Antalya'da 27 haftalık dünyaya gelen ve doğum sırasında beyin kanaması geçirmesi nedeniyle serebral palsi hastalığı teşhisi konulan 10 yaşındaki Hatice Sıla Koçak'ın yüzü, 5,5 yıldır eve kurduğu mini sınıfta kendisine ders veren harfleri ve sayıları öğreten sınıf öğretmeni Nurten Erdener sayesinde gülmeye başladı.
Antalya'da yaşayan Öznur-Abdullah Koçak çiftinin 27 haftalık dünyaya gelen ikiz çocuklarından biri 2 günlükken hayatını kaybetti. Beyin kanaması geçirmesine rağmen 3 ay kuvözde yaşam mücadelesi veren Hatice Sıla isimli bebek ise hayata tutunmayı başardı ancak doktorlar bebeğe serebral palsi (beynin oksijensiz kalması sonucu merkezi sinir sisteminin hareket işlev alanlarının hasar görmesi) teşhisi koydu.
Hastalığı nedeniyle yürüyemeyen, acıktığını, susadığını söyleyemeyen ve konuşmakta zorluk çeken minik Sıla'nın kaderi 4,5 yaşındayken evde eğitim almaya başlamasıyla değişti. Kepez İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce evde eğitim için görevlendirilen sınıf öğretmeni Nurten Erdener, Sıla ile öğrenci-öğretmen ilişkisinden ziyade anne-kız bağı kurdu.
Sıla ile ilgilenen ve onunla konuşan Nurten öğretmen, Sıla'nın anne ve babasının desteğiyle evde mini bir sınıf oluşturdu. Haftanın 5 günü eve gelerek ders veren Nurten öğretmenin çabalarıyla Sıla önce acıktığını ve susadığını ifade etmeye başladı. Harfleri ve sayıları öğrenen Sıla, 3-4 kelimeli cümleler kurmaya başladı. İngilizce de öğrenen Sıla, İstiklal Marşı'nın ilk iki kıtasını da ezberlemeyi başardı.
Öğretmen Nurten Erdener, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Sıla ile ilk karşılaştığında babaannesinin kucağında mandallarla oynayan bir çocuk gördüğünü ifade etti.
"Sıla'da nasıl farklılık oluşturabilirim" diye düşündüğünü dile getiren Erdener, Sıla'ya sağlıklı bir çocuk gibi davrandığını, onunla konuşup sohbet ettiğini söyledi.
Sıla için özel sınıf oluşturduğunu ve her gün aynı dersleri defalarca işlediklerini anlatan Erdener, "Derslerin Sıla'ya büyük katkısı oldu. Artık kendini ifade edebiliyor. Diğer öğretmenler bana 'hocam siz mucizeler yarattınız' diyor. Sıla beni görünce mutlu oluyor, evden gitmemi istemiyor. Sıla'ya ikinci bir anne oldum. Burnu akınca hiç tiksinmeden burnunu siliyor, onun bütün ihtiyaçlarıyla ilgileniyorum. Aramızda büyük bir sevgi bağı oluştu. Onun bir şeyler öğrendiğini görmek ve bir şeyleri başarınca bana sarılması, beni dünyanın en mutlu öğretmeni yapıyor." dedi.