Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı ile birlikte Amasya Üniversitesi öğrencileri ile bir araya gelen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Türkiye'de 60 yıl önce İstanbul Atatürk Havalimanında Nuri Demirağ'ın imzasını taşıyan yerli uçakların sergilendiği bugünkü TEKNOFEST'e benzeyen bir etkinliğin yapıldığını dile getirdi.
Amasya Üniversitesinde konuşan Bakan Kacır, "2000'li yıllara gelince bir sağlam irade 'kendi insanımızın aklına, emeğine güveneceğiz ve nihayetinde kendi ihtiyacımızı kendimiz gidereceğiz' dedi. Gencecik insanların kurdukları ekiplerden takımlardan dünyanın en iyi işleri çıktı. Tük gençliği Bayraktar, Akıncı, Aksungur, Anka, Hürkuş, Hürjetle, Atakla Gökbeyle, Kızıl Elma, Kaanla Türk milletinin imzasını gökyüzüne attı." ifadelerine yer verdi. "Biz olmaktan çok mutlu olduğumuz yerdeyiz" diyen Bakan Kacır, "TEKNOFEST kuşağı Türk gençleri ile birlikteyiz. Teknofest kuşağı Türk gençleri bizim için çok kıymetli çünkü milli teknoloji kuşağının sahibi öznesi sizlersiniz. Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde tan bağımsız Türkiye iddiası ve ideali doğrultusunda her ne yapıyorsak işin kalbinde, merkezinde Türk gençlerini TEKNOFEST kuşağını görüyoruz. Bu anlayışla 2018'den bu yana dünyanın en büyük TEKNOFEST festivallerini Türkiye'de düzenliyoruz. Yüz binlerce, milyonlarca gencimizle birlikte TEKNOFEST'lerde adeta tarih yazıyoruz. Görüyoruz ve şahit oluyoruz ki Türk gençleri önlerindeki engeller kaldırıldığında bizler onlara destek olduğumuzda dünyanın en iyi işlerine imza atabiliyorlar. Bu iddiayı tam bağımsız Türkiye iddiasını Türk gençliğinin ellerinde yükseltiyoruz. Türkiye savunma sanayi, havacılıkta muazzam başarılar ortaya koydu. Bu salondaki gencecik insanlar sayesinde bu projeler hayat buldu. Biz 20. yüzyılın maalesef önemli bir havacılık ülkesi maalesef olamamıştık. Biz, 20. yüzyılda iki cihan harbinin yaşandığı dünyada on binlerce hava aracı üretilirken, Türkiye bunların neredeyse hiçbirinin üreticisi değildi. İhtiyacımız olan hava araçlarını, uçakları, helikopterleri çoğu zaman parasını versek de dahi alamadığımız dönemlerden geçtik. Halbuki olabilirdi. Biz de başka ülkeler gibi çok erken dönemde itibaren havacılıkta bir iddia sahibi olabilirdik.
"60 YIL ÖNCE TEKNOFEST DÜZENLENDİ"
60 sene önce Türkiye'nin ilk savaş uçağı üretiminde önemli bir yere sahip olan Nuri Demirağ'ı imzasını taşıyan uçakların İstanbul Atatürk Havalimanında gururla sergilendiğinin altını çizen Bakan Kacır, "Bizden altmış yıl önce Atatürk Havalimanı'nda TEKNOFEST düzenlenmiş. Bunu duymuş muydunuz? Bizden altmış yıl önce tam bizim teknofesti düzenlediğimiz Atatürk Havalimanı'nda. Nuri Demirağ tarafında Gökşenlikleri adıyla tıpkı teknofestlerde olduğu gibi Türkiye'de üretilen uçaklarla Türk milleti yediden yetmiş yediye buluşmuş. Çocuklar, gençler, yaş almış olanlar kendi ürettiğimiz uçaklarla iftihar etmek üzere o meydana koşmuşlar. Nuri Demirağ, soy ismi Demirağ, çünkü Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki demir yolu hamlesinde önemli projeleri başarıyla gerçekleştirmiş bir müteşebbis, bir sanayici, iş insanı. Arzu etmiş, hayal etmiş ki Türkiye havacılık ve itha sahibi bir ülke olsun. Erken sayılabilecek bir dönemde metal gövdeli uçaklar üretmiş. Ürettiği uçakların gövdelerine de isminin ve soy isminin baş harflerini yazmış. Bu uçakları geliştirecek teknisyenler, mühendisler gelişsin, yetişsin diye gök okulları açmış İstanbul'da, memleketi Sivas'ta ve tıpkı teknofestler gibi gök şenliklerinde yediden yetmiş yediye milletimizi yerli uçaklarla buluşturmuş. Biz bu hikayeyi biliyoruz. Nuri Demirhan adını, ürettiği uçakları, açtığı okulları, düzenlediği şenlikleri hep biliyoruz. Kitaplarda anlatılıyor, resimleri de var. Ama aramızda Nuri Demirağ'ın ürettiği uçakları gören maalesef yok. Önleri öyle bir kesilmiş ki toprağa gömülmüşler adeta. Tam bizim Ankara'da teknofest düzenlediğimiz yerde. Etimeskut Havalimanı'nın bulunduğu yerde. 1941'de arkadaşlar bir uçak fabrikası kurulmuş. 1941'de. Bu fabrika 9 yıl boyunca faaliyet göstermiş.1949'da Etimeskut'taki uçak fabrikasında 950 kişi çalışıyor. Yer Etimesgut, tarih 1949 Peki, bu fabrikaya ne olmuş? Kapatılmış. Niçin kapatılmış olabilir? Marshall yardımları diye bir şey duydunuz mu arkadaşlar? Marshall yardımları Türkiye gibi ülkelere 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra Amerika'nın öncülüğünde sözüm ona kalkınma yardımları verilmeye başlanmış. Marshall yardımları planı ile. Tabi bu yardımlar karşılıksız olmuyor. Bu yardımı verenler bu yardımlarla birlikte sizin neyi yapıp neyi yapmayacağınızı da tembih etmeye başlıyorlar. 1948'de Türkiye, Marshall yardımları ile tanıştığında Türkiye gibi ülkelere denmiş ki siz sakın bu kısıtlı kaynaklarla uçak falan yapmayın. Rekabet edemeyeceğiz altından kalkamayacağınız meşakkatli işlerle sakın kısıtlı kaynaklarınızı harcamayın. Sen bizim verdiğimiz yardımlarla bizim sizlere söylediğimiz işleri yapacaksınız. Türkiye'nin uçak üretmesi doğru değil, siz sarı makineleri üretmelisiniz. 1949'da 950 kişilik Etimesgut Uçak Fabrikası kapatıldı."Kendi ihtiyacımızı kendimiz giderdik. 2000'li yıllara gelince bir sağlam irade 'kendi insanımızın aklına, emeğine güveneceğiz ve nihayetinde kendi ihtiyacımızı kendimiz gidereceğiz' dedi. Gencecik insanların kurdukları ekiplerden takımlardan dünyanın en iyi işleri çıktı. Tük gençliği Bayraktar, Akıncı, Aksungur, Anka, Hürkuş, Hürjetle, Atakla Gökbeyle, Kızıl Elma, Kaanla Türk milletinin imzasını gökyüzüne attı. Önü açıldığında bu milletin asıl evlatları dünyanın en güzel işlerini yapabiliyormuş. Savunma ve sanayinin tüm alanlarında sizlerle beraber yeni hikayeler yazmak istiyoruz. Uzak teknolojilerini en stratejik alan olarak görüyoruz. 1980'li yıllarda. Rahmetli Turgut Özal Türkiye'nin uydu yörüngeleriyle ilgili haklarıyla alakalı çalışmalar yürütürken bir yandan da. Türkiye'nin sahip olacağı uyduları kendi imkânlarımızla geliştirmemizi hayal etmiş. 1985'te Orta Doğu Teknik Üniversitesi kampüsünün içerisinde bu alanda bir araştırma merkezi kurulmuş. Fakat Türkiye maalesef 80'li yılları, 90'lı yılları, siyasi istikrarsızlıklarla, ekonomik çalkantılarla bütün dünyada büyük devrimler yaşanırken, bilgisayar devrimi, internet devrimi bütün dünyayı adeta baştan sona dönüştürürken. Türkiye maalesef bütün bu süreci ıskaladı. Ta ki 2000'li yıllara kadar işte 2000'li yıllarda yine aynı sağlam irade Türkiye'nin yerli ve milli uydu geliştirme projelerini hızlandırdı.
KENDİ HABERLEŞME UYDUSUNU ÜRETEBİLEN 11 ÜLKEDEN BİRİ TÜRKİYE
Türkiye önce Bilsat uydusunu, sonra Rasat uydusunu, sonra Göksu uydusunu ve nihayetinde Cumhuriyetimizin 100. yılında 2023'de 6 metre çözünürlükle görüntü almamızı sağlayan elektro optik kamerası dâhil tüm kritik alt sistemlerini de yerli ve milli olarak geliştirdiğimiz imece uydusunu uzaya gönderdik. Bunun yanında Türkiye ilk yani milli haberleşme oyuncusu TÜRKSAT 6'yı bu yıl uzaya gönderdik. Kendi haberleşme uydusunu üretebilen 11 ülkeden biri Türkiye. Bütün bunlar kendi insan kaynağımızın beşeri sermayemizin ortaya koyduğu eserler arkadaşlar sizler gibi inanmış sizler gibi adanmış sizler gibi ülkesini seven sizler gibi insanlığa hizmet etme iddiasına sahip gencecik insanların ortaya koyduğu başarı hikayelerinden söz ediyoruz. Şimdi daha öteye gideceğiz. İnşallah milli roket motorumuzu uzaydan ateşlediğimiz ve kendi geliştirdiğimiz uzay aracı ile aya eriştiğimiz ay misyonunu da sizler gibi Türk milletinin emeği ve gayreti ile başaracağız. Bunu yaptığımız da yeni bir pencere açılacak hibrit motor teknolojisini uzayda gerçekleştirmeyi başarırsak uyduların yörüngeler arası hızlı transfer yapabilen uzay araçlarını üretebilen bir ülke olacaktır Türkiye. Uzaya erişim daha ucuz hale geldi. Uzay araçlarının yörüngeler arasında transferini yapabilen araçları üretebilirsek Türkiye'nin uzay ekonomisinde yeni bir fırsat penceresi açacak. Uzaya insanlık yılda 600 milyar dolar harcıyor. Bunun yakında 1 trilyon dolara yükselmesi ön görülüyor. Bütün bu çabalarımızı Türkiye'nin aslında bir yandan stratejik kazanımlarını takim etmesini bir yandan da müreffeh bir ülke olabilmek adına yüksek teknoloji geliştiren ve rekabet yapabilen bir ülke olabilmek adına attığımız adımları hızlandırıyor. Bütün bunları birlikte başaracağız. Cumhurbaşkanı recep Tayyip erdoğan milli uzay programını dünyaya duyururken bir iddiaları hedefi daha ortaya koymuştu. Bizim de bir vatandaşımızı uluslararası uzay istasyonuna göndereceğimizi ilan etmişti. Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı. 2024 yılın başında uluslararası uzay istasyonuna gitti ve 19 günlük bir görevi başarı ile tamamladı. Bu görev elbette Türk Bilim insanlarının hazırladıkları biyo teknoloji, tıp gibi alanlarda araştırma projelerinin en ileri düzeye çıkabilmesi adına Türk Bilim Dünyasında yeni bir sayfa açmak oldu. Ama en önemli misyonu Türk Gencine kazandırdığı ve yıllarca kazandırmaya devam edeceği özgüven olacak.biz yıllarda uzay animasyonlarına kendi bayrağımızı iliştiriyorduk. Ama Alper Gezeravcı ay yıldızlı Türk bayrağı ile birlikte bu misyonu icra etmiş oldu. Biz istiyoruz ki sizi hayalleriniz ufkun ötesine geçsin. Biz istiyoruz ki hayallerinize sınır koymayın. Sınır koymayanlara kalkanlara da asla izin vermeyin. Allah'ın izni ile sisin yanınızda sizin arkanızda güçlü bir Türk devletinin iradesi var. Yeter ki sizler hayallerinizin peşinden koşun. Akın teri dökün, akıl teri dökün, çaba ve gayret gösterin. Bizlerin birinci görevi sizin yanınızda olmak ve sizin önünüzü açmak." diye konuştu.