Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gazeteler başlıklarını Türkçe atıyor.. Bunun benim şahsımla lakası yok. Bu bir sistem değişikliği. Erdoğan ile ne alakası var. Hangi partiden kim seçilir kim seçilmez buna kimse garanti veremez. Bunların tüm dergilerinin kapaklarında referandum konusu var, televizyonlarında gece gündüz bu konu tartışılıyor. Dikkat edin hayır diyen herkese tüm kapılar açık, evet derseniz karşınızda polisiyle atıyla itiyle insanlık dışı bir duvar buluyorsunuz."
Afyonkarahisar'da yaptığı konuşmada, Hollanda'nın bugün sandık başına gittiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Atların, itlerin sahiplerinin ne yapılacağı ortaya çıkacak. Bunların, medenilikle alakası yok . Bunların, modern dünyayla alakası yok. Bunlar, Bosna Hersek'te Srebrenitsa katliamında 8 bini aşkın Bosnalı Müslümanı katledenlerdir" dedi. İstanbul ile Rotterdam'ın "kardeş şehir" olduğunu hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
Rotterdam Belediye Başkanı, İstanbul'la da kardeş şehirlermiş. Dün akşam Başbakanımıza söyledim, 'Hemen İstanbul Belediye Başkanımıza söyleyelim, tek taraflı olarak bunlarla o kardeşlik akdini bozsun. Zira bizim bu tür insanlarla kardeş şehir olmamız mümkün değil.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Afyonkarahisar'daki konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle oldu:
15 Temmuz gecesi yanımızda dimdik durdunuz. Afyon kadınıyla erkeğiyle, terör örgütlerine karşı içeride ve dışarıda yürüttüğümüz mücadelede bize verdiğiniz destek için şükranlarımı sunuyorum. Kardeşlerim biz bugüne kadar beşer planında hiçbir gücün önünde eğilmedik. Sadece Rabbimizin huzurunda eğiliriz.
Yüzbaşı Agah efendi kimdir? Yüzbaşı Agah efendi, emrindeki askerlerle 2 bin 500 kişilik düşman ordusunu imha edip kalanında Batı'ya geçmesini sağlayan Yüzbaşı Agah efendi askerleriyle birlikte şehit olmuştur. Bu topraklar yıllardır kanla ve terle yoğruldu.
Bugünde büyük Türkiye için güçlü Türkiye için verdiğimiz mücadele pekçok bedel ödedik, ödüyoruz. Sınırlarımız içinde ve dışında, ekonomimize yönelik saldırılarda, Avrupa'da atlarıyla itleriyle vatandaşlarımıza saldıranlara karşı bedel ödüyoruz.
"ATLARIN VE İTLERİN SAHİPLERİ NE OLACAK GÖRECEĞİZ"
Bugün Hollanda'da seçim var. Atların ve itlerin sahipleri ne olacak göreceğiz. Bunların modern dünya ile alakası yok. Bunlar Srebrenitsa'da müslümanları katledenlerdir. Bunların biz cibilliyetini biliriz. Bunlar hala medeni olamadılar, insanlıktan nasibini almadılar.
O akşam düşünün Türkiye'nin bir bayan bakanı oraya geliyor. Nereye? Kendi konsolosluğuna geliyor. Kendi vatandaşlarıyla buluşmak için. Bunun için izne ihtiyaç yok. Geç bunları.. Hayır kampanyası için oralara gelen PKK temsilcilerine onların yandaşlarına ve onlarla beraber hareket eden Türkiye'deki Barolar Birliği başkanına müsadee diyorsunuz. Peki Türkiye'nin bakanına niçin kapıları kapatıyorsunuz.
Rotterdam Belediye Başkanı, İstanbul'la da kardeş şehirlermiş. Dün akşam Başbakanımıza söyledim, 'Hemen İstanbul Belediye Başkanımıza söyleyelim, tek taraflı olarak bunlarla o kardeşlik akdini bozsun. Zira bizim bu tür insanlarla kardeş şehir olmamız mümkün değil.
O SKANDAL MANŞETLERE SERT TEPKİ!
Bir taraftan da mutluyum ha... Çünkü gazeteler başlıklarını Türkçe atıyor.. Bunun benim şahsımla lakası yok. Bu bir sistem değişikliği. Erdoğan ile ne alakası var. Hangi partiden kim seçilir kim seçilmez buna kimse garanti veremez. Bunların tüm dergilerinin kapaklarında referandum konusu var, televizyonlarında gece gündüz bu konu tartışılıyor. Dikkat edin hayır diyen herkese tüm kapılar açık, evet derseniz karşınızda polisiyle atıyla itiyle insanlık dışı bir duvar buluyorsunuz.
"BUNUN İÇİN POLİSE VUR EMRİ VERİLİR Mİ?"
Utanmıyorsunuz, iki saatte OHAL ilan ediyorsunuz, Türkiye bakanını kendi konsolosluğuna sokmamak için. Ellerinde bayrak var. Silah mı var. Koruma ekipleri var, ellerinde silah yok. Bunun için polise vur emri verilir mi? Biz onlara yıllardır terörist listesi veriyoruz. Bunların tamamına yakını PKK, bir miktarı da DEAŞ, bir kısmı da DEAŞ.. Hiçbir şey yapmadılar. Tam aksine faaliyetlerine izin veriyorlar. Üstüne bakanımıza karşı böylesine bir tavır içine giriyorlar.
Bunların asıl karın ağrılarını biliyoruz. Hasta adam dedikleri Osmanlı'nın onlara nasıl kök söktürdüğünü biliyorlar. Topraklarını böldükleri sandıkları bir milletin nasıl şahlandığını çok iyi biliyorlar. Yıllardır ezdiklerini sandıkları bir milletin son 14 yılda gösterdiği atılımla nasıl bir dirilişle ortaya çıktığını biliyorlar. Türkiye'nin 2023 hedeflerine ulaşması onları korkutuyor. Ülkemizde bazıları hala meseleyi kavramamış olabilir. Türkiye'nin 16 Nisan'dan sonra 15 Temmuz'daki hedeflerine ebediyen veda edeceklerinin farkındalar.
"AVRUPA KENDİ İÇİNDE BOĞULUYOR"
Türkiye'ye vize serbestisi sağlamamaları, kapıları kapatmaları Avrupa'nın kendi ayıbıdır. dikkat ediniz biz tüm bunlara rağmen dostluğumuzu koruduk. Buna rağmen bir süredir bize alenen saldırmaya başladılar. Kardeşlerim Avrupa kendi içinde boğuluyor. İslam korkusu, Türk korkusu aldı başını gidiyor. Kendilerinden olmayan her şeyden korkuyorlar. Geçmişte bunlar Yahudiler'e, Roman'lara, Boşnak'lara böyle yapmadılar mı?
Sadece 2. Dünya Savaşı'nda 50 milyon insan öldü. Şimdi özellikle ülkemize karşı olan tutumlarıyla AB'nin de içini boşalttılar. İngiltere Brexit ile ayrılma kararını verdi. Bundan sonra AB'nin kimseye demokrasi, adalet dersi vermeye hakkı kalmamıştır.
Temennim şudur: Bugün Hollanda'da yapılan seçimlerde, oradaki soydaşlarıma da sesleniyorum, sakın bu ırkçı partilere oy vermeyin. Türkiye'ye karşı muhabbeti olan partilerle hareket edin. Bu konuda dikkatli olun.
"KILIÇDAROĞLU, TÜRKİYE DÜŞMANLARININ DEĞİRMENİNE SU TAŞIYOR"
Türkiye 14 yılda 3 kat büyüyerek yeni ufuklara kanat açmaya hazır hale gelmiştir. Şu örnek bile başlı başına değişim için yeterlidir. Anayasa değişikliği getirdiğimiz yönetim modeli daha önce yapılsaydı Türkiye 2 kat daha fazla büyümüş olacaktı. Kişi başına düşen milli gelir 22 bin dolara çıkmış olacaktı. Tabii ki çıldırıyorlar. Onun için güven ve istikrar ortamının garantisi olacak Cumhurbaşkanlığı Sistemin istemiyorlar.
Hadi Avrupalıları anladık da bizim ana muhalefet partisine ne oluyor? Anayasa değişikliğiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan hususları sanki öyleymiş gibi anlatıyorlar. Bu şekilde milletimizin kafasını bulandırarak, Türkiye düşmanlarının değirmenine su taşıyorlar. Halbuki anayasa değişikliği topu topu 18 madde. Kılıçdaroğlu bu 18 maddeyi okuma zahmetine bile katlanmamış. Meclisin lağvedilmesinden, istersem yüzlerce kişiyi yardımcım olarak atayabileceğime, benim seçileceğimi kim garanti ediyor? Ülkeyi bir gece birilerine teslim edeceğime kadar neler demiyor neler! Zaferin müseccel şahitleri, biz bu zatın yalancılığını biliriz ama bu sefer söyledikleri kuyruklu yalan!
"SADECE GENÇ ERKEKLER DEĞİL HANIM KARDEŞLERİM DE OLACAK"
Ankara'dakilerin çocukları Meclis'e dolacak diyor. Dürüs ol dürüst. Bunlar askerlikten kurtulacaklar diyor. Parlamentoda görevli olmak, oradaki görev kutsiyeti itibarıyla askerlik görevinden daha mı düşük? Şu anda parlamentoda 25-30 yaş arasında 4 tane milletvekili var.
Bunu 18 asgariye indirdiğimizde 18-25 arasında gençler gelip girecek. Sadece erkekler mi? Benim hanım kardeşlerim de girecek. Kimse milletvekili olduktan 2 sene sonra milletvekili olacak diye bir şey yok. Herkes nasıl emekli olursa öyle olacak.
SAĞLIKTA DEVRİM PEŞİNDEYİZ
Entegre hastenelerle yürüyoruz. Sağlıkta bir devrim peşindeyiz. Restorasyon çalışmaları devam ediyor. 300 öğrencili kapasiteli yurdun, Bolvadin'in içme suyu ve arıtma tesisleri arka arkaya yapılıyor. İçişleri Bakanlığımız çeşitli restorasyon projelerini öğrenci yurdunu, asfalt yolların yapımını yapıyorlar.
Hamdolsun 275 eser ve tesis bugün açılıyor. Bu eserlerde emeği olan herkesi huzurlarınızda tebrik ediyorum. Ben hanım kardeşlerime çok güveniyorum. Evelallah bu işi inşallah siz bitireceksiniz. Kale içeriden fethedilir. Onun için çok gayret. 14 yıldır bu ülkeye hizmet ettik. Kimsenin inancına, mezhebine, meşrebine bakmadık. Çünkü biz yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemiyle bu hizmetleri kalıcı hale getirmek istiyoruz.
"DİK DURACAKSIN, OMURGALI OLACAKSIN"
Diyor ki Başkan seçilecek bütün akrabasını başkan yardımcısı yapacak! İnanıyor musunuz? Bu nasıl bir anlayıştır. Muhtarlarla toplantı yapıyor ve benim için diyor ki BM'de muhtarlara hitap eder gibi konuştu. Bunun üzerine bir muhtar kendisine siz bu sözle bizi aşağılamadınız mı diyor? O da aşağılamak ne haddimize diyor! Ama diyor her yerin ayrı bir dili var diyor! Ben de diyorum ki biz burada ne konuşuyorsak BM'de de aynı şeyi konuşuruz. Dik duracaksın, omurgalı olacaksın. Siyasetin dili tektir. Her yerde ayrı konuşursan size bukelemun derler. Sen BM'nin adresini bilmezsin. Orada seçilmişler de var atanmışlar da.