İLKER GEZİCİ
KOLU DÖVME KAPLI BİR ARABESKÇİ DÜŞÜNEMİYOR
İki sene önceydi... 'Sonsuz Teşekkürler' şarkısının her yerde bangır bangır çaldığı dönemdi. Şarkıyı İdo Tatlıses'in söylediğini öğrenince çok şaşırmıştım. İdo sadece beni değil, herkesi şaşırtmıştı. Belki de kendisinden beklenmeyecek tarzda bir şarkıyla müzik piyasasına girdiği içindi bu şaşkınlık. 'İmparator İbrahim Tatlıses'in oğlu İdo, şarkı söyleyecekse, babasının izinden gitmeli, onun veliahtı olmalı' diye düşünen herkesi ters köşeye yatırmıştı. Şarkıları kısa zamanda sevildi, kendi stilini ve hayran kitlesini yarattı. Yorumu da oldukça başarılıydı. Bir sene gibi kısa süre içinde de üç single çıkaracak kadar üretkendi. İdo, kendisine duyulan önyargıyı çok kısa bir sürede yıkmayı başardı.
"Müzik doğduğumdan beri hayatımda vardı" diyen İdo, Amerika'da 16 ay kalıp ritim eğitimi almış. "Peki, şarkı söylemek nereden esti?" diye soruyorum, şöyle yanıtlıyor: "Aslında aklımda şarkıcılık hiç yoktu. Ben uluslararası ticaret okumak istiyordum. Sonrasında işin içine müzik girdi. Çok da şaşırmamak lazım. Aslında şarkı söylemek için girmedim müzik piyasasına; aranjör olmak istiyordum. Bir şarkı vardı, 10 kişi gitti geldi; kimse okuyamadı, sonra bana kaldı."
HİÇ ŞIMARIK BİRİ DEĞİL
Hakkında oluşan önyargıyla ilgili söyledikleri de oldukça samimi. İdo bu konuda "Sesimin güzel olduğunu düşünmüyorum. Aslında her insanın kendisine öyle gelir. İlk dinlediğimde şaşırmıştım ben de" diyor.
Tarz olarak pop müziği seçmesinin belli bir sebebi olmadığını söyleyen İdo, sözlerine şöyle devam ediyor: "Ben yapabildiğimin en iyisini yapıyorum. İbrahim Tatlıses de sadece arabesk mi söylüyordu? Sadece arabeskçi türkücü müydü? O da pop şarkılarını söylerdi. Benim neden arabesk söylememi bekliyorlar bilmiyorum. İbrahim Tatlıses gibi söylemedikten sonra arabesk söylememin bir anlamı yok. Ayrıca, kolu dövme kaplı bir arabeskçi düşünemiyorum."
İdo, 2 metreye yaklaşan boyuyla her ortamda dikkat çekiyor. Üzerinde Tatlıses soyadını taşımanın verdiği sorumluluk var, şımarıklık yok. Duruşunu hiç bozmadan, büyük bir mütevazılıkla sürdürüyor yaşamını. Point Hotel'deki oyun salonunda hayranlarının fotoğraf çektirme isteğini kırmıyor mesela.
Otelde İdo'yla birlikte oyun konsolunda ikiye iki maç yaptık. Kısa zamanda oldukça eğlenceli vakit geçirdik. İdo'nun Fenerbahçeli olduğunu bilmeyen yok ama kendisi basketbolu daha çok seviyor.
Merve YURTYAPAN
ÇOK GÜLÜYOR DİYE KOMEDİ TEKLİFLERİ GELİYOR
'İmparator' lakaplı bir babanın oğlu olan İdo, ihtişamlı bir yaşantının içinde büyümesine rağmen çok mütevazı biri. Büyüklerine çok saygılı, samimi, doğal ve içten. İdo'nun oyun konsolu tutkusunu bildiğimiz için onunla küçük bir maç yapalım istedik. İdo, bir anda röportajı unuttu ve kendisini oyuna kaptırdı.
Lüks takıntısı olmadığını söyleyen İdo, "Kıyafetlerimin yüzde 50'sini gençlerin çoğunluğunun kıyafetlerini satın aldığı, pahalı olmayan markalardan alıyorum. 'Yeni bir şey çıkmış, onu almam lazım' gibi bir düşüncem yok" diyor. İdo, araba tutkusu olduğunu ancak sürekli satıp yenisini aldığını belirtiyor.
Yeni albüm için çalışmalara başladığını söyleyen İdo, sesini beğenmediğini söyleyecek kadar da alçakgönüllü. İdo müzik çalışmalarıyla ilgili şunları anlatıyor: "Single yapmamı istiyorlar ama ben çok sıkıldım. Bir albümüm olsun istiyorum. 11 şarkılık bir albüm yapacağım. İkiüç tanesi benim parçam olacak. Arada bir single çıkartacağım. Şarkılarımın hepsi hazır, bomba gibi olacak. Çıktığında benim senem olacak."
'ANEM BUNLARI OKUYUP ÇILDIRSIN'
Oyunculuk teklifleri geldiğini öğrendiğimiz İdo'ya genellikle komedi rolleri yakıştırılıyormuş. Bu konuyla ilgili "Sanırım çok gülüyorum diye bana bu tarz rolleri yakıştırıyorlar" açıklamasını yapıyor İdo. "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz' dizisine girmek ister misin?" diye sorduğumda ise "İsterim ama eşofman ve tespihle gireyim diziye" diyerek gülüyor.
Özel hayatı hakkında da konuştuğumuz İdo, "Evlilik baskısı oluyor mu?" sorusuna, şöyle yanıt veriyor: "Olmuyor, ben arada bizimkilere 'Evleneceğim' diyorum, inanmıyorlar. Annem gülüp geçiyor. Artık bir bakışla karşımdaki kişilerin ne olduğunu, ne düşündüğünü çözüyorum. Annem doğru insanı bulamayacağımı düşünüyor ama bilmiyor ki belki de buldum. Okusun bunları şimdi, evde çıldırsın." "Annenizin önerdiği bir kişiyle hayatınızı birleştirmez misiniz?" diye onu sıkıştırıyoruz. Bu soruya da "Annemin bulduğu biriyle evlenebilir miyim bilmiyorum. Öyle bir şey olmasını istemem ama bu işler belli de olmaz. Öyle bir evlilik 60 sene de sürebilir" diye cevap veriyor.
ÖZLEM AVCI
YATIRIMLARI ANNESİ YAPIYOR
İbrahim Tatlıses'i çok sık takip eden gazetecilerden biriyim. Dolayısıyla İdo'nun büyüme sürecine de an be an tanık oldum. İdo çocukluğunda da çok saygılıydı. Büyüyünce de saygılı, esprili bir delikanlı oldu. Baba mesleğinde hayli kararlı bir şekilde devam ediyor yoluna.
İdo'nun gerçek adı aslında babası gibi İbrahim Tatlıses ama onun gerçek adını hâlâ bilmeyenler var çünkü annesi Derya Tuna bile ona İdo diyormuş. İdo; İbrahim ile Derya'nın oğlu anlamına geliyormuş.
ASLAN DÖVMESİ YAPTIRACAK
Marka tutkusu yok. Giyimi, kuşamı kadar yaptırdığı dövmelerle de çok konuşulan İdo, şimdi de duruşunu çok sevdiği bir hayvan olan aslanın kafasını dövme olarak yaptıracakmış. İdo'nun ilk dövmesi annesinin adı olan Derya'ymış fakat babası "Ben niye yokum?" diye ona kızınca, İdo, İbrahim ismini de yazdırmış.
"Kılık kıyafetinde kendi stilini yarattığını düşünüyor musun?" diye soruyorum, düşünmediğini söylüyor. Tespihli eşofmanlı kıyafetinin çok konuşulduğunu hatırlattığımızda da şöyle yorum yapıyor: "Tespihi sabır için çekiyorum, rahatlıyorum. Tespih sallamak olarak algılanmasın ama, 'kıro' diyorlar sonra..."
Herhangi bir hobisinin olmadığını söyleyen İdo, "Kız arkadaşlarıma göstereceğim herhangi bir koleksiyonum yok" diyerek espri yapıyor. Saatleri çok sevdiği belirtiyor ama "Koleksiyon yapacak kadar saatim yok" diyor.
Yatırımlarını annesinin yaptığını açıklayan İdo, bu konuyla ilgili de şunları anlatıyor: "Annem genelde gayrimenkule yatırım yapıyor. Ben işletmecilikten anlamam. Ben yemek yemesini bilirim sadece."