Burhanettin Duran / Sabah.com.tr
İslam coğrafyasında bayramların "buruk" kutlandığı yılların sayısını unuttuk. Komşularımızda sivillerin ölmesinden ve bölgemizde kaosun derinleşmesinden dolayı mustaribiz. Bosna'nın acı hatırası hâlâ hafızalarımızdayken Suriye'nin, Irak'ın, Yemen'in ve Filistin'in dramı bütün yakıcılığıyla gözlerimizin önünde, yüreğimizin içinde...
Bu ümmetin düşmanlarının yaptıkları yetmezmiş gibi Müslüman halkların başındaki liderlerin hırslarının getirdiği yıkımlara yenileri ekleniyor. Yine de üç-dört yıldır kendisine yönelik saldırılarla baş edebilen bir ülkenin fertleri olarak bayramın sevincini yaşıyoruz. Hüznü bir kenara bırakmadan...
Zira biliyoruz ki ne gelen dünya ne etrafımızdaki bölge yakın vadede sulh-ü salah bulmayacak... Baksanıza milletlerin ortak neşe günleri olan bayramda ana muhalefet lideri Kılıçdaroğlu yollarda... "Adalet" talebi ve "Her Firavun'un bir Musa'sı çıkar" sert eleştirisi ile birlikte.
Kılıçdaroğlu, 28 gün sürmesi beklenen İstanbul-Maltepe cezaevi yürüyüşünün 13. gününde... Bu sıra dışı eylem CHP'de bir hareketlilik yaratmadı değil. Parti içi muhalefetin sesi kesilirken Kılıçdaroğlu genel başkanlığını pekiştirmiş durumda.
Hatırlayın, 16 Nisan halk oylamasından sonra sokaklara çıkma önerisini kabul etmemişti Kılıçdaroğlu. Ancak Enis Berberoğlu'nun MİT TIR'ları davasında tutuklanmasından sonra yollara düştü. Ve bu yürüyüşe PKKHDP ve FETÖ cenahından, darbeci askerlerin aileleri ve bazı eski AK Partililerden destek geldi. Dahası, İstanbul'a yaklaştıkça CHP yürüyüşe katılımları artırma hedefinde.
ABD ve Avrupa'da yürüyüşe destek amacıyla açılan aktivitelerin de hızlanması beklenmeli. AK Parti ve MHP ise halkı sokağa çağırmanın "kaos" çıkarmaya matuf olmasından endişeli. 16 Nisan'daki "hayır" oylarını bir arada tutmayı hedefleyen CHP ise yürüyüşün provokasyona kapalı olduğu görüşünde.
CHP'nin İstanbul yürüyüşü ilginç bir zamanlamaya denk geldi, getirildi. 15 Temmuz direnişinin yıldönümü kutlamaları haftasında Kılıçdaroğlu'nun Maltepe cezaevine varması hesaplanıyor. Eğer HDP'li Yüksekdağ'ın önerdiği gibi "Maltepe ötesine" geçmeyecekse...
İktidarın ve MHP'nin 15 Temmuz demokratik direnişini kitlesel olarak kutlamaya hazırlandığı bir haftada, ana muhalefet o gecedeki darbecilerin yargılanma sürecindeki "mağdurlarına" sahip çıkıyor. İstanbul'u kitlesel bir protesto alanına çevirmeyi hedefliyor. Bu, iki cephenin kitlesel seferberliğinin karşılaşması demek. 20 Temmuz'dan önce OHAL'in uzatılması da gündemde olacağına göre bahsettiğim karşılaşma kritik önem kazanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Anayasa'nın 138. maddesini hatırlatması, Başbakan Binali Yıldırım'ın CHP'nin yürüyüşünün "milli olmadığını, sadece FETÖ'cüleri ve bölücüleri sevindirdiğini" söylemesi ve Bahçeli'nin Kılıçdaroğlu'nu "sözlü sazlı gösteriden" vazgeçmeye çağırması yükselmekte olan siyasi gerilime işaret etmektedir.
Çok partili siyasi hayatımızın en önemli hadisesi olan 15 Temmuz direnişinin birinci yıl dönümü yaklaşırken azami teyakkuz gösterilmesi gereken günlere gidiyoruz. Hem güvenlik güçleri hem yürüyüşün tertipçileri Türkiyeli olmanın ortak sorumluluğunu göstermeli. Suriye ve Irak'ta DEAŞ sonrası dönemin hazırlıkları yapılırken Türkiye'nin içeride bir istikrarsızlıkla uğraşması en son isteyeceğimiz şeydir. PKK-YPG'ye yönelik yeni Fırat Kalkanı operasyonlarının konuşulduğu bir ortamda yabancı istihbarat örgütlerinin provokasyonlarına karşı dikkatli olmalıyız.
Bir daha tekrar edeyim, siyaset kurumu 15 Temmuz direnişinin ruhunu korumaya titizlenmeli. Özellikle 10-15 Temmuz arasında... Bu vesileyle okurlarımın Ramazan Bayramı'nı tebrik eder, esenlikler dilerim.