Çözüm sürecinde FETÖ'cü eski Hakkâri Emniyet Müdürü Tufan Ergüder'in televizyon programlarında, Doğu ve Güneydoğu'da çok büyük olayların olacağını ve bunların önünün alınamayacağını söylediğine dikkat çeken Pınarbaşı, "Bu terör olaylarının artması için ne gerekiyorsa yapın talimatıydı. Ardından o dönem Şanlıurfa'da plaka tanıma sistemlerini kapattıklarını ve istihbaratın bilgi paylaşmadığını belirledik. Altı memuru açığa aldık" dedi.
FETÖ-PKK-DAEŞ ÜÇGENİNDE KARANLIK OYUN
Şanlıurfa'da FETÖ-PKK ile DEAŞ üçgeninde oynanan karanlık oyuna dikkat çeken Pınarbaşı, şunları söyledi: "Askerin kasıtlı olarak sınırı tutmadığını anladım. 'Sınırdan kuş uçmuyor' diyorlardı. "Kuş geçmiyor ama TIR geçiyor" diyordum. Gündüz gözüyle askerin bilinçli ve kasıtlı olarak sınırı tutmadığını görüyorduk, ama bunu ifade edebilmek için elimizde bir done olması lazımdı. Gündüz gözüyle istihbarat için sınıra kameraları kurduk. 15 büyükbaş hayvan, 60 tane küçükbaş hayvan ile arkalarında 15 kişinin sırtlarında çuvallarla tel örgüleri indirip sınırdan geçtiğini kayda aldık. Gereğini yaptık."
PKK'LILAR SERBEST
30 Mart yerel seçimlerinde HDP'nin kaybetmesinden sonra meydana gelen terör olaylarını hatırlatan Pınarbaşı, şöyle devam etti: "5 gün süren terör olaylarından sonra Şanlıurfa'ya geldim. Kamere kayıtlarını inceledik, Ceylanpınar'daki tüm lambaları yakıp-yıkan 19 kişiyi tespit edip yakaladık. Ancak hakim ve savcılar bunları serbest bıraktı. Ceylanpınar Belediye Başkanına bombalı saldırı olmuştu. Şüphelileri yaladık sadece biri firardı ancak savcı ve hâkimler bunları da serbest bıraktı. Bu ne demek? Hâkim savcı bu kararlarla terör örgütüne 'ben sizin arkanızdayım bu işleri beceremediniz tekrar yapın' diyor. Peki, Ceylanpınar neden önemli? Çünkü Resulayn ile bitişik. Savaşın olduğu yerde bu adamları serbest bırakıyorsun. Adam tel örgüyü açıp karşıya geçiyor. Burada terörle mücadelenin zorluğunu bu hâkim ve savcı bilmiyor mu? Talimatla bırakıyorlar."
İSTANBUL'DAKİ CANLI BOMBA SALDIRILARI
İstanbul'daki patlamaların Şanlıurfa-Suriye sınırındaki geçişlerden kaynaklandığını belirten Pınarbaşı, "DAEŞ'e resmen yol veriyorlardı. 15 Temmuz'dan önceki iki toplantıda 20'nci Zırhlı Tugay Komutanı Tuğgeneral Metin Alpcan ile kapıştık, hep kapışıyorduk zaten. Biz adamların geçtikleri noktaları söyleyince rahatsız oluyor ve bilinçli bir şekilde inkâr ediyordu. DAEŞŞ, PKK ve FETÖ'yü idare eden aynı akıl çünkü. Toplantıda, 'PYD'nin kontrol ettiği bir alan var. Resulayn'dan Telabyad'a kadar. Akçakale'nin karşısı Telabyad'tır. Orası PYD'nin kontrolünde.Ancak DEAŞ alandan malzeme ve eleman aktarımı yapıyor. Büyük ihtimalle gelen talimat üzerine PYD o geçişlere karışmıyor' dedim. Alpcan buna karşı çıktı. Sınırı koruduğunu savunuyordu.
SINIRI POLİS KORUDU
Kobani sınır olarak Mürşitpınar Sınır karakoluyla bitişik. Orası polis bölgesi değildi, Kobani olayları olurken Zırhlı Tugay komutanlığı hiçbir olaya müdahale etmedi. Hemen Emniyet Genel Müdürümüz Celalettin Lekesiz ile görüştüm. Genel Müdürümüz çok acil olarak Ankara ve İstanbul'dan çevik kuvvet ve özel harekât polislerinin getirilmesini kararlaştırıldı. Bu kapsamda uçaklarla bin çevik kuvvet ile beş yüz özel harekât polisi geldi, onlarla sınırı tuttuk. Bu şekilde sorunsuz bir şekilde yaklaşık 300 bin Kobanilinin Türkiye'ye geçti.
KOMUTAN GELMEDİ
Dönemin tugay komutanı ise bir defa sınıra gelmedi. 80 tankın Urfa'nın merkezinde ne işi vardı, bu tanklar tugayda duruyordu ama sınırı tutmadılar. 1800 tane muvazzaf asker tugayın içinde bekliyordu. Kilometreye bir tank koysunlar. Tankların termal kamerası var. 30 kilometre uzağı gözüyor. Isıya duyarlı, fareyi bile fark ediyor. Niye koymuyorlardı..." (STAR)