Haberturk yazarlarından Murat Bardakçı bugünkü köşesinde FETÖ'nün gazetesi Zaman'ın bir dönem Elmalılı Hamdi Yazır'a ait dağıttığı Kur'an-ı Kerim mealinde ayetleri nasıl tahrif ettiğini yazdı.
İşte Bardakçı'nın o yazısı...
BU REZİL TAHRİFİN SEBEBİ CEHALET Mİ, YOKSA KASIT MI?
Burada sözünü edeceğim hadiseden, daha doğrusu Kur'an'ın bir âyetinin tahrifinden, Türkiye'nin önde gelen İslâm Tarihi profesörlerinden bir dostum sayesinde haberdar oldum.
Mesele şu: Zaman Gazetesi, bundan birkaç sene önce son devrin en önemli İslâm âlimlerinden Elmalılı Hamdi Yazır'ın ilk baskısı 1935 ile 1938 arasında dokuz cilt hâlinde Diyanet İşleri Reisliği tarafından yapılan ve daha sonraları defalarca basılan "Hak Dini Kur'an Dili" isimli tefsirini bugünün Türkçesi'ne nakledilmiş olarak yayınlayıp okuyucularına dağıtmıştı.
1878 ile 1942 arasında yaşayan Elmalılı'nın eseri Türkiye'de basılan "İlk Kur'an meâl ve tefsiri" olarak bilinirse de aslında böyle değildir, eski asırlarda elyazması olarak elden ele dolaşan daha çok sayıda meâl mevcuttur ve ilk matbû, yani basılı meâl ve tefsir de 1865'te yayınlanmıştır. "Hak Dini Kur'an Dili"nin özelliği ise, ilmî boyutunun yanısıra dilinin eski devirlerdeki tefsirlere göre daha açık olması ve Diyanet'in yayınlaması sayesinde eserin geniş bir okuyucu kitlesinin istifadesine sunulmasıdır.
Zaman Gazetesi ilk yayınının üzerinden 70 seneden fazla zaman geçen eserin dilinin eskimiş ve dolayısı ile herkes tarafından rahatça anlaşılamayacağını düşünmüş ve sadeleştirilmiş şeklini okuyucularına dağıtmış ama ne sadeleştirme!
KİM BU ÂLİMLER, NEREDE?
Tahrif, Kur'an'ın 16. Suresi olan Nahl'in 43. âyetinde yapılmış.
Âyet, Diyanet Vakfı'nın yayınladığı meâlde "Senden önce de kendilerine vahyettiğimiz kişilerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun" diye veriliyor...
Elmalılı'nın "sadeleştirilmiş" metninde ise, karşımıza birdenbire "Tevrat ve İncil âlimleri" çıkıyor; meâl "(Ey Peygamber!) Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bunu bilmiyorsanız Tevrat ve İncil âlimlerine sorun" hâlini alıyor. Yani, âyette geçen ve bildiğim kadarıyla tek bir kişinin dışında tefsir âlimlerinin tamamının "bilenler" diye çevirdikleri "ehle'z-zikri" ifadesi, Elmalılı Hamdi Efendi'nin ağzından "Tevrat ve İncil âlimleri" yapılıveriyor!
Elmalılı ise asla böyle bir şey demiyor ve aynı âyet, "Hak Dini Kur'an Dili"nin geçenlerde tıpkıbasımı yapılan orijinal elyazmasında "Senden evvel de resul olarak başka değil, ancak kendilerine vahy veriyor idiğimiz erler göndermişizdir, ehl-i zikre sorun bilmiyorsanız" şeklinde geçiyor.