İŞTE CÜNEYT TOROMAN'IN SABAH.COM.TR'YE YAPTIĞI AÇIKLAMA VE ANAYASA MAHKEMESİ KARARINDAKİ 7 ÇELİŞKİ
Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararını açıklaması, birçok açıdan sorunludur
BU AÇIK BİR ANAYASA İHLALİDİR
1)-Anayasa Mahkemesi'nin, daha önce açıklamış olduğu kararının gerekçelerini sonradan yazması, Anayasa ihlalini ortadan kaldırmamaktadır. Anayasanın 153.maddesi – "Anayasa Mahkemesinin .... İptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamaz." Şeklindedir. Anayasa mahkemesinin, gerekçeli kararını hazırlamadan kararını açıklaması açıkça bir anayasa ihlalidir. Gerekçeli kararın sonradan açıklanmış olması, bu anayasa ihlalini ortadan kaldırmamaktadır.
MAHKEME TARTIŞMALI HALE GELMİŞTİR
2)-Anayasa Mahkemesinin, kararını açıkladığı halde gerekçeli kararını yazmadığı kararları varsa, ve bu kararları yazmadan, Can Dündar ve Erdem Gül kararına alelacele gerekçe yazmışsa, Veya diğer başvurularda karar gerekçelerini bu kadar kısa süre içinde yazmamışsa, bu durum, mahkemeyi tartışılır hale getirir.
AYM KENDİ ÜYELERİNİ BİLE İKNA EDEMEMİŞ
3)-Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararının yarısı, bazı üyelerin karşı oylarından ibarettir. Sayın Anayasa mahkemesi, kendi üyelerini dahi ikna edememişken, bu kararının kamuoyunu nasıl ikna etmesini bekleyebilir?! AYM'nin "367 kararı" neyse, bu karar da aynı niteliktedir! O kararı veren hakimler, kendilerini feda etmişti, bu karara olumlu oy veren hakimler de hukukun üstünlüğünü siyasi sonuçlara feda etmiştir! Gelecek kuşaklar, bu kararın kendisine değil, bu karara katılmayan, karşı oy yazan, karşı oylarına saygı duyacaktır.
NEDİM ŞENER CASUSLUK FAALİYETİNDEN YARGILANMADI
4)-Anayasa Mahkemesi, gerekçeli kararında, AİHM'nin, Nedim Şener/Türkiye kararını emsal göstererek, ifade özgürlüğü konusunda başvuruyu inceleme yetkisinin olduğu sonucuna karar vermiştir. Mahkemenin kararına dayanak yaptığı AİHM' kararının, bu başvuruyla emsal niteliği bulunmamaktadır. Nedim Şener, casusluk faaliyetinden yargılanmamıştır. Başvuruyla hiçbir emsal niteliği olmayan bir kararla kendisine alan açmıştır, yetki tecavüzünde bulunmuştur.
İÇ HUKUK YOLLARI TÜKETİLMEDEN
5)-Can Dündar ve Erdem Gül'ün, Kişi özgürlüğü ve Güvenliği, İfade Özgürlüğü ve basın özgürlüğü olmak üzere üç konuda başvurusu vardır. AYM, sadece "kişi özgürlüğünü" (tutuklamayı) inceleyebilir, diğer iki başvuru için, iç hukuk yollarının tüketilmesi, kararın kesinleşmesi gerekmektedir. Kişi özgürlüğüyle ilgili başvurunun da, Anayasanın 19.maddesi hükmü son derece açık olup, tutuklama (özgürlüğünden yoksun bırakılma) mahkeme kararına dayandığı için, ön inceleme sonunda reddetmesi gerekirdi.
DAVA DOSYASINI GÖRMEDEN KARAR VERDİ
6)-AYM, başvuru sahiplerinin yargılandığı dava dosyasını görmezden gelmiştir. Bu dava dosyasında gizlilik kararı mevcut olup, AYM, dosyayı dahi istememiştir. Zaten isteseydi bile, yargılamayı yapan mahkeme, "gizlilik kararı" nedeniyle, bu başvurusunu reddedecekti. AYM, başvurucuların, savcı ve mahkeme huzurundaki ifade tutanaklarını yeterli görmüştür. AYM, bundan kısa süre önce, dava dosyasını dahi görmeden 60'tan fazla sanığın tahliyesine karar veren ve FETÖ kapsamında tutuklanan hakimle aynı konuma düşmüştür.
DEVLET SIRRI VE CASUSLUK FAALİYETİ GÖRMEZDEN GELİNDİ
7)-AYM'nin kararındaki gerekçeler, başvuru sahiplerinin üç ihlal gerekçesini de açıklayamamıştır. Başvuru sahiplerinin mahkeme tarafından tutuklanmalarının (özgürlüklerinden yoksun bırakılmalarının) niçin hukuka aykırı olduğunu ispatlayamamıştır. Devlet sırlarının gazete ile yayınlanmasının İfade özgürlüğü kapsamında olduğunu kanıtlayamamıştır. Basın özgürlüğünün, hiçbir sınırlama olmaksızın, devlet sırlarının yayınlanabileceğini de ispatlayamamıştır. Uymakla ve uygulamakla yükümlü olduğu Ceza kanununu hiçe saymıştır. BU kanundaki devlet sırrı ve casusluk suçlarını görmezden gelmiştir!
Sabah.com.tr