Mahmut Övür / sabah.com.tr
İki yıl önce bugün Türkiye, dünyada da örneği olmayan bir darbe girişimi yaşadı. Aslında 1913'teki ilk darbeden 1960'a, oradan da 28 Şubat'a uzanan tarih diliminde çok sayıda darbe girişimine tanık olmuştuk ama böylesi hiç görülmemişti.
Gülen Cemaati, yargı ve polis içindeki gücüyle, harekete geçmiş, birbiriyle ilişkisi olmayan düzmece iddialarla ve yasadışı dinlemelerle hükümeti devirmek istemişti. Düğmeye Pensilvanya'da basılmıştı ama uygulayıcıları polis ve yargı mensuplarıydı. Bir anlamda klasik bürokratik devletçi, zihniyet bu kez "cemaatçi" kılığıyla sivil siyasete darbe yapıyordu.
Şimdi geriye dönüp bakınca, siyasetin bu kirli ve çok yönlü saldırıyı atlatmış olması bir mucize. Bunda kuşkusuz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın güçlü liderliğinin büyük katkısı var. Başka herhangi bir siyasi aktör bu güçlü saldırıya dayanmazdı.
Cemaatin darbe girişiminin üzerinden tam iki yıl geçti. O günden bugüne hukuki adıyla FETÖ'ye karşı, çok yönlü mücadele yürütüldü. Kuşkusuz bu mücadelenin önemli bir ayağı siyasiydi. Polis ve yargı üzerinden yürütülen darbe girişimi akamete uğrayınca, cemaatin akıl hocaları da muhalefetle birlikte "siyasi mücadele"ye ağırlık verdi. Ve son iki yılda yapılan tüm seçimlerde akla hayale gelmeyen her türlü kirli yöntemi kullandı. Ama başaramadı. Hem onlar, hem de onların darbe girişimini bir fırsata dönüştürmek isteyen muhalefet partileri siyaseten kaybetti.
Şimdi sırada hukuk mücadelesi var. Bu konuda bugüne kadar önemli adımlar atıldı. Bunda birçok insanın da emeği var ama henüz istenen yere gelinmedi. Birkaç gün önce yazdım, hâlâ ilk darbe girişimi 17 Aralık soruşturması bitirilmiş değil. Zor ve FETÖ bağlantısının sağlam belgelerle kurulmasına ihtiyaç olduğunu biliyorum ama sorunun sadece bu olup olmadığından emin değilim.
Bu konuda son günlerde çok dikkat çekici bir gelişme oldu. 17 Aralık'ın asıl yürütücüsü İstanbul Emniyeti'ne bağlı Mali Şube Müdürlüğü'ydü. O tarihte Mali Şube Müdürü de cemaatçi kimliğiyle bilinen Yakup Saygılı'ydı. Saygılı Savcı İsmail Uçar'ın yürüttüğü 25 Aralık kumpasından şu anda tutuklu. Ve 9 Aralık 2015'te de bildiğim kadarıyla ilk kez 17 Aralık'la ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu'nca ifadesi alındı.
Ancak, savcılık ifadesini okuyunca şaşırıp kaldım. Çünkü FETÖ ile ve darbe girişimiyle ilgili tek soru ve cevap yoktu. En önemli darbe girişiminin en önemli şüphelisine örgütü ve bağlantılarıyla ilgili soru sorulmamıştı. Ayrıca bu suçtan hakkında tutuklama istenmemesi de ilginçti. Acaba bu işte bir terslik mi var yoksa ben mi yanlış yorumluyorum. Merak ettim.