'Cevapsız Çınlama' şarkısıyla şöhrete kavuşan lise öğrencisi Aleyna Tilki'nin, kanunen yasak olmasına rağmen geceleri içkili mekanlarda sahneye çıkması tartışma yaratmıştı. GÜNAYDIN'ın manşete taşıdığı; 18 yaşından küçük bir çocuğun içkili mekanlarda çalışmasının çocuk istismarı suçuna gireceği yönündeki haberler, yetkilileri harekete geçirdi.
YETKİLİLER, AİLE İLE GÖRÜŞTÜ
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı yetkilileri, geçtiğimiz günlerde Aleyna Tilki'nin ailesiyle görüştü. Yetkililer; kanunlara göre ailesinin izni bile olsa reşit olmayan bir çocuğun içkili mekanlarda gece çalışmasının mümkün olamayacağını belirterek, bunun çocuk istismarı suçuna gireceğini vurguladı. Bakanlık yetkilileri; aileye, Tilki'nin barlarda sahneye çıkmasından vazgeçmesi gerektiğini, bunun 'çocuğun yüksek yararı' için önemli olduğunu iletti. Öte yandan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı; 18 yaş altı çocukları çalıştıran içkili mekanları mercek altına aldı. Çocukların gece çalıştırılmasının kanunen yasak olduğunu belirten bakanlıklar, Türkiye genelinde gece çalışma ruhsatı olan iş yerlerini denetime aldı. Kanunlara göre içkili mekanlarda çalışması mümkün olmayan Aleyna Tilki; "Yanımda annembabam olmadan sahneye çıkmıyorum" demişti. GÜNAYDIN'a konuşan yetkililer ise; bir çocuğun, anne-babası yanında olsa bile valilik izni olmadan içkili ortamlarda çalıştırılamayacağını belirtmişti.
MEVZU ÖZGÜRLÜK YA DA SANAT KARŞITLIĞI DEĞİL
Günaydın'ın haberlerinden sonra, Aleyna Tilki televizyon kanallarını gezmeye başladı. Konuk olduğu bir programda, en neşeli haliyle "Hep popülerdim, eleştirilmek ilk defa yaşadığım bir şey değil" derken, diğer programda "Beni eleştirerek psikolojimi bozuyorlar, zaten maddi gelirim yok" diyerek tutarsız açıklamalar yapıyor. Ama onu mazur görün çünkü o daha bir çocuk!
Her ne kadar bizim haberlerimizin ardından Aleyna'nın travma yaşadığına yönelik haberler ve röportajlar yapılıyor olsa da, aslında biz sadece olaya ayna tutuyoruz. Barlarda sahneye çıkarak yaşadığı psikolojik yıpranmayı gösterdiğimiz için kendisini mutsuz hissetmeye başladı bile. Son bir haftada Aleyna; Samsun, Trabzon ve Ordu'da konser adı altında barlarda şarkı söylerken, bu kız çocuğu daha ne kadar istismara maruz kalacak? Hem işletmeler, hem de sanatçı açısından alenen yasaya aykırı davranılıyor.
YASALAR HİÇE SAYILIYOR
Günlerdir bu iç karartıcı tablodan bahsederken, DMC Genel Müdürü Samsun Demir dahi "Biz uyarmıştık" diye itirafta bulunurken, Aleyna'nın Trabzon'daki etkinliğine Number 1 Türk FM'in medya sponsoru olması da ilginçti! Amaçları neydi acaba? Çok konuşulan ama yasalara uygun çalışmayan bir kız çocuğunun üzerinden prim yapmaya mı çalışıyorlar dersiniz?
Aleyna'nın kendisine rol model aldığını söylediği Selda Bağcan'ın, "Yasalar öyleymiş ama ben bir mahsur görmüyorum" demesi de yenilir yutulur cinsten değil. Yasaları hiçe saymak ve durumu meşrulaştırmaya çalışmak ne zamandan beri sanatçılık? Neden örnek olmak yerine, sürekli gereksiz gaz veriyoruz gençlere?
18 yaş altındaki bir şarkıcıya değil, 18 yaş altında alkollü mekana giden veya onları teşvik eden, ayrıca buna izin veren sisteme karşıyım. İlk önce bu sistem düzeltilmeli, fakat ailelerin, sanatçıların, işletmelerin, yapım firmalarının ve menajerlerin de bundan sorumlu olduğu unutulmamalı.
YAZARLAR SAVUNAMADI
DMC'nin son dönemde müzik sektörüne pompaladığı yeni şarkıcıların neredeyse hepsi ağız birliği yapmışçasına, Aleyna Tilki'nin samimiyetini ve doğallığını örnek gösterip 'Kızcağızı destekliyoruz' imajı çiziyor. Halbuki GÜNAYDIN'ın manşetlerinden ve halkın duyarlılığından sonra, DMC ile organik bağı olan Hürriyet gazetesinin yazarları da, katı savunmaları çürütürcesine çark etmeye başladı. Hürriyet Aleyna'yı savunurken, yazarları ne mi dedi?
Biz kılık kıyafet mevzusuna girmeden, köşe yazarı Melike Karakartal, "Aleyna, seksi kız imajından vazgeçmeli" diyerek, 16 yaşındaki bir kız çocuğunun fiziksel olarak teşhir edilmesine dikkat çekti.
Biz sadece alkollü mekanlarda sahneye çıkmasını eleştirirken, Ömür Gedik "Makul yerlerde tabii ki konser versin" diye yazdı ve bizim savunduğumuz makul mekan anlayışını destekler kıvama geldi.
Biz 'Gece hayatından dolayı okulunu ihmal etmesin' derken, Onur Baştürk "Kulüplerdeki playback konserlerle enerjisini harcamasın" diyerek, Aleyna'nın yaşamında daha faydalı olacak şeylerle uğraşmasını işaret etti. Hani biz sanata ve genç yeteneklere karşıydık? Herkes anladı ki, mevzu özgürlük ya da sanat karşıtlığıyla ilgili değil. Amacımız, toplum sosyolojisi ve çocuklarımızın geleceği için, sırf birilerinin para kazanabilmesi adına çocukların barlarda heba edilişine dikkat çekmekti ve sanıyorum başarılı da olduk.
NEDEN BENİ İLGİLENDİRDİ?
Diyeceksiniz ki, 'Oğuzhan, Aleyna Tilki'ye neden kafayı taktı?' Gelin size durumu özetleyeyim: 11 yıl önce Bursa Çocuk Hakları Komitesi'nin kurucu başkanlığını üstlenmiştim ve UN ICEF ile pek çok projeye imza atmıştık. 2011 yılında da gazeteci kimliğim ve çocuk hakları savunuculuğumu birleştirerek, siyaseten en üst makamlarından destek gören Gelin Birlikte Oynayalım isimli projeyi hayata geçirmiştim. Projenin gelirini de Van depreminden zarar gören çocuklarımıza göndermiştik. Çocuklar ve çocuk hakları benim için hassas bir mevzu; o yüzden hakları da, haksızlıkları da iyi bilirim.