Mehmet BARLAS / sabah.com.tr
Şu 16 Nisan referandumunu geride bıraktıktan ve yeni Cumhurbaşkanlığı sistemini çalışır hale getirdikten sonra, derin bir nefes alıp dinlenebileceğiz.
Aslında nefes nefese geçen yılları geride bıraktık... Darbecilerin kendi halklarına ateş açtığına da tanık olduğumuzu unutalım... Anayasa Mahkemesi'nin hem iktidar partisini kapatma girişimine hem de Cumhurbaşkanı seçimini engellemesine tanık olmadık mı? Yargıya bu ölçüde bir FETÖ sızmasını hayal bile edemezdik. Ya da F-16 pilotlarının, generallerin FETÖ'nün müritleri olduğunu da görmedik mi?
Bunlar dostmuş!
Müttefik ve dost bildiğimiz ülkelerin nasıl davrandığını unutabilir miyiz? Obama Amerika'sının PKK/ PYD ortaklığına verdiği destek... Almanya'nın 15 Temmuz darbe girişiminin katılımcılarına ve destekçilerine kucak açması... Rus uçağının düşürülmesine dayanan komplo sonunda az kalsın Rusya ile aramız hiç düzelmeyecek şekilde açılıyordu.
Bir Brexit eksikti
Bir de uzun yıllar süren çabalarımızın aslında çok da anlam taşımadığını görmedik mi? Mesela Avrupa Birliği Kriterleri'ne tam uymak, Cumhuriyet ideolojisinin sanki temel hedefi haline gelmemiş miydi? Ama o AB üyelerinin kendi kriterlerini, gerektiğinde rafa kaldırdığını da gördük. Bu ülkeler Suriyeli ve Kuzey Afrikalı mülteciler söz konusu olduğunda Ortaçağ'a dönüverdiler. Ve mesela İngiliz halkı Brexit'le AB'ye "Yeter" derken, biz yarım yüzyıllık bekleyişimizi AB'nin kapısı önünde sürdürüyorduk.
Nefes almak
Evet... Şu referandumu da bir "Evet"le geride bıraktıktan sonra, inşallah şair Yahya Kemal Beyatlı gibi bir nefes alacağız...
Hani Yahya Kemal sıcak bir yaz günü Boğaziçi'nin bir semtinde ve galiba Bebek'te dik bir yokuşu çıkarken yorulur ve bir bakkalın önündeki iskemleye oturur. Bakkal dışarı çıkıp "Beyefendi bir şey mi alacaksınız" diye sorunca da "Evet, biraz nefes alacağım" der ya.
İşte ben de referandum sonrası için böyle bir şey hayal ediyorum.