İsa Tatlıcan / Sabah.com.tr
SABAH'a gündemle ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Türkiye ekonomisinin 2001'den çok daha güçlü olduğuna dikkat çekerek, ABD'nin yeni başkanı Donald Trump'ın Türkiye ilişkilerinde kuracağı yeni dönemden ümitli olduğunu dile getirdi. Numan Kurtulmuş, "ABD'nin yeni yönetiminden beklentimiz, 78 milyonluk Türkiye halkının beklentisine cevap vererek FETÖ elebaşısını iade etmesi ve Suriye'nin kuzeyinde PYD ile olan ilişkilerini yeniden gözden geçirmesi" dedi. Kurtulmuş, Türkiye'nin dış politikasını değerlendirdi:
ABD İLE YENİ DÖNEMDEN ÜMİTLİYİM
-ABD seçimlerini Trump kazandı? Demokratlarla Türkiye arasında diplomasi tıkanma noktasına geldi. Trump döneminden umutlu musunuz?
Trump bizim değil ABD halkının tercihi. Eğer demokrasiye inanıyorsak ABD halkının tercihlerine herkesin saygı gösterilmesi gerekir. Türkiye nihayetinde uzun yıllardır ABD ile kesintisiz olarak ilişki içerisinde. Bu ilişkiler zaman zaman iyi olmuş zaman zaman sıkıntıya girmiş olabilir. ABD seçimlerinde beklenildiği gibi niye Hillary Clinton kazanamadı derseniz, bunun cevabı çok açık. Demek ki Trump'un ABD yönetiminin biriken sorunları hakkında ortaya koyduğu itirazlar, ülkenin orta sınıfında olumlu cevap buldu. Seçimi belirleyen de ABD'nin orta alt sınıfı oldu. ABD politikasının nasıl değişeceğini birlikte göreceğiz. Bu sadece ABD'yi değil bütün dünyayı ilgilendiriyor. ABD'nin Ortadoğu politikası nasıl değişecek? Türkiye ile ilişkilerini nasıl oluşturacak?
-Türkiye'nin ABD yeni yönetiminden hangi konularda beklentisi var?
Birkaç noktada beklentimiz var, tabii ki. Birincisi, FETO'nun iadesi beklentimiz var. Bu anlamda ABD yeni yönetiminin 78 milyonluk Türkiye halkının beklentisini yerine getireceğini düşünüyoruz. Ayrıca Suriye'nin Kuzeyinde de PYD ile ABD ilişkilerinin yeniden gözden geçirileceğini ümit ediyoruz. Bölgenin tek istikrarlı ülkesi olan Türkiye ile de ilişkilerini tekrar güçlendirmeyi tercih edeceklerini tahmin ediyorum. Ben şahsen ümitliyim.
EKONOMİDEKİ DALGALANMA BÜTÜN DÜNYANIN SORUNU
-Ekonominin içinde bulunduğu dalgalanma küresel bir mesele mi?
Aslında dünya ekonomisinde bugün karşı karşıya kaldığımız sorun Neoliberal Kapitalist sistemin bir sorunu. Sanayi kapitalizminin ürettiği refah dalgası sona erdi. 1997 ve 2008 krizinden sonra şimdi yeni bir kriz dalgasına doğru dünya evriliyor. Yeni ekonomik düzen büyük bir kitlesel refaha dönüşmüyor. Dünyanın finansal aristokratları kendilerine büyük bir refah alanı sağlarken, insanların büyük bir kısmı bu refahtan pay alamıyor. Finans sektörü üzerinden sağlanan gelişme reel ekonominin işine yaramıyor. Bütün dünyadaki temel sorun orta sınıfın yeniden inşa edilmesidir.
-Türkiye'nin bundan çıkarması gereken bir ders var mı?
Türkiye zaten gereken dersi çıkarmış durumda. Türkiye reel ekonomiyi güçlendirilmeyi hedefliyor. 65. Hükümetin de en önemli hedeflerinin başında geliyor.
TÜRKİYE EKONOMİSİ 2001'DEN ÇOK GÜÇLÜ
-Türkiye'nin son üç yıldır yaşadığı siyasi ve ekonomik çalkantıları başka bir ülke yaşasaydı herhalde ayakta kalamazdı. Türkiye bunu nasıl başarıyor?
Türkiye ekonomisinin durumu 2001'deki gibi değil. Önce bunu tespit etmek gerekir. Dönemsel bazı dalgalar Türkiye ekonomisini elbette etkiliyor ama sarsıcı etkisi olmuyor. Kamu borçlanmaları ve faiz aşağıya çekilebilmiştir. Üretimimizi arttırarak makro dengelerimizi daha güçlü hale getirmemiz gerekir.
-Küçük büyük her yatırımcı dolar mı alsam, nakitte mi kalsam, iş mi kursam diye düşünüyor. Siz bu vatandaşlara ne tavsiye edersiniz?
Döviz üzerindeki bu dalgalanma Türkiye'ye has bir durum değil. Küresel bir sorun ve dönemsel. Dolara yoğunlaşmanın çok anlamlı olmadığını düşünüyorum. Neye yatırım yapalım derseniz cevabım çok net: Üretime yatırım yapın. Türkiye bütün enerjisini üretime yöneltmelidir. Türk lirası dışındaki yatırım araçları hep spekülatiftir. En iyi yatırım üretime yapılan yatırımdır.
-FETÖ ile mücadele nasıl ilerliyor?
Karşı karşıya kaldığımız örgüt 1973'te askeri okulların sorularını çalarak örgütlenmeye başlamış. 40 küsur yıldır emniyete, yargıya, eğitime, bürokrasiye ve medyaya sirayet etmiş. Bu örgütü bir günde silmek kolay değil. Şimdi örgüt deşifre oldu. Belki uzun süreli bir mücadele olarak devam edecek. FETÖ'cülerden devletin arındırılması bir milli güvenlik meselesidir. Bunlar ayıklanacak ve hesap sorulacaktır. Yanlış yapıldığı tespit edilenler de görevine iade ediliyor. Kimseye haksızlık yapılmaması için olağanüstü hassasiyet gösteriliyor. Herkesin içi rahat olsun. Örgütle ilgisi olmayanlar kesinlikle mağdur edilmeyecek, örgüt üyeleri de hakettiği cezayı alacaktır.
-Yurtdışında hala güçlerini muhafaza ediyorlar mı?
Bu örgüt Türkiye'de operasyon gücünü kaybetti ama birçok ülkede hala gücünü koruyor. Yurtdışında bu kadar güçlenebilmelerinin nedeni ise bir dönem Türkiye'den aldıkları destekti. Artık bu kapı kapandı. Şimdi Türkiye devleti açık bir şekilde tüm dünyaya bu illegal örgütü deşifre ediyor. Zaten okullar da birer birer kapanarak Maarif Vakfı'na devrediliyor. Artık yurtdışında hiçbir ülkede FETÖ için rahat hareket alanı kalmayacak. Yurtdışındaki FETÖ sempatizanları eğer suçları yoksa gelsinler Türkiye'ye teslim olsunlar. Ama suç işleyenlerin hepsinden devlet hesap soracak.
-Cumhurbaşkanlığı sisteminde yol haritası belirleyebildiniz mi?
Bizim tavrımız bu konuda ilk günden beri çok net. Gönlümüz arzu ederdi ki Türkiye çok geniş kapsamlı bir anayasa reformu gerçekleştirsin. Nihayetinde bizim bu konuyu referanduma götürecek bir milletvekili sayımız yok. MHP mevcut durum hakkında destek vereceğini açıkladı ve görüşmeler başladı. Biz burada CHP'ye yeniden çağrı yapıyoruz. Gelin bu süreçte yeralın.
-Hükümet MHP ile Cumhurbaşkanlığı sistemi üzerinde kesin uzlaştı mı?
MHP; içerisinde Cumhurbaşkanlığı sistemi olan dar kapsamlı bir değişikliğin tartışılabilir olduğunu açıkladı malumunuz. Çalışmalar belli bir noktaya getirildi. Mesele kendi rayında sorunsuz gidiyor. MHP kendilerine ulaşmış taslakla ilgili henüz resmi bir görüş beyan etmedi. Sayın Genel Başkanlar toplantı yaptı. Gerekli gördüklerinde açıklama yaparlar ve değişiklik meclis gündemine getirilir. 367'yi aşarsa bile millete götüreceğiz.
-Referandum tarihi belirlendi mi?
Bir tarih veremem ama önümüzdeki yılın ilk yarısında halkın önüne gelebilir.
CUMHURBAŞKANLIĞI İÇİN YENİ SEÇİME GEREK YOK
-Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçildiğinde halkın seçtiği mevcut Cumhurbaşkanı görevine devam edecek mi?
Burada hukukçuların farklı görüşleri var. Bizim görüşümüz; mevcut cumhurbaşkanı zaten seçimle gelmiştir ve görev süresi 2019 yılına kadar devam edecektir. Eğer referandumdan olumlu sonuç çıkarsa mevcut cumhurbaşkanı yeni anayasal düzenlemeye göre yetki ve görevlerini kullanacaktır.
-Sandık halkın önüne geldiğinde sonuç hakkında bir öngörünüz var mı?
Parlamentodan geçtiği takdirde halkımızın çok büyük oranda evet diyeceğini düşünüyorum. 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin çok üzerinde olacağını söyleyebilirim.
-Erken seçim var mı?
Türkiye'nin tekrar seçimle kaybedecek vakti yok. Önümüzde çok önemli işler var onlarla ilgilenmeliyiz.
-Suriye meselesi kilitlendi mi? Yoksa çözüme yakın mıyız?
Suriye meselesinin dünya siyasetinin en önemli konusu olduğunu düşünüyorum. Bu sorunu hiçbir ülkenin tek başına çözemeyeceğine inanıyorum. Bir yıldır şunu söylemeye gayret ediyorum. Eğer ABD ve Rusya vekalet savaşlarını sürdürmeye devam ederlerse küresel savaşın fitilini ateşlerler. Bu vekalet savaşı uzun süre devam edemez. Suriye'de barış sürecine yakın olduğumuza inanıyorum. Suriye halkının istediği istikamette bir barış süreci zorunludur. 500 bin vatandaşını kaybetmiş bir halka zorla yapılacak bir barış süreci dayatılamaz.
-Peki ne olacak da bu savaş sona erecek?
Türkiye dahil hiçbir ülkenin bu sorunu tek başına ortadan kaldıracak bir gücü yok. Maşalar kullanarak kendi hakimiyet alanını genişletmeye çalışanlar bundan vazgeçmeli. Eğer Suriye sorunu bu şekilde devam ederse dünya mültecilerden ve küresel terörden kurtulamayacaktır. Bölgeye barış gelmeyecektir. Bir barış perspektifi oluşturulmalı, kimsenin kimseye dayatmada bulunmayacağı… Bu noktaya bir sene öncesinden daha yakın olduğumuzu düşünüyorum.
TÜRKİYE'NİN EKSENİ KAYMIYOR, GENİŞLİYOR
-AB ile ilişkilerimiz kopuyor mu?
Türkiye'nin dış politika imkanlarımıza baktığımızda eşzamanlı olarak birçok politika yürütme şansı var. Mesela şu an AB adayı, Şanghay Beşlisi'nde gözlemci, NATO ve İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı üyesi, Balkanların, Kafkasların, Türki Cumhuriyetlerin, Ortadoğu'nun bir parçası. Bu özelliklere sahip dünyadaki ender ülkelerden bir tanesi. Hep yanlış bir soru soruldu: Türkiye'nin ekseni kayıyor mu? Türkiye'nin ekseni şurası ya da burası değildir. Bir tane ekseni vardır, o da kendi eksenidir. Kendi imkanlarını genişletir. Şanghay'ın Beşli'sine üye olması AB ile olan ilişkilerini etkilemez. AB ile birçok sorunlar yaşadık. Bu sorunlardan hiçbirisi Türkiye'den kaynaklanmadı.
-TRT ile yakından ilgileniyorsunuz. Özellikle TRT World'u kamuoyu çok merak ediyor.
TRT World yeni bir kanalımız. Bir yıl geçmesine rağmen çok başarılı bir noktaya geldi. Cumhurbaşkanımızın himayesinde gerçekleştirilen lansman ile bunu bütün dünyaya tanıttık. Hain darbe akşamını drone görüntüleriyle bütün dünyaya geçen bir haber kanalıydı. Giderek hızla gelişen bir haber kanalı. Önümüzdeki dönemde dünyanın İngilizce yayın yapan sayılı kanallarının arasına girecek ve Türkiye'nin tezlerinin dünyada da duyurulmasına vesile olacaktır.