RASİM OZAN KÜTAHYALI / SABAH.COM.TR
Geçtiğimiz haftaiçi 23 Aralık 2015'te gazetemiz SABAH'ın manşeti Fizan'a Kaçsalar Tutup Getireceğiz idi. Allah'a şükür ki Fethullahçı terör örgütü ile mücadelede bir milim bile taviz vermemeyi prensip edinen bir Cumhurbaşkanımız var. Zaten Recep Tayyip Erdoğan olmasa bu devleti yeniden Fethullahçıların yöneteceğinden çok ciddi şüphelerim var. Fethullahçı örgüt sadece ve sadece Erdoğan'ın dimdik liderliğinden ve bir de Erdoğan'a tam destek olan bazı medya unsurlarından ve aktörlerinden korkuyor. Bu medyaların en başında SABAH grubu gelmektedir. Zaten o yüzden 17 Aralık'ın hemen sonrasında SABAH grubuna el koyma planı yaptılar.
Öte yandan hem bürokraside hem de iş dünyasında FETÖ ile mücadele bağlamında durum parlak değil. Halen devlet içinde kurumlararası koordinasyon sıkıntısı var. Kurumlar FETÖ ile mücadelede birbirine yardım etmiyor. Dahası birbirlerine köstek olmaya çalışıyor. Elbette istisna kurumlarımız var. Hakan Fidan'ın liderliğindeki MİT ile Efkan Ala'nın liderliğindeki İçişleri Bakanlığı kadroları arasında genel bir uyum var. O noktada tablo olumlu.
Çünkü hem Fidan hem de Ala 17-25 Aralık darbe teşebbüsünün püskürtülmesinde kellelerini ortaya koyarak mücadele etmiş yiğit iki adam. O sebeple yönettikleri kurumlar içinde aksama olsa bile anında müdahale ile sorunları çözebiliyorlar. Aynı şekilde HSYK da yargı içindeki FETÖ mensuplarını temizlemek hususunda son derece kararlı hareket ediyor. Elbette yargı prosedürleri gereği bir süreç oluyor ama sonunda adalet yerini buluyor. Aynı HSYK FETÖ ile mücadelede kararlı olan savcılara ve hakimlere de sürekli cesaret ve perspektif veriyor. İhraç kararlarının merkezi konumundaki HSYK 2. Dairesi'nin Başkanı Mehmet Yılmaz da Hakan Fidan ve Efkan Ala gibi cesur ve zeki bir adam.
Bazı bakanlıklar ise bu uyumlu tablonun dışında yer alıyor. Yeni hükümetimizin yeni bakanlarının ve müsteşarlarının FETÖ ile mücadelede çok daha kararlı olacağına inanıyorum. Hem Başbakan Davutoğlu hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın FETÖ ile mücadele kararlılığı çok nettir. Bu noktada Maliye Bakanlığı çok kritik bir önem arz ediyor. Hem Maliye Bakanımız Naci Ağbal hem de Müsteşarımız Seyit Ahmet Baş'ın paralel yapı şirketlerinin vergi kaçakçılıkları ve usulsüzlüklerinin üzerine daha kararlı gitmesi Cumhurbaşkanımızın da kesin talimatıdır. Özellikle Büyük Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlıklarının FETÖ şirketleri üzerine çok daha kararlılıkla gitmesi ve üç büyük şehrin Emniyet Mali ve Organize Şubeleriyle ortak hareket etmesi zorunludur. Bakan Naci Ağbal'ın talimatıyla hem Muhsin Atcı hem Eren Yeşilyurt hem de Murat Olgun Türk polisi ve yargısıyla işbirliği içinde Türkiye için çok önemli işler yaparlar.
Rutin ve yüzeysel vergi denetimleriyle değil çok daha detaylı incelemelerle FETÖ şirketlerinin örgütsel usulsüzlükleri ortaya çıkacaktır. Çünkü 2010-14 döneminde bu şirketler resmen ticari hayatta terör estirdi ve doğru düzgün vergi ödemedi. Soruşturulan FETÖ şirketlerinin Maliye Bakanlığı envanterlerine KDV iadelerine Gümrük Bakanlığı ithalat ihracat beyannamelerine gerekirse yurtdışı firmalarının analizine Ticaret Bakanlığı DFİF belgelerine ve kapasite raporlarına bakılmalıdır. Yeni Gümrük ve Ticaret Bakanımız Bülent Tüfenkci'nin de FETÖ ile mücadelede kararlı bir tutumu olduğunu biliyorum. Tüfenkci'nin Gümrük İl Müdürlüklerine göndereceği -Maliye MİT Emniyet ve Yargı'nın tüm taleplerini karşılayın- yazılı talimatı da büyük önem arz etmektedir. FETÖ ile mücadelede Maliye ve Gümrük en az MİT ve Emniyet kadar önemlidir.