ŞİKÂYETÇİ OLDU
Hainlerin rehin aldığı Genelkurmay Başkanı Akar, savcılığa 6 sayfalık ifade verdi
MORALLERİ BOZULDU
Atatürk Havalimanı'ndaki konuşmayı duyunca tavırları değişti. 'Teslim olun' dedim
YAŞ, HAREKETE GEÇİRDİ
Bu darbeciler FETÖ mensuplarıdır. YAŞ'ta bunlara çok ciddi darbe vuracaktık
TSK içinde yuvalanan FETÖ cuntasının darbe girişimi sırasında rehin aldığı Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'ın "müşteki-şikayetçi" sıfatıyla alınan 6 sayfalık ifadesine ulaşıldı. Akar ifadesinde, "Cumhurbaşkanımızın Atatürk Havalimanı'nda canlı yayında toplanan kalabalığa hitabı, darbeci hainlerin bütün ümitlerini sanırım yok etti" diye konuştu. FETÖ'nün 30 Ağustos'taki Şûra'da yapılacak temizlik nedeniyle böyle bir alçaklığa başvurduğuna dikkat çeken Akar, cuntacıların bu ihanetini ise "Tarihimize sürülmüş bir kara leke" diye ifade etti.
DİŞLİ: HERKESİ ALACAĞIZ
Orgeneral Akar, kalkışmanın başladığı 15 Temmuz'da Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in, yanına geldiğini ve kendisine MİT'ten gelen bilgi ile bu akşam içerisinde Kara Havacılık Okulu'ndan 3 helikopterin görevlendirilmesiyle bir faaliyet icra edileceği yönünde istihbaratı ilettiğini ifade etti. Makamında çalıştığı sırada kapısının çalındığını anlatan Akar, "Karargahta görevli Tümgeneral Mehmet Dişli'nin geldiğini gördüm. Dişli, 'Komutanım operasyon başlıyor, herkesi alacağız, taburlar, tugaylar yola çıktı. Biraz sonra göreceksiniz' gibi şeyler söyledi.
MORALLERİ ÇÖKTÜ
Televizyon görüntülerinde Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımız ile bazı bakanların beyanları, olaylardaki gelişmelerde halkın darbe teşebbüsüne canları pahasına direnişi, ilerleyen saatlerde bazı askerlerin teslim olmaları ya da vatandaş yahut polislerce kontrol altına alınmaları gibi gelişmeleri takip edince genel görünüşleri, tavırları değişmeye başladı. Gözlerinde umutsuzluğu fark ettim, moralleri iyice bozulmaya başlamıştı. Darbeci hainlerin morallerinin zaman ilerledikçe çöktüğünü gözlemliyordum. Önce Boğaz Köprüsü'nden teslim olan tankçılara ilişkin görüntüler, ancak çok daha önemlisi Sayın Cumhurbaşkanımızın Atatürk Havalimanı'nda canlı yayında toplanan kalabalığa hitabı, darbeci hainlerin bütün ümitlerini sanırım yok etti.
BAŞBAKAN'A: PAZARLIK YOK
Saat sanırım 08.30-09.00 sıraları olmuştu. Beni Başbakanımız yahut Cumhurbaşkanımız ile görüştürmelerini söyleyerek teşebbüsü sona erdireceklerini, adalete teslim olacaklarını bu işi bitirmenin mümkün olacağını anlattım. Bir cep telefonu getirip Sayın Başbakan ile görüştürdüler. Durumu anlattım. Telefonla konuşurken orada bulunan tüm bu hainlerin gözlerinin içine baka baka Sayın Başbakanımıza 'Hiçbir pazarlık söz konusu olmayacak, askeri savcı, cumhuriyet savcısı, polis ve inzibata teslim olacaklar' dedim. Benzeri şekilde MİT Müsteşarı'nı aradım ve bilgi verdim. Helikopterle götürüleceğim zaman Akın Öztürk Paşa, 'Komutanım ben de sizinle geleyim' dedi. Uygun bulmadım. Çankaya Köşkü'nde Başbakanlığa iniş yaptık. Ben ve peşimde Mehmet Dişli geldi. Müsteşar Bey ile baş başayken bana peşimden gelenin kim olduğunu sordu. Ben de yaşadığım olayları kısaca özetledim ve Mehmet Dişli'nin gözaltına alınmasının uygun olacağını değerlendirdim."
BAŞKASI İÇİN HAZIRLIK
Dağınık olan makam odasının daha sonradan toplandığını ve başkası için hazırlanmış olabileceğine dikkat çeken Akar, "MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından hediye edilen hatıra maksatlı tabanca ile kendisine ait özel cep telefonunun ise halen bulunamadığını" anlattı.
GÜLEN'LE GÖRÜŞTÜRÜRÜZ
Tuğamiral Hakan Evrim, "Dilerseniz sizi kanaat önderimiz Fetullah Gülen ile görüştürürüz" gibi bir şey söyledi. "Ben kimseyle görüşmem" diyerek tersledim. Ardından Akın Öztürk dışındakiler odayı terk etti. Sözde bildiri metnini imzalamamı ve okumamı istediklerinde elimi bile sürmedim, okumadım. Tuğamiral Ömer Harmancık ve Tuğgeneral Hakan Evrim'e Suriye'yi, Mısır'ı görmüyor musunuz? Bu tür olayların ülkemizi yıllarca ne kadar geriye götürdüğünü bilmiyor musunuz mealinde sözler sarf ettim. Hiç umurlarında olmadı. Televizyon 2-3 saat sonra açıldığında ekranda TBMM'nin, emniyet binalarının bombalandığı yazıyordu. Hepsi robot gibiydi adeta.
YAVER: VURURUM, SIKARIM
Bunun bir kalkışma olduğunu anladım ve hiddetle, 'Ne diyorsun ulan sen, ne operasyonu, sen manyak mısın, sakın ha' şeklinde bağırdım. Yönümü kapıya döndüğümde Serdar Yüzbaşı, Abdullah Astsubay ve Levent Yarbay'ı gördüm. Odaya hızla girmeye kalkıştıklarını fark edince ayağa kalktım ve o esnada Levent Türkkan, "Komutanım otur, kalkma, sakin olun, zorluk çıkarmayın" şeklinde bağırdı. Beni birisi iterek sandalyeye oturmamı sağladı ve o esnada arkadan bir başkası, elinde el havlusu tarzında bir şeyle hem ağzımı hem burnumu kapatarak, nefes almamı engelledi. Bir başkası plastik kelepçeyi bileklerime taktı. O esnada Levent Türkkan'ın elinde tabanca ile "Komutanım sakin olun, vururum, sıkarım" gibi şeyler söylediğini işittim.