İsa Tatlıcan / sabah.com.tr
Yurtta Sulh Konseyi'nin de bulunduğu 221 kişinin yargılandığı Ankara'daki 15 Temmuz Çatı Davası'nda sanıkların, ağırlaştırılmış müebbet cezası alacaklarını bilmelerine takındıkları tavır, alaycı bir dil kullanmaları, dahası kendilerini değil FETÖ'yü aklamaya çalışmaları, akıllara "FETÖ cezaevinde de beyinleri yıkamaya devam mı ediyor" sorusunu getirdi.
Davaların müdahil isimlerinden biri olan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da avukatı olan Mustafa Doğan İnal, cuntacıların bu tavrını "Yüzlerinde pişmanlık değil başarısızlığın öfkesi var. Mahkemedeki tavırları bile örgütsel bir faaliyet" diye açıkladı. İnal, SABAH'ın soruların yanıtladı.
ONLAR İÇİN BU BİR İMTİHAN SÜRECİ
Bir darbecinin kendisini değil teröristbaşı Gülen'i ve örgütünü koruması, pişman olmaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Sanıkların tavırları gerçekten dikkat çekici. 15 Temmuz'dan hemen sonra gözaltında ve hâkim sorgularında anlattıkları itiraflar doğru olandı. Çünkü darbe girişimindeki başarısızlığın hemen ardından anlattıkları umutsuzluklarının bir göstergesiydi.
Fakat süreç içinde gerek örgüt liderinin mesajları, gerek cezaevlerinde birarada olmaları ve gerekse Türkiye de hükümete muhalif çevre ve partilerin darbe girişimini 'kontrollü' diye tanımlamaları darbecilere güç, umut ve motivasyon verdi. Bu davalarda beklentileri kesinlikle beraat etmek değil, örgüt liderine verdikleri söze sadık kalıp kendilerince bu 'imtihan' sürecini tamamlamak.
İfadelerde de ortak bir dil var. Ne yapmaya çalışıyorlar?
Sinsi bir şekilde belirli bir amaç etrafında toparlanmış bu yapının 40 yıllık örgüt motivasyonunu göz ardı edemeyiz. Nitekim başlayan yargılamalarda verdikleri ifadelerin temeli örgüt bağının ve darbe teşebbüsünün inkâr edilmesi, emir komuta zinciri içinde sadece aldıkları emri uyguladıkları gibi savunmalara dayanmaktadır. Hemen hemen hepsi aynı cümlelerle savunma yapmakta, yargılamanın yönünü başka tarafa kaydırmaya çalışmaktalar.
Darbenin en kilit isimleri?
PİŞMAN DEĞİLLER
Bu hainler hakkında bir izlenim elde etme imkânınız oldu mu?
Duruşmalardaki bu örgütsel tavrın ve savunmanın arkasında aslında yaptıkları şeyi meşru görmek yatıyor. Mesela Muğla'daki suikast davasında sanıklar kendilerince bir terör operasyonuna gittiklerini, hedeflerinin Cumhurbaşkanı'na suikast olmadığını anlatıyor. Duruşmalarda sanıkların sözlerinde ve gözlerinde başarısız olmalarından kaynaklanan hırsı, kini ve nefreti hemen görebiliyorsunuz. Yani yaptıklarından pişman olmayan, başarısızlıklarına üzülen teröristler bunlar.
AYRIMI DOĞRU YAPMAK ÖNEMLİ
FETÖ yargılamalarının uzun süreceğini düşünüyor musunuz?
Devam eden 2 yargılama konusu var. Birincisi 15 Temmuz darbe girişimine aktif olarak katılmış, destek vermiş sanıkların yargılandığı darbe yargılamaları. İkincisi ise darbe girişimini yapmış FETÖ örgütü ile ilişkili örgüt yönetici ve üyeliği ile ilgili suçlamalarla yargılanan sanıkların davaları. Şu anda yapılan çok sağlıklı bir ayrım olmuştur. Somut olarak kim hangi eylemle suçlanıyorsa o konuda eylemin yapıldığı yerde yargılaması devam etmektedir. Açıkçası torba bir dosya olmayışı bu anlamda FETÖ'cülerin algı işini de zorlaştırmış, yargılamaların kısa zamanda neticeye ulaşmasını sağlayacak güzel bir usul olmuştur.
Bu süreçte mağduriyet konusunun çok sık gündeme getirildiğini görüyoruz. Gözaltı ve tutuklama kararlarında titiz davranıldığını düşünüyor musunuz?
FETÖ ile mücadele edilirken en dikkat etmemiz gereken şey, bu yapıya ait hiyerarşiye dahil, FETÖ'nün amaçları doğrusunda çalışan ve olanlarla bir şekilde teması olmuş ama asla örgüt bağlantısı olmamış insanları net olarak ayırt etmek olmalıdır. İnsanların devlete olan inancı, adalete olan güveni sarsılırsa bu en çok FETÖ'nün işine gelmektedir, gelecektir. Özellikle FETÖ mensupları kafaları karıştırmak, mücadeleyi sulandırmak için alakasız kişilerle ilgili ihbarlar yapmakta, bir şekilde insanları soruşturmalara muhatap ederek toplumda mağduriyet algısını güçlendirmeye çalışmaktadır. Her ihbarı soruşturma konusu yapıp, bununla ilgili tutuklama ve gözaltı işlemleri yapmak mücadeleye ciddi zarar verecektir.
'KENDİ İRADELERİ YOK'
FETÖ'nün bu darbeyi nasıl planladığı konusunda detaylara ulaşabildiniz mi? Muğla'da devam eden yargılamalarda gizli tanık/itirafçı olan "kuzgun" ve "şapka" kod adlı generallerin anlattıkları bu darbe girişimini nasıl planladıklarını ve nasıl hareket ettiklerini göstermesi açısından önemliydi. Özellikle Çukurambar'da yapılan gizli darbe toplantılarında birbirini hiç tanımayan darbecilerin, darbe toplantılarına bağlı bulundukları mahrem abileri tarafından getirilmeleri, gelen darbecinin kendisine tebliğ edilen darbe görev emrini sorgulamadan alıp tekrar bağlı bulunduğu mahrem imamla görev yerine dönmeleri dehşet verici itiraflar. Karşımızdakiler, kendi iradeleriyle hareket eden insanlar değil. Bağlı bulunduğu örgüt abisi ne derse, ne yaparsa bir general onu yapıyor. Bu örgütün ezoterik bir terör örgütü olduğunu görüyoruz. Tüm sanıklar öncelikli hedef olarak örgütü ve örgüt liderini korumaya çalışmaktadır.
'YARGILAMA SÜRECİ ÇOK UZAMAMALI'
"Temel motivasyonu örgütü korumak olan sanıklar, doğal olarak yargılamaları sulandırmaya çalışmakta, ciddiyetsiz sözlerle kafalarda soru işaretleri bırakmak istemektedirler. Özellikle mahkeme salonlarında dava dosyasındaki suçlamalardan bağımsız konulara yoğunlaşmakta, bir şekilde darbenin karşısında durmuş isimleri sanki darbeciymiş gibi anlatmaktadırlar. Mahkemeler, yargılamayı sulandırmaya çalışan sanıklara izin vermemeli. En önemlisi, yargılamalar örgüt mensuplarının inisiyatifine bırakılmadan usul kuralları doğru uygulanarak hızlıca bitirilmelidir. Yargılamalar uzadıkça hem sanıkların umudu artmakta hem de darbe girişimi giderek sıradanlaştırılmaktadır."