Fadime Özkan / Star.com.tr
Son söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim. Türkiye'de medya -kimi sorunlar olmasına rağmen- bence gayet özgür. Hatta bence biraz fazla özgür!
Türkiye'de medya o kadar özgür ki, terör örgütlerinin bile gazetesi televizyonu var ve 7/24 yayındalar!
Türkiye'de medya o kadar özgür ki, gazeteciler terör saldırılarını özgürce kamufle edebiliyor, cinayete cinayet demiyor, terör örgütlerinin üstlendiği saldırıları bile devletin üzerine atabiliyor, teröristler için bahaneler üretebiliyor, herkesin gözü önünde cinayet işleyen katillerin röportajlarını tam sayfa yayınlayabiliyor, yayın yasağı olan casusluk faaliyetlerini haberleştirip ucuz kahramanlıklara girişebiliyorlar.
Üstelik merkez medya olduğunu iddia eden medyadan isimler terör örgütleri ve katillerle işbirlikleri nedeniyle marjinal olarak değil, kriminal olarak tanımlanmaları gerekirken özgürce suç işliyor ve gazeteci oldukları iddiasıyla imtiyaz talep ediyorlar!
Nasıl mı oluyor? Terör örgütlerinin medya organlarına ayrıca başlık açmak istemiyorum. Onların varlık nedeni bu zaten; terör örgütünün propagandası, kitleselleşmesinin sağlanması ve terörün amaçlarının pekiştirilmesi.
Ama merkezde görünüp terörü özgürce destekleyen medya organları eleştirilmeyi, kınanmayı ve merkezden marjinal-kriminal alana itilmesi gerekiyor.
Can Dündar'ın yönettiği Cumhuriyet gazetesini mercek altına almak istiyorum. Casusluk davasından yargılanırken bile"Türkiye'de gazeteciliğin yargılandığını, medyanın özgür olmadığını" iddia ettiği için. Amacım -dört haberde bile- Can Dündar yönetimindeki Cumhuriyet'in terörü övmekte ve kollamakta ne kadar özgür olduğunu göstermek.
9 MART 2015- Cumhuriyet, Reyhanlı'da 52 kişinin ölümüne neden olan FETÖ savcılarını özgürce akladı! Savcı Özcan Şişman ve savcı Aziz Takçı MİT'in tam 13 kez uyarmasına, araç plakaları ve isimler vererek takip ve önleyici müdahale talep etmesine rağmen görevlerini yapmadığı için 11 Mayıs 2013'te Reyhanlı'da IŞİD'e ait bombalı araçlar patladı. 52 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce insanımız yaralandı. Görevleri olmasına rağmen olay yerine gitmeyen aynı savcılar daha sonra Ocak 2014'te görevleri olmamasına rağmen MİT tırlarını durdurdu. Dündar, başka bir ülke istihbaratının Milli İstihbarat Teşkilatı'na yaptığı bu operasyonun medya ayağında yer almaktan yargılanıyor. 52 kişinin ölümünden sorumlu iki FETÖ savcısıyla röportajlar yapıp özgürce mesaj vermeleri için çabalayan isim ise Cumhuriyet muhabiri Ahmet Şık oldu.
31 MART 2015- Savcı Kiraz'ı şehit eden katillerin röportajı Cumhuriyet'te özgürce yayınladı! Çağlayan Adliyesi'nde Savcı Mehmet Selim Kiraz'ı rehin alıp başına silah dayayarak medyadan destek isteyen DHKP-C'li teröristlere beklenen yardım gecikmedi. CNN'in ekran yüzü Mirgün Cabas bir tivıt miktarı destek atarken Cumhuriyet'ten Ahmet Şık tam sayfa ile katillerin hizmetine koştu. Savcı katleden teröristlerin duygu ve düşünceleri, cinayet nedenleri ve siyasi mesajları Şık imzasıyla Cumhuriyet'te tam sayfa ve özgürce yayınlandı.
3 HAZİRAN 2015- Cumhuriyet gazetesi PKK'nın PR'ını özgürce yaptı! Genel seçimlere birkaç gün kala Cumhuriyet muhabiri Ayşe Yıldırım Kandil'e gitti, KCK eş başkanı Cemil Bayık'la uzun bir röportaj yaptı ve HDP'ye oy kazandırabilmek muhtemel amacıyla terör örgütü liderine herhangi bir siyasiymiş gibi her konuda fikrini sordu. İnsan öldürmek için eğitilmiş, silahlandırılmış, Temmuz ortasından bu yana Türkiye'de 350'den fazla askerimizi polisimizi ve çok sayıda sivil vatandaşımızı katleden teröristlerin katil değil doğa dostu, PKK'nın ekolojist ve de feminist bir STK, insan hakları derneği falan olduğuna inanmamız için şunları yazdı: "Kandil'de DOĞAYA SAYGI çok önemli. Dağ taş demiyorlar, sigara izmaritlerini BİLE yerlere atmıyorlar. Eteklerde yaşayan köylülerin rastgele AĞAÇ kesmesine asla izin vermiyorlar."
3 MART 2016– Cumhuriyet Çevik Kuvvet'e saldıran teröristleri özgürce gizledi! Cumhuriyet gazetesi haberinde Bayrampaşa Çevik Kuvvet'e saldıran ve çıkan çatışmada ölen Berna Yılmaz ve Çiğdem Yakşi'nin terörist olduğunu gizledi. Başlıkta, spotta, fotoğraf altında ve haber girişinde "iki kadın öldürüldü", "polis iki kadını öldürdü", "iki kadın" diyerek terör eylemini, silahları ve saldırıyı yazmayarak özgürce algı operasyonu yaptı. DHKP-C üyesi Berna Yılmaz'ın daha önce cezaevinden gönderdiği mektup yine Cumhuriyet'te yayınlanmıştı. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne canlı bomba olarak saldıran DHKP-C'li diğer bir terörist Elif Sultan Kalsen de Cumhuriyet tarafından himaye edilmişti.