Başbakan Yıldırım, Irak Meclisinin kararıyla ilgili, "Irak hükümeti, Bağdat ne söylerse söylesin, bölgedeki DEAŞ'la mücadele için, bölgedeki demografik yapının zorla değiştirilmemesi için Türk varlığı orada kalmaya devam edecek." dedi.
Başbakan Binali Yıldırım, TOBB Genel Merkezi'nde 9. Türkiye Ticaret ve Sanayi Şurası'nda yaptığı konuşmada Irak Meclisi'nin kararıyla ilgili şu değerlendirmeleri yaptı:
"Türkiye ile 350 kilometreden fazla hududu olan ve 30-35 senedir ülkemizin başını ağrıtan PKK terör örgütünün barındığı Irak'ta, Irak merkezi yönetimi bugüne kadar hiçbir tedbir almazken ve 63 değişik ülkeden burada terörle, DEAŞ'la mücadele adıyla askeri unsurlar bulunurken bütün bunları bir kenara bırakıp Türkiye'nin oradaki varlığına takılması abesle iştigaldir. Bunun hiçbir şekilde iyi niyetle izahı yoktur. Irak hükümeti, Bağdat ne söylerse söylesin, bölgedeki DEAŞ'la mücadele için, bölgedeki demografik yapının zorla değiştirilmemesi için Türk varlığı orada kalmaya devam edecektir."
Başbakan Yıldırım'ın konuşmasından satır başları:
15 Temmuz gecesi Türkiye için 2. kurtuluş mücadelesidir. Bu mücadeleyi milletçe kazanmış olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.Hainlere en güzel cevabı verdiniz. Herkesin Allah yar ve yardımcısı olsun. Türkiye tarih boyunca herkesin gözünün üzerinde olduğu bir ülke olmuştur. Türkiye'nin doğu ve batı medeniyetleri arasında bir geçiş noktasında olması.
EN BAŞTA ETKİLENEN ÜLKE TÜRKİYE'DİR
Türkiye ülkesini geleceğini inşa etmekle kalmıyor, farklı ülkelerde de barış sağlamaya devam ediyor. Etrafımızda istikrarsızlıklar var; Suriye, Irak'ta yaşananlardan en başta etkilenen Türkiye'dir. Türkiye birçok bakımdan bunun bedelini ödüyor.
Mülteciler öncelikle Türkiye'nin yolunu tutuyor. Biz kapımıza geleni geri çeviremeyiz. Bütün kardeşlerimizi bağrımıza bastık, ekmeğimizi paylaştık. Biz bize yakışanı yaptık. Türkiye olarak aktif bir şekilde çabalarımızı sürdürüyoruz. Bütün bölgedeki paydaşlarla yakın temaslarımız devam ediyor.Türkiye sadece bölücü terörle uğraşmıyor aynı zamanda DEAŞ terör örgütüyle de amansız bir mücadele veriyor. Fırat Kalkanı'nı başlattık. Bunun amacı hudut güvenliği ile bölgedeki vatandaşlarımızın can vemal kaybını önlemek. Bin kilometrekarelik alan terör unsurlarından temizlenmiş, asli unsuru olan Suriyeli mülteciler yerleşmeye başladı. Cerablus 200 sivil varken, 2 bin - 2 bin 500 sivil hayatını yaşamaya başladı. Okullar açıldı. Biz için bir yerinden başladık. Suriye'nin normalleşmesi için işin bir yerinden başladık. Diğer ülkelerin de başlaması gerekiyor. Olumsuzluklara rağmen olumlu bir durum yaşarız umarım.Rusya, İran ve ABD ile temaslarımız sürüyor.
Türkiye ülkesini geleceğini inşa etmekle kalmıyor, farklı ülkelerde de barış sağlamaya devam ediyor. Etrafımızda istikrarsızlıklar var; Suriye, Irak'ta yaşananlardan en başta etkilenen Türkiye'dir. Türkiye birçok bakımdan bunun bedelini ödüyor.
TÜRKİYE BU KONUDA HASSAS
Musul'un DEAŞ'tan temizlenmesi konusunda Amerika özellikle, İran Merkezi Hükümeti ve aşiretlerden oluşan Milis gücüyle çalışması mevcut. Bu konuda Türkiye hassas. Tabii ki DEAŞ'ın temizlenmesi lazım. Uzun zamandan beri askeri unsurlarımız bir yandan mücadele ediyor, bir yandan da o bölgenin gerçek sahiplerinin eğitilmesi için faaliyet gösteriyor. Tüm bunlar yapılırken, operasyonun yaklaştığı bu günlerde Irak'tan anlaşılmaz tepki geldi. Irak'ta 63 değişik ülkeden askeri unsur vardır. PKK'nın barındığı Irak'ta bugüne kadar Irak Merkezi Yönetimi tedbir almazken, 63 ülkeden askeri unsur bulunurken Türkiye'nin oradaki varlığına takılması abesle iştigaldir. İyi niyetli bir yönü yoktur.
IRAK HÜKÜMETİNİN HADDİ DEĞİLDİR
Türkiye ile 350 kilometreden fazla hududu olan ve 30-35 senedir ülkemizin başını ağrıtan PKK terör örgütünün barındığı Irak'ta, Irak merkezi yönetimi bugüne kadar hiçbir tedbir almazken ve 63 değişik ülkeden burada terörle, DEAŞ'la mücadele adıyla askeri unsurlar bulunurken bütün bunları bir kenara bırakıp Türkiye'nin oradaki varlığına takılması abesle iştigaldir. Bunun hiçbir şekilde iyi niyetle izahı yoktur. Irak hükümeti, Bağdat ne söylerse söylesin, bölgedeki DEAŞ'la mücadele için, bölgedeki demografik yapının zorla değiştirilmemesi için Türk varlığı orada kalmaya devam edecektir.
MAKSAT TÜRKİYE'Yİ OYALAMAK
Terör örgütünün Kürtlerle ilgili sorunu vardı. Bütün bu sorunu köklerini kazıyarak devam edeceğiz. Bunlar ne Kürtleri ne de Türkleri temsil ediyor. FETÖ de BETÖ de aynı merkezden kumanda ediliyor.Bunların iplerinin aynı yerde olduğunu gördük. Maksat Türkiye'yi oyalamak, ama başaramayacaklar. 15 Temmuz'da FETÖ'cüler dersini aldı, şimdi de BETÖ'cüler dersini almaya devam ediyor. Güvenlik güçlerimiz ensesinde. Hedef Türkiye'yi terörle anılan bir ülke olmaktan çıkarmak. Başarılı bir operasyon yürüyor, kırsal ve hudut boylarında. 12 ana merkezde polisimiz, askerimiz, korucularımız hepsi müthiş bir mücadele ediyor, ve bu mücadeleyi millet kazanacak.
GÜN AYDINLANDIĞINDA MOSMOR OLDULAR
Şu anda bölgede terörle mücadeledeki destek yüzde 90'lara ulaşacak. Milletin dediğini yapmak zorundayız. Milletin dediğinin tersini yapanların neler yaşadığını görüyorsunuz. Zayıf bir hükümetle 15 Temmuz'u yaşasaydık bunların hiçbirini konuşamayacaktık. Ama baştacı bir Cumhurbaşkanı, 79 milyon kahraman halkıyla o gece destanlar yazdı bütün dünyayı ters köşe yaptı. Bazı dost bildiklerimiz birbirini tebrik ediyordu. Ama gün aydınlandığında mosmor oldular. O gece halkın gücü tankın gücünün üstüne çıkmıştır. Hesaplar alt üst olmuştur. Hepimiz ne kadar gurur duysak azdır.
BİZ ŞİRKETLERİ DEĞİL SORUMLU ŞAHIŞLARI CEZALANDIRACAĞIZ
Ticaretin canlanması talebin artması için tedbirler alınması gerekiyor. Bazı tedbirler aldık biliyorsunuz. Bazı kararlar aldık, 15 milyar liralık piyasalarda ilave canlanmayı sağlayacak paketi yürürlüğe koyduk. Taksit sayısının 36'dan 48'e çıkarılması gibi, tüketici kartlarının 72 aya kadar yeniden yapılandırması konularını karara bağladık.Bankaların ticaret erbabımıza sanayicilerimize gerektiği kadar yardımcı olmadığı. Yaşatmak yerine tökezleyenlere bir tekmede ben vurayım konusu olmaz. Bir FETÖ meselesi var. İş alemi için ölçümüz çok nettir. Biz şirketleri değil, sorumlu şahısları cezalandıracağız. Şirketin ne kabahati var. İş aş evlerine ekmek götürüyorlar. Şirket çalışmaya devam edecek, ama şirket içinde mensup birileri varsa tabii ki onları ayıplamak bizim görevimiz. Ölçü bu. Mahkemeler her yerde kayyum atıyorlardı. Değişiklik yaptık. Dedik ki tüm şirketlere tek kayyum olacak TMSF olacak. TMSF bu konuda uzman, yıllardır bu işi yapıyor. Halka açık şirketlerin birden bire değerleri artmaya başladı. Şunu unutmayalım türkiye hukuk devleti. Biz işin icraat yürütme tarafındayız. Yasama da Meclis de işini takip edecek. Ama vatandaş onlara hesap sormaz. Önce bize sorar. Eğer FETÖ mücadelesinde ortada keyfi karar veren varsa bunları tek tek ele alıp gereğini yapacağız.
BİRAZDAN GÜVENLİK TOPLANTISI YAPACAĞIZ
Bizim asıl meselemiz uygulamadır. Bizim yeteri kadar düzenlememiz var ama malesef uygulama konusunda sıkıntımız var. Bundan sonraki işimiz takip. Yeni ekonomik paketi açıkladık. Açıkladığımız bütün reformlar gelecek 10 yıl içinde Türkiye'nin kaderini değiştirecek projelerdir. Türkiye zenginleştikçe refah arttıkça terör daha az konuşur. Amacımız yurdun her karış ve toprağına vatandaşımızın rahatça yaşayabileceği sağlık hizmetlerini devreye almak. Türkiye dünyanın en büyük havalimanını yapıyor. Dünya bunu gördü.
ONLARIN CANINA OKUYACAĞIZ
FETÖ'de 3 tane yapı var. İbadet edenler, ticaret yapanlar, ihanet edenler. Birinci hedefimiz ihanet edenler. Onların canına okuyacağız. Hiç şaşarı yok. Bu konuda başından beri söylüyoruz. Hiç hata yapmamak mümkün değil. Çünkü bu örgüt kapalı bir örgüt. Ancak yaşla kurunun yanmaması için elimizden geleni yapacağız. İntikamla değil adaletle davranacağız ama uygulamada hatalar oluyor. Türkiye her zaman zorlukların üstesinden gelmeyi başarmıştır. 15 Temmuz'u başaran bir ülke kolay kolay diz çökermi?