seçimleri başta olmak üzere ülkedeki uygulamaları uzunca eleştiren Dubowitz'in konuşmasının bazı jüri üyelerinin uyuklamasına yol açtığı gözlemlendi.
Haziran ayında Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Washington Büyükelçisi Yusuf el-Uteybe'nin "hacklenen" e-postalarından, BAE ile FDD arasında çok sıkı ilişkilerin olduğu da ortaya çıkmıştı.
Uteybe ile Dubowitz ve Schanzer'in adının birlikte geçtiği söz konusu e-postalarda, Büyükelçinin İsrail yanlısı FDD ile yakın ilişki içinde olduğunu ve "Türkiye ile Katar'a karşı ortak politikalar geliştirmeye çalıştıklarını" gösteren yazışmalar kamuoyuna yansımıştı.
Savunma avukatlarından delillere itiraz Atilla'nın avukatlarından Cathy Fleming, ABD'nin New York Güney Bölge Mahkemesi'ne ekim ayında sunduğu yeminli dilekçelerde ABD'li yetkililerin delil olarak sunduğu tartışma yaratan bilgi, belge ve kayıtların "çalıntı ve sahte olduğuna inandıklarını" belirtmişti.
Fleming, "Ses kayıtları ABD'de delil kabul edilebilirlik standartlarını karşılamıyor eksiklik kuralı altındaki minimum standartlara uymuyor ve ayrıca ses kayıtlarının güvenilir olmadığını gösteren önemli kanıtlar var ve bu da ses kayıtlarının delil olarak kabulünü imkansız kılıyor." ifadelerini kullanmıştı.
İran'a yönelik yaptırımları delme, banka dolandırıcılığı ve kara para aklamak gibi 6 ayrı suç atfedilen Sarraf geçen yıl mart ayında ABD'de tutuklanmıştı.
Atilla ise 27 Mart'ta JFK Havalimanı'ndan Türkiye'ye gitmek üzereyken gözaltına alınmış ve ardından tutuklanmıştı.
AA - NEW YORK