Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Suriye'deki kimyasal saldırıda asıl sorumluluğun Esed rejiminde olduğunu söyledi.
Esed rejimi çoğu çocuk 100'ün üzerinde kişiyi kimyasal gazla öldürdü
Mogherini, gazetecilere yaptığı açıklamada, İdlib'deki rejim saldırısına ilişkin haberlerin korkunç olduğunu belirtti. Saldırının, herhangi bir savaştaki başlıca önceliğin çatışmaları durdurmak olduğunu dramatik bir şekilde yeniden hatırlattığını kaydeden Mogherini, "Açıkça, asıl sorumluluk rejimde. Çünkü rejimin sorumluluğu, kendi halkına saldırmak değil onları korumaktır." dedi.
Esed rejiminin İdlib'in Han Şeyhun beldesine bu sabah düzenlediği kimyasal silah saldırısında çoğu çocuk 100'den fazla sivilin öldüğü, 500 kişinin gazdan etkilendiği bildirilmişti.
Hükümet Sözcüsü Steffen Seibert, resmi Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Almanya Başbakanı Merkel'in Suriye'de yapılan kimyasal silahlı saldırıya ilişkin ifadesini yayınladı.
Açıklamada Almanya Şansölyesi, ''Açıkça belli olan kimyasal silahlı saldırıyı sert bir şekilde kınıyorum. Bu tür savaş suçları cezalandırılmalı'' ifadesini kullandı.
İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström, İsveç devlet radyosu SR'ye yaptığı açıklamada, korkunç saldırıyı kınadığını belirterek, ''Bize düşen sorumluluk, bu korkunç saldırının arkasındakilerini cezalandırmak. Şimdiye kadar sivil halka yapılan bu kimyasal saldırıların arkasında Esed rejimi çıktı. Bu saldırıda da oklar Esed rejimini gösteriyor. Bu konunun Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) acil ele alınması lazım'' şeklinde konuştu.
Wallström, "BMGK'nin saldırıya somut bir cevabı olur mu?" sorusuna, ''BMGK en azından konuyu gündeme taşır ve gündem de tutar." cevabını verdi. Esed rejiminin İdlib'in Han Şeyhun beldesine bu sabah düzenlediği kimyasal silah saldırısında çoğu çocuk 100'den fazla sivilin öldüğü, 500 kişinin gazdan etkilendiği bildirilmişti.
Esed rejimi, son 10 günde 4 defa sivillere yönelik klor gazı içerikli kimyasal silah saldırısı düzenlerken, İdlib'in El Habit beldesine dün gece düzenlenen klor gazlı saldırıda 20 sivil zehirlenmişti.
İngiltere Başbakanı Theresa May, Suriye'de yaşanan kimyasal saldırıyla ilgili İngiliz basınına açıklama yaptı.
"İdlib'in güneyindeki bir kasabada iddiaya göre Suriye rejimi tarafından kimyasal silah kullanıldığı haberleriyle dehşete düştüm." ifadesini kullanan May, "Kimyasal silah kullanımını her koşulda kınıyoruz. Eğer kanıtlanırsa bu Suriye rejiminin barbarlığının yeni bir kanıtı olacak." dedi.
Kimyasal silah kullanımı konusunda Suriye rejimi ile DEAŞ'tan hesap sorulması için sarf edilen uluslararası çabaların başını ülkesinin çektiğini ifade eden May, "Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütünü en kısa sürede bu olayı soruşturmaya çağıracağım." diye konuştu.
"Açık söylüyorum, bütün Suriyelilerin temsil edildiği istikrarlı bir Suriye'de Esed'in hiçbir geleceği olamaz. Bu acıların sürmesine izin veremeyiz." diyen May, ilgili bütün tarafları Esed'siz bir Suriye'ye doğru geçişi temin etmeye çağırdı.
İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson, da Suriye'nin İdlib kenti yakınındaki saldırıyla ilgili haberlerin kendisini dehşete düşürdüğünü belirterek, "Aldığımız haberler kimyasal silah kullanıldığına dair kuvvetli işaretler içeriyor. Olup bitenler hakkında henüz emin olamasak da bu, daha önce birçok defa kimyasal silah kullanan rejimin damgalarını taşıyor." değerlendirmesini yaptı.
"İngiltere nerede ve kim tarafından kullanılırsa kullanılsın, kimyasal silah kullanımını kınıyor." ifadesini kullanan Johnson, şu görüşleri dile getirdi:
"Sorumlulardan hesap sorulmasına yönelik uluslararası gayretlerin başını çekmeyi sürdüreceğiz. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütünün çalışmalarını desteklemeyi sürdüreceğiz ve bu son olayın soruşturulmasında onlarla yakından işbirliği yapacağız. Eğer bunun rejimin işi olduğu ortaya konulursa, 6 yılı aşkın süredir devam eden korkunç çatışmada Suriye halkına karşı işlenen katliamların yeni bir kanıtı olacak."
Fransa Dışişleri Bakanı Jean Marc-Ayrault, RTL radyo kanalına yaptığı açıklamada, "Bu bir sınav. Bu yüzden Fransa, özellikle ABD'ye tavrını açıklığa kavuşturması için yaptığı çağrıları artırıyor. "dedi.
Yaptığı açıklamada doğrudan yeni ABD yönetimini hedef alan Ayrault, "Onlara bizim, ne tür tavır alacaklarını görmek istediğimizi söyledim. Alacakları tavrı bilmemiz için, Suriye'de seçimler ve Esed'in iktidardan ayrılışını da içerecek bir siyasi geçiş dönemini ve bu sürecin sonunu destekleyip desteklemedikleri sorusunu yöneltmek gerekiyordu. Bu sorulara ilişkin yanıtı, ABD Dışişleri Rex Tillerson'dan alamadım."ifadesini kullandı.
Ayrault, ABD yönetiminin, Suriye ile ilgili tavrını artık Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde açıklığa kavuşturması gerektiğini sözlerine ekledi.
Bosna'daki savaşta (1992-1995) çocuklarını kaybeden ebeveynlerin kurduğu Kuşatma Altındaki Saraybosna'da Öldürülen Çocukların Aileleri Derneği Başkanı Fikret Grabovica, Esed rejiminin İdlib'in Han Şeyhun beldesine bu sabah düzenlediği kimyasal saldırıya ilişkin, "Suriye'de yaşananlar, acılarımızı tazeliyor. Bunu kelimelerle anlatmak çok zor." dedi.
AA muhabirine açıklamada bulunan Grabovica, Bosna'daki savaşta başkent Saraybosna'nın üç buçuk yıl boyunca kuşatma altında kaldığını anımsatarak, kuşatma altındaki Saraybosna'da çocuklarını kaybeden ailelerin bugün Suriyeli ailelerin acısını paylaştığını söyledi.
İdlib'deki kimyasal saldırının Bosna Hersekli kurban yakınlarına geçmişi hatırlattığını vurgulayan Grabovica, "Suriye'de yaşananlar, acılarımızı tazeliyor. Bunu kelimelerle anlatmak çok zor. Bu duyguyu ancak benzer şeyleri yaşayanlar anlar." ifadesini kullandı.
Grabovica, Suriye'de yaşanan zulmün bir an önce sona ermesini dilediklerini, geçmişte Bosna'daki savaşı durdurmayarak hata yapan uluslararası toplumun, bugün Suriye'de yaşananlardan da sorumlu olduğunu dile getirdi.
Uluslararası toplumun, kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini kaydeden Grabovica, "Birleşmiş Milletler'in (BM) birçok sözleşmesinde çocukların korunmasına yönelik maddeler var ancak buna rağmen bakın neler yaşanıyor. Uluslararası toplum, Esed'in bu tarz saldırıları yapmasına izin verdiği için sorumludur." dedi.
Katar resmi haber ajansı QNA'da yer alan habere göre, İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, İdlib'de düzenlenen ve 100'den fazla kişinin ölümüne neden olan kimyasal silah saldırısının en sert şekilde kınandığı kaydedildi.
Saldırıyla ilgili uluslararası soruşturma açılması talebinde bulunulan açıklamada, Suriye halkının korunması için acilen gereken tedbirlerin alınması istendi.
Açıklamada, "Katar, Suriye'de insanlığa karşı suç işleyen tüm sorumluların adalete teslim edilmesini ve cezalarını muhakkak çekmelerini istiyor." ifadelerine yer verildi.
Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani de Twitter hesabından yaptığı açıklamada, İdlib'de yaşananlara karşı sessiz kalmanın, insanlığın utancı olduğunu belirterek, "Suriye'de masumları hedef alan böylesi bir vahşetin ve insanlığa karşı işlenen suçun benzeri tarihte görülmedi." ifadesini kullandı.
Filistin Alimler Birliği tarafından yapılan açıklamada da İdlib'de düzenlenen saldırı kınanarak, "Suriye'deki kardeş halkımıza yönelik devam eden suç zincirlerinden korkunç bir katliamla daha karşı karşıyayız." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, "Suriye rejimi, uluslararası kılıf altında, Arap ve İslam dünyasının sessizliğinde bu katliamı yapıyor. Bu tüm insanlığın alnında kara bir lekedir." ifadesini kullandı.
Suriyeli muhaliflere birlik çağrısı yapılan açıklamada, İslam dünyasındaki Müslümanlara, hükümetlere ve yöneticilere, Suriyeli mazlum halka destek için üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmeleri çağrısında bulunuldu.
Hamas, Suriye'de Beşşar Esed rejiminin İdlib'in Han Şeyhun beldesine düzenlediği ve 100'den fazla sivilin ölümüne sebep olan kimyasal silah saldırısını kınadı.
Hamas'tan yapılan yazılı açıklamada, "İdlib'in Han Şeyhun beldesindeki katliam ve bölge sakinlerine yönelik kimyasal silah saldırısı başta olmak üzere Suriye halkını hedef alan toplu katliamı kınıyoruz." ifadesi kullanıldı.
Açıklamada, Suriye'de akan kanın durdurulması, savunmasız sivil vatandaşların katliam ve yıkımdan kurtarılması çağrısında bulunuldu.
Kazakistan Dışişleri Bakanı Kayrat Abdrahmanov, Esed rejiminin İdlib kentindeki kimyasal silah saldırısına tepki gösterdi.
Abdrahmanov, yabancı ülkelerin büyükelçileriyle bakanlık binasında gerçekleştirdiği toplantıda yaptığı konuşmada, Rusya'nın St. Petersburg kentindeki terör saldırısı ile Suriye'deki kimyasal silah saldırısını hatırlattı.
Kazakistan olarak bu saldırıları kınadıklarını bildiren Abdrahmanov, "Kazakistan sorumluluk ve ağırlığı hissediyor. Bu tür maddelerin kullanılması sonucunda nelerin beklendiğinin farkındayız." dedi.
Abdrahmanov, Kazakistan'da da uzun yıllar nükleer denemeler yapıldığını anımsatarak, ülkesinin nükleer silahsız bir dünya için tutumunu daha da güçlendireceğini ve terörle mücadeleyi sürdüreceğini ifade etti.
Dünyanın zor bir dönem geçirdiğini dile getiren Abdrahmanov, bu durumda hem bölgesel hem de küresel seviyede diplomatların hizmetine ihtiyaç olduğunu sözlerine ekledi.
Kanada, Esed rejiminin İdlib'de gerçekleştirdiği kimyasal silah saldırısını kınadı.
Kanada Dışişleri Bakanlığından, Bakan Chrystia Freeland adına yazılı bir açıklama yapıldı.
İdlib'deki saldırının "vahşet" olarak nitelendirildiği açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Suriye'nin güneyindeki İdlib kentinde sivillere karşı kimyasal silah kullanıldığı ve çocukların acımasızca ölümleriyle sonuçlanan saldırı haberlerini derin bir öfkeyle öğrendik. Saldırıya ilişkin henüz tüm gerçekler mevcut olmamasına rağmen bu acı olay, kendi halkına karşı daha önce de kimyasal silahlar kullanan vahşi bir rejimin eylemleriyle tutarlıdır. Saldırıda kimyasal silahların kullanıldığı kanıtlanırsa rejimin potansiyel bir barışa ortak olması ve güvenilirliği büyük ölçüde zayıflayacaktır.
Brüksel'de gerçekleşecek olan 'Suriye'nin geleceği' konulu konferansa katılacağım ve Suriye'de süren savaşa kalıcı bir siyasi çözüm önerisinde bulunacağım. Artık bölgedeki milyonlarca insanın kritik ihtiyaçlarını karşılamalıyız."
İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), genel merkezinden yapılan ve Genel Sekreter Yusuf bin Useymi'nin imzasını taşıyan yazılı açıklamada, Suriye'nin İdlib kentinde düzenlenen kimyasal silah saldırısını şiddetle kınandı.
Suriye halkının korunması ve akan kanın acilen durdurulması için uluslararası kamuoyuna çağrıda bulunan açıklamada, "Masum sivil insanların kitle imha silahları ve uluslararası kanunlarla yasaklanmış silahlarla öldürülmesi, yaşanan saldırıları savaş suçu düzeyine çıkardı" denildi.
İİT'nin Suriye halkının barışçıl taleplerini desteklediği, yaşanan sorunun çözümü konusunda Cenevre-1 olmak üzere uluslararası barış görüşmelerinin esas alınması gerektiği ifade edilen açıklamada, Suriye rejiminin vatandaşlarına karşı kullandığı öldürücü savaş araçlarını durdurması gerektiği kaydedildi.
Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt, yaptığı yazılı açıklamada, saldırıya ilişkin görüntüler ve haberler karşısında büyük bir üzüntü ve rahatsızlık duyduğunu bildirdi.
Yasaklı yollarla sivillerin hedef alınmasının büyük bir suç ve barbarca bir eylem olduğuna dikkati çekerek bu faciaya neden olanların bedelini ödeyeceğini belirten Ebu Gayt, "Bunların cezasının uluslararası insan hakları hukuku ve uluslararası hukuk gereği, uluslararası toplum tarafından verilmesi gerekir." ifadesini kullandı.
AA