Türkiye 15 Temmuz'da tarihinin en karanlık gecelerinden birini yaşadı. Fetullahçı darbe girişiminin üzerinden henüz üç ay bile geçmeden bu ihaneti sulandırmaya çalışma faaliyetleri başladı. Başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere birçok CHP'li isim, arkasına CHP medyasını da alarak 15 Temmuz darbe girişiminin tüm sorumluluğunu bir avuç askere yıkmaya çalışıyor. Darbenin medya, finans, bürokrasi ve eğitim ayağını ise unutmamızı istiyorlar. 15 Temmuz FETÖ ihanetini sulandırmak ve unutturmak isteyenlere en sert itiraz AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ten geldi. Külünk ile 15 darbesinden sonra yaşanan ihraçları, FETÖ'nün yurtdışı örgütlenmesini ve örgütün geleceğini konuştuk.
MAĞDURİYET KAVRAMI ÜZERİNDEN 15 TEMMUZ'U UNUTMAMIZI İSTİYORLAR
15 Temmuz sonrasında kamu ve bürokraside FETÖ ile mücadelede bir sorun yaşandığını düşünüyor musunuz?
Bakın işin en kritik aşamasındayız. Psikolojik savaş yaşanıyor. Devlet örgüte hakim durumda. Suçluları adaletin önüne çıkarmak için titiz bir çalışma yürütülüyor. Ancak karşımızdaki örgütü çok iyi tanımamız gerekiyor. Bu örgüt birden fazla planı olan bir yapı. Küresel bilgi savaşlarını ve dezonformasyonu çok iyi biliyorlar. Şu an ikinci etaba geçtiler. Mağduriyet kavramı üzerinden 15 Temmuz'u unutturmaya çalışıyorlar. Buna izin vermemeliyiz. Demokrasi yanlısı televizyonlar her gün Beştepe'nin, Meclisin, Özel Kuvvetlerin bombalanma görüntülerini yayınlamalı. Gazeteler şehit ve gazilerin destansı öykülerini yazmalı. FETÖ'nün kara propagandası ile bu ihanetin unutulmasına izin vermemeliyiz.
KİMSE MAĞDUR EDİLMESİN AMA BİRİLERİNE DE AKLAMA GAYRETİNE GİRMESİNLER
-Peki hakikaten mağdur edilmiş olanlar varsa?
Onlara elbette saygı duyuyorum. Onları bir tarafa koyuyorum. Bu komisyonların ve kriz masalalarının asıl görevi bunların haklarının hukuklarının teslim edilmesi. Ancak bu örgütün mağduriyet edebiyatı üzerinden valilikleri ve devleti kilitlemesine izin verilmemeli. Örgütün karineleri belli ve hepsi devletin elinde. Kimse mağdur edilmemeli ama kimse de FETÖ'cü olduğu halde aklanmaya çalışılmamalı. Kimse birilerini aklamaya çalışmasın. Buna bu millet izin vermez.
15 TEMMUZ'DAN SONRA AYDINLANDIM DİYENLERE İNANMAMIZ İÇİN…
-İhraç edilen ve açığa alınanlar "15 Temmuz'dan sonra ben aydınlandım, örgütün gerçek yüzünü gördüm, görevime geri dönmek istiyorum" diyor. Bu insanlar için ne yapılabilir?
"15 Temmuz'dan sonra hidayete erdim" diyenlere asla inanmayalım. Sen önce 17 Aralık'tan sonrasının hesabını ver bakalım. Ölçümüz 15 Temmuz değildir. Sayın Cumhurbaşkanı'mız binlerce kez yüksek sesle haykırırken anlamadınız, 15 Temmuz'dan sonra aydınlandınız öyle mi? Buradan komisyonlara sesleniyorum. 15 Temmuz'dan sonra örgütü öğrendim diyenler 17 Aralık sonrasında yaptıklarının hesabını vermek zorundalar. Devleti tıkayıp, yargı ve emniyeti çalışamaz hale getirmeye çalışıyorlar. Buna izin veremeyiz.
15 TEMMUZ DARBESİ BAŞARILI OLSAYDI YİNE HİDAYETE ERECEKLER MİYDİ?
-15 Temmuz'dan sonra bu örgütten ayrılmak isteyenler olamaz mı? Bunların ne yapması gerekir. Bunların samimiyetine nasıl inanacağız?
Bu ülkenin bütün değerleri tarumar edilirken ses çıkarmayanlar 15 Temmuz'dan sonra örgütten elbette ayrılabilir. Ancak 15 Temmuz'a kadar yaptıklarının bir bedeli olmalı. Gidecek adalete bildiği herşeyi anlatacak. Gizli tanık olacak, itirafçı olacak bildiklerini anlatacak. Ama bunu samimi bir şekilde yapacak. Devlet de bu insanları samimiyet testinden geçirecek. Verdiği bilgiler doğru olacak. Ben senin pişman olduğunu ne ile tespit edeceğim? Peki 15 Temmuz darbesi hedefine ulaşsaydı yine bu örgütten ayrılacak mıydın? Bize bu sorunun cevabını vermeliler. MİT krizinde anlamadın, MİT TIR'larından anlamadın. 17 Aralık'ta anlamadın ama 15 Temmuz'da aydınlandın öyle mi? İşbirliğinizin bedelini devlete karşı ödeyeceksiniz. Bu halktan özür dileyeceksiniz.
KİMSENİN SUÇ İŞLEME ÖZGÜRLÜĞÜ YOK!
-Bir de örgütsel faaliyet içinden bulunan bazı isimlerin basın kartı taşıması üzerinden bir kara propaganda faaliyeti var. Bunlar gerçekten gazeteci mi?
Benim milletvekili olmam bana terör örgütü üyesi olma, darbe çığırtkanlığı yapma, ülkeyi çökertme hakkı verir mi? Sanki gazetecilik mesleği, devletin ve milletin varlığından ötesinde kutsal sorgulanamaz bir pozisyonda görülüyor. Bu örgütün silahlı kanadı, iş dünyası kanadı, kamu-bürokrasi kanadı, istihbarat kanadı, eğitim kanadı, STK kanadı var. Bu örgüt tüm bu kanatları hesap verecek ama gazetecilik kimliği arkasına saklanmış üyeleri hesap vermeyecek öyle mi?
AK PARTİ ARINMASINI 17 ARALIK'TA BAŞLATTI
-FETÖ'nün siyasi ayağı ile ilgili tartışmalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
AK Parti bu sorunun cevabını kontrollü bir şekilde veriyor. AK Parti bu mücadelenin amiral gemisi değil mi? AK Parti'nin varlığı bu mücadelenin en temel şartı değil mi? AK Parti kendi arınmasını 15 Temmuz'da değil 17-25 Aralık'ta başlattı. Bundan sonra da arınmaya devam edecektir. Hala AK Parti içinde böyle isimler varsa buna genel merkezimiz gerekeni yapacaktır. Ancak siyasetin FETÖ'den arınması tartışmasını AK Parti üzerinden yürütmeye çalışanlar şunu bilmelidir mi bu mücadelenin merkez gücü AK Parti'dir. Türkiye'de AK Parti değil bir koalisyon hükümeti olsaydı bu örgüt ile mücadele asla mümkün olmazdı. Bunu söyleyenlerin derdi FETÖ ile mücadele değil AK Parti'nin bu kararlı duruşunu akamete uğratmaktır.
ÜNİVERSİTELER FETÖ İLE MÜCADELEDE GEVŞEK DAVRANIYOR
-Sizce FETÖ ile mücadelede gevşeklik gösteren kurum var mı?
Üniversitelerin bir kısmı gevşeklik var. FETÖ ile mücadele etmeyen rektörler değişmeli. Üniversitelere çözmezsek kamu kurumlarının geleceğini de tehdit altına alırız. Üniversitelere özellikle dikkat çekiyorum. Çok iyi rektörlerimiz de var. Bunu da söylemeden geçmemek lazım.
-FETÖ davaları uzun sürer mi?
Mahkemelerin uzun süreceğini sanmıyorum. Suçüstü yakalandılar. Herşey ortada. Mahkemeler uzun sürmeyecek
DIŞ DİPLOMASİ YENİDEN YAPILANDIRILMALI
-Dış diplomaside FETÖ ile mücadelede bir zaaf görüyor musunuz?
Bildiğim kadarıyla Dışişlerinde bir operasyon yapıldı. Bence bu birinci dalga. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da belirttiği gibi nereye giderlerse gitsinler, hangi ülkede ve hangi görevde olursa olsunlar sığınacak yer bulamayacaklar". Elçiliklerimiz ve konsolosluklarımız büyük bir devlet perspektifi içerisinde yeniden oluşturulmalı. Basın ateşeliklerimizin kamu diplomasisi perspektifinde yeniden yapılandırılması gerekir.
KAMU DİPLOMASİSİNDE İSTEDİĞİMİZ YERDE DEĞİLİZ
-Her gün farklı bir Avrupa ülkesinde önemli bir mücadele veriyorsunuz. Yurtdışında kamu diplomasisi faaliyetleri nasıl gidiyor?
Yurtdışında kamu diplomasisinde istediğimiz yerde değiliz. Bizim bu kurumumuzu güçlendirmemiz gerekir. Bu örgüte karşı küresel bir dil üretmeliyiz. Bu küresel mücadelede üniversitelerimize bir misyon yüklememiz gerekir. İş dünyası dernekleri bu konuda insiyatif almalı. Yurtdışında 10 milyonu aşkın vatandaşımız var. Her bir vatandaşımız bu misyonun bir parçası olmalı. Bir ülke nüfusundan fazla vatandaşımız var. Kesinlikle "Dış Türkler Bakanlığı" kurulmalı. Düşünce enstitüleri kurmamız gerekir. Avrupa'ya hitap edecek görsel ve yazılı medya alanları inşa etmeliyiz. Küresel bir iletişim merkezi kurulmalı.
FETULLAHÇILIK BİR DİASPORA DEĞİL TERÖR FAALİYETİDİR
-Yurtdışında Fetullahçı Diaspora kuruluyor deniliyor. Bu kavramı kabul ediyor musunuz?
FETÖ asla diaspora olamaz. Fetullahçılık bir terörist faaliyettir. Asla diaspora gibi kavramlarla meşrulaştırılamaz. Bu örgütü masumlaştıracak, Türkiye'nin dışında meşrulaştıracak her türlü kavramdan kaçınmalıyız. Bu terör örgütü Avrupa'nın bütün değerlerini ortadan kaldırmak üzere bu darbeyi gerçekleştirdi. Bunu Avrupa'ya doğru anlatmalıyız.
AVRUPA'DA ARTIK SOKAKTA FETÖ YOK!
-Avrupa'da ve özellikle Almanya'da FETÖ'nün durumu nasıl?
Avrupa'da sokakta kaybettiler. Vatandaşlarımız bu örgüte müthiş bir tepki koyuyor. Vatandaş artık bunlara para vermiyor. FETÖ'cüler Fransa'da ikinci el eşya alıp satıyormuş. Çünkü vatandaş kaynaklarını kesti. Almanya ve Avusturya'da Zaman Gazetesi kapatıldı. Mesela Hollanda'dan bir örnek vereyim. 600 aile çocuklarını FETÖ okullarından aldı. Beyaz yakalılar FETÖ'den ayrılmadı çünkü maddi bağımlılıkları var. Bunlara rağmen biz ölmedik mesajı vermeye çalışıyorlar. Ancak AK Parti'nin oyu Avrupa'da oyu %65. MHP ve CHP tabanı da Avrupa'da bu örgüte karşı tepkili. Ancak FETÖ Avrupa ülkelerine teslim olmuş durumda. Bu ülkeler de Türkiye'ye karşı FETÖ'yü kaldıraç olarak kullanmaya çalışıyor. Aralarında şimdilik böyle bir ilişki var. Ama bu sürdürülebilir bir durum değil. Bir de Avrupa'da terör örgütleriyle Türkiye'ye karşı kirli ittifaklarını sürdürüyorlar.
ALMANYA'DA MERKEL'İN AÇIKLAMALARINDAN SONRA İBRE DÖNDÜ
-Avrupa'da yöneticilerle konuştuğunuzda ne tür tepkilerle karşılaşıyorsunuz?
Bir kısmı anlıyor. Ama Merkel'in konuşmasından sonra hata yaptık diyenler çoğunlukta. Ama FETÖ'den vazgeçmeleri kolay olmayacak. Kademeli olarak Türkiye'yi kademeli olarak kaybetmemeliyiz noktasına geliyorlar. Avrupa 15 Temmuz'un başarılı olacağına inanıyordu. Şimdi Türkiye'nin atacağı adımlarla pozitif sonuçlan alınacağını düşünüyorum.
ABD'DE HER ŞEY SEÇİMLERE BAĞLI
-ABD'de FETÖ konusunda rüzgar tersine dönmeye başladı mı?
ABD'nin tavrı seçimlere bağlı. Irak ve Suriye'nin yeniden yapılandırılmasını kimin tezleri ile hareket edileceğine bağlı. Eğer Clinton'un tezleri ile hareket edilecekce bu örgütün ABD'den çıkarılması biraz zor olacak. Ancak son ABD gezisinde Sayın Cumhurbaşkanı'nın kararlılığını gördüler. ABD artık kararını vermeli. Bu coğrafyayı Türkiye'siz anlamaları mümkün değil. Ortadoğu'yu İngilizlerin "böl parçala yönet" aklı ile okursanız bu coğrafya ABD için Vietnam'dan beter olur.
FETÖ'NÜN ETRAFI TELLERLE ÇEVRİLDİ. KURTULMA ŞANSI YOK!
-FETÖ'nün geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Örgütün etrafı tel örgülerle çevrildi. Vatandaşımız gerçeği biliyor. Küresel ölçekte de biliniyor. Artık sadece Türkiye'nin değil dünyanın istihbarat servislerinde biliniyor. İsim isim hepsi devletin arşiv kayıtlarında yeralıyor. Mücadele biraz uzun sürebilir. Ama artık kazanma şansları yok