İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, 1 ve 19 Ocak 2014'te, MİT TIR'larının durdurulmasına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında, bir tuğgeneralin de dahil olduğu 11'i firari toplam 55 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamenin detayları ortaya çıktı. Buna göre MİT TIR'larının durdurulması eylemi yaklaşık 3 ay önce Nevşehir'deki bir otelde düzenlenen örgütsel toplantıda planlandı.
DOĞUM YAPAN EŞİNİ BIRAKTI
İddianamaye göre şüphelilerden Gökhan Bakışkan ve Orhan Şahin'in, 20-22 Eylül 2013'te Nevşehir'deki bir otelde düzenledikleri ve kumpasın detaylarını planladıkları örgütsel toplantıya, şüpheliler Hamza Ali Ece, Mehmet Cevher Koyuncu, Mustafa İlhan, Fatih Kaya, Hasan Bektaş ve Süleyman Gürbüz de katıldı.
Adana İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şube Müdürlüğü'nde görevli Orhan Şahin, 15 gün önce doğum yapan eşini Adana'da bırakıp arkadaşını görmek bahanesiyle MİT'e ait TIR'ın durdurulduğu 1 Ocak 2014'te Hatay'a geldi ve eylemin organize edilmesinde ve fiilen uygulanmasında etkin rol aldı.
Şüpheliler, yardım faaliyetinde görev alan ve Adana'da durdurulan TIR'larda görevli 7 MİT mensubunun telefonu hakkında 'uyuşturucu madde ticareti' suçundan dinlenme kararı aldırdı, bu şekilde faaliyetin tüm ayrıntısını öğrendiler.
SAVCI: BEN BURANIN KRALIYIM
İddianamede ayrıca, olay yerine gelen eski Kırıkhan Başsavcısı Yaşar Kavalcıoğlu'nun jandarmaya kimlik ibraz etmelerini istediği ve de "Ben buranın kralıyım, hepiniz benim kölemsiniz" dediğine yer verildi.
"Selam Tevhid'de Kumpas" davası sanıklarından Halil Alp, HTS kayıtlarına göre ihbardan bir dakika önce saat 15.28'de görüştüğü Hatay İl Jandarma İstihbarat Müdürlüğü'nde görevli şüpheli Gökhan Bakışkan ile irtibatlı olarak, Hatay Köprübaşı'ndaki bir telefon kulübesinden 15.29'da kendisini Tahir Kara olarak tanıtıp Jandarma 156 ihbar hattını aradı. Alp'in, sahte isimle yaptığı ihbarda, "Reyhanlı ilçesinden Kilis'e giden araçların terör örgütlerine silah götüreceği" yönünde beyanda bulundu.
Şüphelilerin arama çalışmasından saatler önce çeşitli basın yayın kuruluşlarının muhabirleri olay yerine çağırıp, devlet sırrının ifşasını Türk ve dünya basınına servis etmeyi, böylelikle de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni uluslararası araneda zor duruma düşürmeyi planladıklarına da vurgu yapıldı.