Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, İstanbul Gayrettepe'deki Tük Telekom binasını ele geçirmeye teşebbüs eden darbeci askerlere yönelik soruşturma tamamlandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Orhan Aydın tarafından yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan 172 sayfalık iddianamede, 6'sı tutuklu 13 askerin 3'er kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasının (FETÖ/PDY) anlatıldığı iddianamede, FETÖ kapsamında açılan davalar ve yürütülen soruşturmalar ile 15 Temmuz'daki darbe girişimininde yaşanılanlara da yer verildi.
KORUMAK İÇİN GÖREVLENDİRİLDİK YALANI
İddianamede, darbe teşebbüsü eylemleri kapsamında 16 Temmuz'da saat 05.00 sıralarında Topkapı-Ankara istikameti Haliç Köprüsü'ne doğru iki askeri aracın emniyet güçlerince takip edildiği belirtildi. Bu araçların birinde 4 askeri personel, açık kasa olan diğerinde de 7 askerin bulunduğu, köprü çıkışında durdurulan araçtakilere teslim olmaları uyarısı yapıldığı, Kurmay Albay Atmaca'nın teslim olmayacaklarını, Halkalı'daki askeri birlikten Gayrettepe'deki Türk Telekom binasını korumak için göreve çıktıklarını, yollarına devam etmek istediklerini söylediği ifade edilen iddianamede, iki araçta bulunan şüphelilerin silah ve mühimmatlarıyla gözaltına alındığı kaydedildi.
TÜRK TELEKOMU ELE GEÇİRME PLANI
İddianamede, Atmaca'nın Halkalı'daki 1. Ordu Komutanlığında Mebs Alay komutanı olarak görev yaptığı, Yurtta Sulh konseyi isimli Whatsapp grubunun elemanı olduğu, olay tarihinde alayda görev yapan şüpheli Yarbay Birol Keskinkılıç'ı birliğe çağırdığı, FETÖ'nün söz konusu darbe girişiminde İstanbul'daki tüm kanun dışı eylemleri Whatsapp üzerinden takip ettiği, saat 03.00 sıralarında Gayrettepe'deki Türk Telekom'a ait binanın ele geçirilmesi eylemini planladığı, bu doğrultuda iki askeri araç ayarlandığı anlatıldı.
Araçlardan birisine Atmaca, Yarbay Birol Keskinkılıç ve Uzman Çavuş Murat Karataş ile Emre Aslan'ın, diğerine astsubaylar Muhammet Mustafa Çelik ve Serdar Uzel ile 5 erin bindiği dile getirilen iddianamede, "Söz konusu şüphelilerin amaçlarının o gün gerçekleşen, anayasal düzen ile Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya yönelik olan darbe girişimi eylemine bizzat katılmak olduğu, bu doğrultuda hareket ettikleri, askeri birliklerinden askeri araçlarla ve silahlarıyla mühimmatlı olarak yola çıktıkları ancak Haliç Köprüsü civarında emniyet güçlerince durduruldukları, durdurulmalarından sonra kendilerine teslim olmaları yönünde defalarca uyarı yapıldığı, buna rağmen teslim olmadıkları, yollarına devam edeceklerini polise söyledikleri, ilgili emniyet biriminin üstleriyle yaptığı görüşmede gelen talimat üzerine şüphelileri silahlarıyla gözaltına aldıkları tespit edildi." ifadelerine yer verildi.
ŞÜPHELİLERİN İFADELERİ
İddianamede, tutuklu şüpheli Nurullah Zeki Atmaca'nın ifadesinde, 15 Temmuz'dan önce 1. Ordu Komutanlığı Kurmay Başkanı Eyüp Gürler ile arasında İstanbul'da toplumsal olaylar meydana gelebileceği şeklinde bir konuşma geçtiğini, Gürler'in ise böyle bir şey yaşanırsa alayın başında hazır bulunması gerektiğini söylediği belirtildi.
Atmaca'nın, olay günü 23.00 civarında televizyonda bir hareketlenme olduğuna dair haberler gördüğünü, bunun üzerine evinden çıkarak makam arabasıyla alay komutanlığına gittiğini söylediği aktarılan iddianamede, şöyle devam edildi:
"Alay komutanlığına gittikten sonra telefonda Whatsapp grubuna dahil edildiğini gördüğünü, bu grup oluşturulduktan sonra darbe yapıldığını anladığını, bu nedenle bir heyecana kapıldığını, her maceracı subayın gönlündeki 'general olacağı' düşüncesine kapıldığını, Fetullahçı Terör Örgütü'nün olacağını düşünmediğini, bu düşünce ve duygularla Whatsapp grubuna şirin gözükmek için bir şeyler yazdığını ancak ne yazdığını şu anda hatırlamadığını, saçma sapan bir şeyler yazdığını, televizyona Cumhurbaşkanı çıkarak açıklama yapmaya başladığında, vatan hainlerinin niyetini anladığını, bu nedenle vatan hainlerine karşı görev almak için alayından çıktığını, Çağlayan'a yaklaştıklarında polislerin kendilerini durdurduğunu, kendi irade ve istekleriyle teslim olduklarını, çok pişman olduğunu, darbeye teşebbüs eylemini gerçekleştiren askerlerle hiçbir irtibatının bulunmadığını, darbeye teşebbüs eylemini gerçekleştirilen eylemcilerle Ankara Gölbaşı'nda bulunan MİT Sinyal İstihbarat Başkanlığına görevlendirilmiş gözüktüğünü, Erzurum Pasinler ilçesinden olması nedeniyle bu göreve atanmış olabileceğini, yapılanmayla bir irtibatının olmadığını beyan etmiştir."
DARBE BAŞARILI OLSAYDI GÖREVİ DAHİ BELLİYDİ
Şüpheli Uğur Alpay ise nöbeti sırasında nöbetçi astsubay Serdal Uzel'in kendisinden mühimmat istediğini, bunun üzerine fişek ve G3 mermisi verdiğini, sayısını tam hatırlamamakla birlikte yaklaşık 480 mermi verdiğini, darbe girişiminden haberi olmadığını söylediği anlatılan iddianamede, şüphelilerin gözaltına alınmasının ardından el konulan malzemeler arasında yer alan atama listesinde darbe girişiminin gerçekleşmesi durumunda göreve atanacak askeri personelin görev yerlerinin belirlendiği, listede Nurullah Zeki Atmaca'nın yeni görev yerinin Genelkurmay İstihbarat Başkan Yardımcısı (MİT'te görevlendirilmek üzere) Ankara olarak belirtildiği kaydedildi.
Günümüz teknolojisinin son derece geliştiği, hemen hemen herkesin sosyal medyayı takip etme, mobil telefon cihazlarıyla anında haberleşme imkanı bulunduğu belirtilen iddianamede, İstanbul genelinde yaşanan askeri hareketlilik, köprülerin kapatılması, tank ve zırhlı araçlarla seyir halindeyken toplanan vatandaşların gösterdikleri tepki, emniyet güçlerinin müdahaleleri, eylemin bir kalkışma olduğunu açıkça ortaya koyduğu vurgulanarak, bu nedenle, terör saldırısını önlemek ya da tatbikat yapmak amacıyla gece saat 03.00 sıralarında kışladan askeri ve zırhlı araçlarla, mühimmatla çıkılmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı vurgulandı.
"BEYANLAR SUÇTAN KURTULMAYA YÖNELİK"
Tüm soruşturma dosyası birlikte değerlendirildiğinde, şüphelilerin savunmalarının suçtan kurtulmaya yönelik olduğu ifade edilen iddianamede, şüphelilerin "asker oldukları, üstleri tarafından verilen emri uygulamak zorunda kaldıkları ve bunu sorgulayamayacakları, emir doğrultusunda Telekom binasına intikal için yola çıktıkları, polisin durdurması sonucu eylemin son bulduğu, dolayısıyla faaliyetin bir darbe kalkışması ve suç teşkil ettiğini bilmedikleri, güvenlik gerekçesiyle Telekom binasına gittiklerine" dair beyanlarının, kendilerini suçtan kurtarmaya yönelik bir savunma olduğu anlatıldı.
İddianamede, şüphelilerin savunmalarına, olay ve yakalama tutanaklarına, ekli belgelere, idari tahkikat evrakına, soruşturma sonucunda toplanan tüm delillere göre, TSK hiyerarşik yapısı içerisinde hareket etmeyen, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ortadan kaldırmak amacıyla devletin çeşitli kamu kurum ve kuruşlarına sızarak kendi amaç ve hedefleri doğrultusunda kamu gücünü kullanan FETÖ/PDY bünyesinde hareket eden bir grubun önceden yapılan planlama çerçevesinde, sözde "Yurtta Sulh Konseyi" olarak adlandırılan illegal oluşumun sevk ve idaresinde darbe girişiminde bulunduğu belirtildi.
Bu yapılanmanın özellikle Ankara-İstanbul-İzmir gibi büyük şehirlerde nihai amaca yönelik faaliyetler icra ettiği, bu kapsamda, aynı zamanda Gayrettepe'deki Türk Telekom binasını ele geçirmeye yönelik olarak şüphelilerin kışlalarından çıktıkları anlatılan iddianamede, şüphelilerin önceden yapılan plan ve görevlendirmeler doğrultusunda, 2 askeri araçla toplam 5 rütbeli ve 6 er ve erbaş olmak üzere 11 kişi olarak yeterince mühimmat, etkili silahlar bulundurmak suretiyle Türk Telekom binasını ele geçirmek ve darbe kapsamındaki faaliyetlere yön vermek için buraya intikal edecek askeri birlik içerisinde yer aldıkları dile getirildi.
İSTENEN CEZALAR
İddianamede, şüpheliler Nurullah Zeki Atmaca, yarbaylar Birol Keskinkılıç ve Cem Doygun, astsubaylar Muhammet Mustafa Çelik, Serdar Uzel ve Uğur Alpay, Uzman Çavuş Murat Karataş ve 6 erin "cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya bu düzenin fiilen uygulanmasını önlemeye teşebbüs etmek", "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs etmek" ve "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçlarından ayrı ayrı üçer kez ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmaları istendi.
İddianamede Atmaca, Keskinkılık ve Doygun'un, "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan 7,5 yıldan 15 yıla, diğer 10 şüphelinin ise "örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına faaliyette bulunmak" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.
Darbe kalkışmasına ilişkin İstanbul'da hazırlanan 11. iddianame, başsavcılığın onayının ardından İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.