Okan Müderrisoğlu / sabah.com.tr
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la Hindistan'da idik. Başkent Yeni Delhi'deki program hızlı başlıyor. Cumhurbaşkanımız, 6 saati bulan uçuştan sonra, 20.30 sularında deyim yerindeyse ayağının tozuyla Hindistan'ın önde gelen işadamları ile bir masa etrafında buluşuyor. Konakladığımız otelin lobisi de Türk iş âleminin temsilcileri ile dolu. Hindistan'da yol, baraj, metro projeleri üstlenen, inşaata başlayanlar da var aralarında. Baraj deyip geçmemek lazım, bir kalemde 3 milyar euroluk yatırımdan söz ediyoruz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yeniden hız kazanan dış trafiği gerek ekonomi gerekse güvenlik politikaları açısından çok önemli. "Ekonomiyi anladık da güvenlik neyin nesi?" diyenlere en güzel cevap Türk Hava Yolları ve turizmcilerde. Nisanın THY için yüksek performansla geçmesi dikkate değer. THY bu yıl kâr açıklayabilir. İstanbul'daki otellerin doluluk oranındaki memnuniyet, Antalya'daki ciddi kıpırdanma herkesi ümitlendirmiş. Zaten yatırımcının ciddi manada ilgiye ve morale ihtiyacı var. Cumhurbaşkanı'nın bizzat önderlik ettiği geziler, İş Konseyi Toplantıları, somut sonuçlar alınması, gidilen ülkelerdeki bürokratik problemlerin çözülmesi bakımından çok yararlı.
Gerek uçak yolculuğunda gerekse özel sohbetlerdeki ana konumuz, Cumhurbaşkanı'nın kurucusu olduğu partisi ile hukuki bağının kurulması ve yeni kabinenin bileşimi idi. İş dünyasında genel kabul gören hususun, ekonomi yönetiminde konsolidasyon ihtiyacı olmasını not etmek gerek. Yani, ekonomiyi tek elden idare edecek güçlü bir bakan beklentisi üst düzeyde.
Diğer bir konu ise "kabinede milletvekili olmayan isimlere yer verilip verilmeyeceği." Bunoktada iki görüş ön plana çıkıyor...
Birinci görüş, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi geçiş dönemi altyapısının bugünden kurulması yönündeydi. 2019 sonrasında bakanlar, prensip olarak milletvekilleri arasından atanmayacak. (Bakan olan vekilin TBMM üyeliği ise düşecek.) Cumhurbaşkanı, takım arkadaşlarını en geniş yelpazedeki yetişmiş, güvenilir, ehliyet ve liyakat sahibi isimler arasından belirleyecek. Uzman diyebileceğimiz adayların bugünden kabinede yer alması gerektiğini savunanlar, eski kalıpların kırılacağını, iyi uygulama örnekleri ile seçmenin daha kolay ikna edileceğini düşünmekte.
İkinci görüş ise deneyime, siyasi birikime, halkla ilişkilerin gücüne öncelik verilmesinden yana. Vekil olmayan birkaç ismin kabinede bulunabileceğini ama sayının artması halinde AK Parti'deki siyasi kimyanın olumsuz etkileneceğini ileri sürmekte.
Neticede...
1- Türkiye'nin vakit kaybına tahammülü yok. Bilhassa ekonomik, hukuki ve diplomatik alanda kritik kararlar bekliyor.
2- Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin başladığını gösteren siyasi, hukuki, bürokratik adımların cesurca atılması gerekiyor.
3- Kamuoyu her ne kadar kabineye odaklanmış olsa da AK Parti'nin kurumsal yapısındaki yenilenmenin 2019'daki üç seçimin kaderini çizeceği görülüyor.
Özetle... Herkesin gözü Cumhurbaşkanı'nda."Son 15 yılın demokrasi mücadelesi O'nu haklı çıkardı. 7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra 1 Kasım 2015 seçimlerine giden yolda ancak dolaylı yollardan gösterebildiği sihirli siyasi dokunuşları bundan sonrası için de gösterge!"