Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Alman Bild gazetesine verdiği mülakatta gündemi değerlendirdi. Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından Almanya'ya kaçan FETÖ yandaşlarının bulunduğunu belirterek, "Yakında tam sayıyı tespit edeceğiz ve iade talep edeceğiz. Ancak, Almanya'nın buna uyacağından şüpheliyim. Geçmişte PKK ve DHKP-C teröristlerine ilişkin tüm iade talepleri reddedilmişti" dedi. Çavuşoğlu, "Sizin bakış açınızda, Avrupa Birliği (AB) neyi yanlış yaptı?" sorusu üzerine Türkiye'nin gerçek bir destek yerine göstermelik açıklamalar gördüğünü ve bu nedenle Türk halkının bu tutumu sorguladığını dile getirdi. Zor zamanda dayanışma içinde olunmaması halinde ortaklara ihtiyacın bulunmayacağını söyleyen Çavuşoğlu, darbeye karşı çok daha net açıklamaların yapılması ve Türkiye'ye üst düzeyli ziyaretlerin gerçekleştirilmesi gerektiğini kaydetti. Dışişleri Bakanı, AB'nin darbe girişimi sonrası tutuklama ve görevden almalara yönelik tavrına ilişkin "Avrupa, darbenin arkasında olan FETÖ'nün ne kadar tehlikeli olduğunu anlamadı. Yargı, polis ve ordu 40 yıldan bu yana kararlılıkla ele geçirildi" dedi. İki Almanya'nın birleşmesinin ardından Almanya'da 150 binden fazla kişinin Sovyetler Birliği'ne yakın oldukları şüphesiyle işten çıkarıldığını anımsatan Çavuşoğlu, yeniden bir darbe teşebbüsü yaşanmaması için bu tedbirlerin alındığını bildirdi.
'ÜSTÜMÜZE DÜŞENİ YAPTIK'
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin NATO'dan çıkacağına dair iddalara yönelik soru üzerine, bu iddianın yalnızca Türk karşıtı çevreler tarafından dile getirildiğini vurgulayarak, Türkiye'nin AB'ye üye olmak için tüm şartları yerine getirme konusunda hiçbir ülkenin göstermediği ölçüde gayret gösterdiğini hatırlattı. Buna karşılık AB'nin bazı çevrelerinden sadece tehdit, aşağılama ve topyekün bir blokaj gördüklerini belirten Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kendi kendime soruyorum: Bizim suçumuz ne? Neden bu Türkiye düşmanlığı var? Mültecilerle ilgili anlaşmalara bakın. Ekim ayında tüm Türklere vize serbestisinin sağlanacağının kayıt altında olduğu bir anlaşmamız var ve ben bu mevcut anlaşmalara işaret ettiğimde birden pek çok kişi reaksiyon gösteriyor. AB için iyi olanların bizim tarafımızca uygulanacağı ancak Türkiye'nin bunun karşılığında hiçbir şey elde etmeyeceği anlayışı olmamalı."