İnsan İçin Orman, Ekonomi İçin Orman Programı'nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Rabbim gücünüzü kuvvetinizi arttırsın inşallah. Rabbim inşallah 16 Nisan'da gençlerin parlamentoya nasıl gireceğini göstermeyi de inşallah dualarımızın himmetiyle bizlere nasip etsin. Orman ve Su İşleri Bakanlığımızın kıymetli yöneticileri, geçimini ormandan sağlayan değerli vatandaşlarım, hanımefendiler, beyefendiler sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Bir yıllık aranın ardından bu defa Ankara'da yine sizlerle birlikte olmanın memnuniyeti içindeyim. Geçtiğimiz yıl bugün İstanbul'da ormancılarımızla buluşmuş, çeşitli projelerin açılış törenlerini gerçekleştirmiştik. BM'nin Dünya Ormancılık Günü olarak belirlediği 21 Mart uluslararası alanlarda çeşitli etkinliklerle kutlanıyor" dedi.
"NEVRUZ İNSANLA TABİAT ARASINDAKİ SAYGININ SEMBOLÜDÜR"
21 Mart'ın bir başka anlamı daha olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Orta Asya'dan İran'a ve Balkanlar'a kadar geniş bir coğrafyada Nevruz günü olarak, yani toprağın uyanışı ve baharın müjdecisi olarak kabul edilip, kutlanıyor. Nevruz insanla tabiat arasındaki karşılıklı saygıya, sevgiye dayanışmaya dayalı ilişkinin sembolüdür. Birbirlerine komşu kültürler arasında ortak bir değer olarak yaşaması Nevruz'un isabetli bir kutlama gönü olduğunu gösteriyor. Buradan tüm vatandaşlarımızın, 21 Mart'ı özel bir gün olarak kabul eden herkesin Nevruz Bayramı'nı tebrik ediyorum" şeklinde konuştu.
SALONDAKİ GENÇLERDEN AVRUPA'YA ÖNEMLİ MESAJ!
Konuşması sık sık sloganlarla kesilen Cumhurbaşkanı Erdoğan'a salondaki gençlerin Avrupa'ya göndermeli mesajı dikkatten kaçmadı. Salondaki gençler "Avrupa Avrupa duy sesimizi işte bu reisin ayak sesleri" diye slogan attı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İnsan İçin Orman, Ekonomi İçin Orman" Programı'nda yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
"81 İLDE TABİAT SEFERBERLİĞİ BAŞLATIYORUZ"
Hedefimiz odun dışı orman mahsulü üretimini artırmak. Anadolu sadece kendi bağrında yetişen 3 bin 600 bitkisiyle bereketli ve şifalı alanlara sahiptir. 81 ilde tabiat turizmi seferberliği başlatıyoruz. Ülkemizin sahip olduğu tabiat güzelliklerini turizm sektörüne kazandırmaya kararlıyız. Bu anlamda dünyanın ilk 5 ülkesi arasına girmek istiyoruz. Ülkemizin ormanlarını bu bilinçle korumalı ve büyütmeliyiz. Türkiye her alanda olduğu gibi bu alanda da adeta bir devrim gerçekleştirmiştir. Tabiat Allah'ın bize emanetidir. Bunu hoyratça yok etmek hıyanet etmektir. Başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere büyüklerimiz tek bir dalın koparılmasına göz yummadılar. Her canlının kendi halince Allah'ı zikrettiğine inanan bir kültürden başka türlü bir hareket tarzı beklenemez. Türkiye'nin son asırlarda yaşadığı sıkıntılar tabiatla ilişkilerimize de zarar vermiştir. Ağaçların, ormanların, tabiatın ve tabiatın gülen yüzünün bir parçamız olarak hayatımıza gireceği günler yakındır. Kardeşlerim ormanlarımızın hikayesi, ülkemizin ve milletimizin hikayesidir. Bir gerileme dönemi oldu. Sonra fırsatını bulur bulmaz ormanlarımıza yeniden hakettiği değeri vermeye başladık.
"BUGÜN HAYIR DİYENLER O GÜNDE SESSİZ KALDILAR"
Asırlardır süren yönetim sistemi arayışımız için çok önemli bir dönemdeyiz. Anayasa değişikliğini 16 Nisan'da miletimizin takdirini sunuyoruz. Bu ssitemin özünde güçlü etkin ve sorumlu bir yürütmenin oluşturulması vardır. Geçmişte büyük bedeller ödedik. Gazi Mustafa Kemal, İnönü ile sorunlar yaşadı. Celal Bayar aynı şekilde... Ne zaman ki bu dönemler bitti Sayın Sezer döneminde aynı ekolden geldikleri halde merhum Ecevit ile anayasa kitapçığı fırlatma hadisesi yaşadık. Ertesi gün ekonominin ne hale geldiğini hatırlayın.. Türkiye o zaman milyarlarca dolar bedel ödedi.1960'da milletin seçtiği Başbakan ve Bakanları darağacına çıkartmadılar mı? Bugün hayır diyenler o gün de buna sessiz kaldılar. 1971 yılında hükümeti istifaya zorlayanların 1980'de yeniden darbe yapanların, 1997'de bir kez daha hükümet devirenlerin gücü sistemin zayıflığından geliyor. Ekonomik krizlerin gerisindeki sebep de budur. 2007 yılında bize Cumhurbaşkanı seçtirmeyenlere bu cesareti sistemin zaaflarından aldıkları açıktır. 1970'de hükümeti zorlayanların, 1980'de devirenlerin gücü sistemin zayıflığından geliyor. Aynı şekilde 2002 yılında bize cumhurbaşkanı seçtirmeyenlerin cesareti sistemdeki zafiyettendir.
"FELAKET YALAN SÖYLÜYORLAR"
17-25 Aralık darbe girişimini bölücü örgütün çukur eylemlerini hatırlayın, şimdi o eylemciler hayır diyor, Kandil hayır diyor. Ülkemizi bölmek isteyen terör örgütleriyle birlikte hareket etmenin izah edilebilir bir yanı olabilir mi? Terör örgütlerinin Avrupa'da nasıl paslaştıklarını görüyoruz. Batı'da FETÖ'nün arkasında kimlerin olduklarını görüyoruz, milletimize bu bedelleri ödetmeye kimsenin hakkı yoktur. Tüm yaşananlardan aldığımız dersle yönetim sistemini değiştiriyoruz. Fakat bunlar felaket yalan söylüyor. Bu anayasa değişikliğine, metni dahi okumadan karşı çıkanlar var. Anayasa değişikliğinin ne getirdiği bellidir, olmayan bir şeyi varmış gibi gösteriyorlar. Metni oku, metni!
CUMHURBAŞKANI KARARNAMELER İLE YÖNETECEK KUYRUKLU BİR YALANDIR
Diyelim ki Cumhurbaşkanı seçimi yenilemeyi arzu etti. Burada parlamentoyla beraber iki seçim birlikte yapılacak. Fesih asla. Yeniden seçime gidilmesi sözkonusu olabilri, fesih yok. 5 senede bir yapılacak olan seçimlerde bile aynı şekilde Cumhurbaşkanı ile birlikte parlamento seçimi yapılacaktır. Birisinin yapılıp, birisinin yapılmaması gibi bir şey yok. 5 senede bir bu yapılacak. Milleti aldatmayın. Buna baktılar ki inanan yok. Bu sefer Cumhurbaşkanı belediyeleri, muhtarları kapatacak diye başladı. Anayasa'da ve yasalardaki haklar neyse bugün de bu haklar aynen geçerlidir. Bunda değişen bir şey yok. Cumhurbaşkanı kararnamelerle istediği gibi yönetecektir dediler. Bu da kuyruklu bir yalan.
SIRA NE ZAMAN ÇEKİRDEKÇİLERE GELECEK DİYE BEKLİYORUM
Bir boşluk varsa farklı bir konuda kararname çıkarabilir. Ancak Meclis'in böyle bir kararnameyi iptal yetkisine sahiptir. Bunlara hiç girmiyorlar. Bu yalanın mumu da yatsıya kalmadan sönünce bu defa çıtayı biraz daha düşürdüler. Önceki gün Cumhurbaşkanı tüm lokantaları kapatılabilir deniyor. El insaf! Yalanın da bir haddi olur. Bunun yalanın hududu yok. Şimdi sıra ne zaman boyacılara, sıvacılara gelecek diye bekliyorum. Biz ülkenin, Meclis'in, milletin önünü açmak için bu değişikliği getiriyoruz.
U GENÇLİĞE 'ÇOLUK ÇOCUK' DİYENLERE CEVABI HEP BİRLİKTE VERELİM
Gençlerimizin önünü açıyoruz. Bunlar gençlerimizin önünü kapattılar. Dünyada 59 ülke bugün 18 yaşı seçme ve seçilme yaşı olarak kabul etmişse niye benim gencim aynı hakkı kazanmasın. Şu anda 18-25 arası 7 milyon gencimiz var. Bu gençlerimiz hem seçme hem de seçilme hakkına sahip olacak. Sadece erkekleri kapsamıyor bu, kızlarımızı da kapsıyor. Şimdi millet vasıtasıyla seçiyoruz hükümeti. Vekiller vasıtası ile değil asıllar vasıtası ile seçiyoruz. Cumhurbaşkanı seçimiyle aynı gün Meclis seçimi de olacak. Bu gençliği 'çoluk-çocuk' diye vasıflandıranlara özellikle 16 Nisan'da gereken cevabı hep birlikte verelim.
BUGÜN HAYIR DİYENLER GEÇMİŞTE BUNLARA DA HAYIR DEDİLER
Geçmişte olduğu gibi yüzde 15 oyla Başbakan koltuğuna kurularak ülkeyi krizlere sürükleme dönemi bitiyor. Bu ülkede 25 günlük hükümetler kuruldu. 25 günlük hükümette istikrar, güven olur mu? Şimdi iş değişti. Şimdi Cumhurbaşkanı en az yüzde 50+1 oyla seçilecek. Cumhurbaşkanlığı görevine gelecek kişi en az 25-30 milyon arasındaki desteği almak zorundadır. Bunlar Fatih Sultan Mehmet Köprüsü yapıldı hayır dediler. 15 Temmuz Köprüsü'ne hayır dediler. Osmangazzi Köprüsü yapıldı ne dediler, hayır dediler. Bunlar şimdi 16 Nisan'da hayır diyor.
AVRUPA'NIN 16 NİSAN'DAKİ DURUŞU BİZİM MUHALEFETTEN DAHA SERT
Biz geldiğimizde Türkiye'nin IMF'ye 23 buçuk milyar dolar borcu vardı. 2013'de sıfırlandı. Hadi muhalefetin telaşını anladık. Onlar uzun zamandır ekmeden biçtikleri sistemi kaybedecek olmanın paniği içindeler. Peki Avrupa ülkelerine ne oluyor? 16 Nisan konusundaki duruşları bizim muhalefetten daha sert, daha haşin, daha yaralayıcı. Bakanları ülkelerine sokmamak için her türlü diplomatik kuralı çiğnediler. Belediyeler olağanüstü hal ilan ediyor. Tayyip Erdoğan'ın Rotterdam'da posteri dükkanlara asılmış, gelmiş Hollanda polisi sökmüş. Ama öte yandan PKK terör örgütü yasak olduğu halde onun başındaki zatın pankart ve posterleriyle Hollanda caddelerinde polisin koruması altında gösteriler, yürüyüşler yapılıyor. Sadece Hollanda'da mı, Almanya'da yapıyor. Ne yaparsanız topunuz gelin, bu millet size 16 Nisan'da gösterecek.
HÜSEYİN KURT KARDEŞİMİN HESABINI BUNLARA SORACAĞIM
16 Nisan'da oturup konuşacağız. Hollanda'da benim yerlerde sürüklenen Hüseyin Kurt kardeşimin hesabını soracağız. Yerlerde sürünen sadece benim vatandaşım değil Avrupa kriterleridir, o çok öğündükleri değerlerdir. Avrupa ülkelerinin yüzlerindeki maske düştü. Gerçek suratları ortaya çıktı. Benim oradaki soydaşım aynı zamanda senin de vatandaşın. Ata ite nasıl ezdirirsin, yedirirsin. Bunlar insanlıktan nasibini almamış, bunlarda vicdan, merhamet, insanlık yok. Bunların elinde silah yok, sadece Türk bayrağı var başka bir şey yok.