CHP'nin sıradışı bir ismiydi İhsan Özkes. Öncelikle müftüydü. Bu, CHP için yeterince aykırı bir durumdu. Özkes, doğru bildiklerini dile getirmek konusunda açık sözlüydü. Garip olan ise, CHP tabanının ve teşkilatların onu bu haliyle benimseyip sevmiş olması. Nitekim Özkes, CHP kurultayında delegeden en çok teveccüh gören isimlerden birisi oldu. Fakat ne olduysa oldu ve CHP'nin bu başarılı ismi, seçimden kısa bir süre sonra partisinden istifa etti. Üstelik erken seçimin geleceğini bile bile. Yeni bir seçime doğru ilerlediğimiz şu günlerde bu sefer sorularımı bağımsız milletvekili İhsan Özkes'e yönelttim. İhsan Özkes'in cevapları, kendi tabiriyle söylemek gerekirse CHP'yi sallayacak gibi görünüyor.
7 Haziran seçimi öncesinde sizi rahatsız eden durum genel olarak neydi?
7 Haziran seçimleri öncesinde CHP'nin tek başına iktidar olma umudu yoktu. Bir proje uygulanmaya başlandı. Dış ve iç odaklar şöyle bir şey kurguladılar; HDP'yi yüksek bir şekilde barajı aştırırsanız AK Parti tek başına iktidar olamaz, Türkiye yeni bir sürece girer. Tabii bunu açık seçik ifade etmiyorlar ama ben oralarda bulunduğum için böyle bir yola tevessül edildiğini gördüm.
CHP BAŞ AKTÖR OLDU
HDP'nin barajı aşması için CHP dolaylı destek mi verdi yani?
Dolaylı değil. CHP bu projede tabiri caizse baş aktör denilebilecek bir pozisyon aldı. Ben HDP neden yüzde 13 aldı demiyorum. Ama bir ana muhalefet partisi tutup da kendisinin iktidara ortak olmasını HDP marifetiyle arkadan dolanarak yapmak istiyorsa, siz de bir Anadolu çocuğuysanız, milli ve manevi değerleriniz yüksek orandaysa bunu kabul edemezsiniz. Ederseniz zaten yuh olsun. Böyle bir projenin uygulanması beni çok rahatsız etmiştir. 1 Kasım seçimlerinde bu tavır ve proje belki biraz daha usturuplu şekilde de olsa aynı şekilde devam edecek. Bunu buraya not edebilirsiniz! Belki daha gizli kapaklı yapacaklar ama etkisi daha fazla yaşanacaktır.
İSTEKLİ GÖRÜNDÜLER
Koalisyon görüşmeleri esnasında CHP'nin yaklaşımı sizce nasıldı?
Ben seçimden 42 gün sonra istifa ettim, o sürecin içindeydim. Parti Meclisi'nde bu konu tartışıldı ve AKP ile koalisyona sıcak bakılmadı. Ne taban ne de teşkilat bunu istemedi. Ancak şu kurgulandı; koalisyon istenmiyor görüntüsü verilmeyecekti. Çünkü erken seçime gidilecekti. Bu sebeple CHP koalisyon istemiyor görüntüsü kesinlikle verilmeyecekti. Aksine çok istekli olduğu görüntüsü verilecekti. Toplumda, bu ülkede koalisyon olabilir algısı yaratılacak, böylelikle CHP'nin erken seçimde kıyıdan köşeden bir iktidar ortağı olması ihtimali sağlanarak bir gedik açılacak. CHP'nin koalisyon görüşmeleri esnasında uyguladığı proje buydu.
CHP'nin yaptığı görüşmeler, bu kadar istekli görünmesi göstermelik miydi?
CHP'nin tiyatrosu buydu. Bu senaryoyu milletvekilleri, Parti Meclisi üyeleri, partinin üst kademesindekiler biliyordu.
KOALİSYON İSTESE 14 MADDE İLE ÇIKAR MI?
CHP o görüşmeleri yaparken aslında istemiyor muydu?
İstiyor olsa 14 madde ile çıkar mı! Mesela restorasyon dediler, bu "Sen 13 yıllık iktidarını inkar et, yanlış yaptığını kabul et ve benimle koalisyon kur" demektir. Bunu da dünyada hiçbir siyasi parti kabul etmez. Bu teklifi kabul etmek AKP'nin kendini inkar ve intihar etmesi olurdu. AK Parti bu teklifi kabul edip bir anlamda intihar ederek bir koalisyon teklif etseydi bile CHP yeni maddeler öne sürecekti. Ve sanki 258 milletvekilini CHP almış 131 milletvekili de AKP'nin varmış gibi davranacaklardı.
Bu akıl kimin aklı peki?
Ben bunları hayali anlatmıyorum. Bunlar konuşuldu tartışıldı, ortak mutabakata varıldı. Düne kadar karşı oldukları AKP ile koalisyon kurmalarının parçalanma durumunun ortaya çıkartacağını, tabanı kaybedeceklerini konuştular.
Tıpatıp uyuşmam kendimi inkâr olur
Öteden beri CHP'de siyaset yapmanın zorluğundan sık bahsedilir. Sizce de öyle mi?
(Gülerek) Eski tabirle el-hak doğrudur. Tecrübeyle de sabittir. CHP'de siyaset yapmakta müzmin CHP'liler açısından sorun yok. Dışarıdan CHP'ye gelenler açısından durum zor. Belki CHP kimyasıyla büyümüş olanlar ortamdan zevk bile alır. Anadolu kültürü, İslam kültürü dediğimiz manevi değerlerle bezenmiş bir kişi açısından CHP'de siyaset yapmak gerçekten çok zordur. Bu zorluğu sadece ben yaşamış değilim. Bir çok kişi bana 'Hocam ben bunların arasında sıkılıyorum, siz ne yapıyorsunuz' demiştir.
Kılıçdaroğlu'nun da yaşadığı zorluklar var mıdır?
Kılıçdaroğlu'nun farklı sorunları var. Kılıçdaroğlu'nun CHP'yle kimyevi bir sorunu, doku uyuşmazlığı olmaz ancak CHP'yi yönetmek belki de bu kainatın en zor işidir. Bunu Sayın Kılıçdaroğlu'na da defalarca söylemişimdir. CHP'nin bir piramit gibi onlarca yüzü var. Tabiri caizse klikler, hizipler farklı yüzleri vardır. Dolayısıyla bunları yönetmek çok zor bir şeydir. Kavgaların, gürültülerin çok olduğu bir parti CHP.
'ARTIK YETER' DEDİM
Paylaşılamayan ne?
Sorun da zaten orada, 'Neyi paylaşamıyorsunuz'. Bir şey olsa da onun kavgasını verseniz, neyse! Vakıa da zaten bu. Düşünün koca koca adamlar oturup konuşmak yerine birbirinin üzerine yürüyebiliyor, hakaret edebiliyor. Elbette arkadaşların hepsini suçlamak doğru olmaz.
Bunca zorluk karşısında neydi sizin için tahammül sınırlarını zorlayan?
CHP'de bir müftünün varlığı zaten biraz garip karşılanıyordu. Yıllarca çalıştım, elimi taşın altına koydum, ama bir yerde 'Artık yeter' dedim. Benim CHP ile tıpatıp uyuşmam zaten kendimi inkar olur. CHP'yle tamamen uyuştum desem o zaman bende bir sorun var demektir. Zaten Kemal Kılıçdaroğlu bile CHP'lileri akşamları masa başlarında olmakla suçladı.
Rakı masalarını diyorsunuz değil mi?
Yani… Klasik, müzmin CHP'li dediklerimin özelliklerinden birisi de bu zaten. Benim buna iştirak etmem mümkün olmaz tabii. Ayrıca CHP'de dinle sorunu olan insanların bulunmadığını söylersek onlara iftira etmiş oluruz. Benim CHP ile uyumum farklı.
Sadakayı anlattım
CHP sizin gibi birinin varlığınızı parti açısından nasıl görüyordu?
Anladığım kadarıyla CHP bir vitrin malzemesi, mevsimlik işçi arıyor. Bazı kesimlere "Siz bize şunları diyorsunuz ama bakın biz müftüsü olan bir partiyiz, bizim ideolojik sorunumuz yok" diyorlar. Ve belki bazı insanlar bizim varlığımız sebebiyle CHP'ye sıcak bakıyor. CHP'de faydamız da oldu tabii. AK Parti'ye en büyük eleştirileri 'sadaka kültürü oluşturdunuz' şeklindeydi.
Sosyal yardımları kastediyorlardı değil mi?
Tabii. Sayın Genel Başkan'a "Yanlış yapıyorsunuz. Sadaka sünnettir, Allah'ın emridir. 'Siz sadaka kültürü oluşturuyorsunuz deyince' bir ibadeti küçümsüyorsunuz" dedim. Bunun istisnası vardır ama zamanla genel siyaset olarak bu söylemi bırakmışlardır. Yine başörtüsü konusunda da çok uğraşlarım oldu. CHP'de siyaset yaparken din, toplum ve ülke adına yararlı olmaya çalıştım.
Müsterihsiniz yani?
Tabii, elbette. Kimse İhsan Özkes CHP'de bulunma adına İslam'ı sulandırdı veya İslam'dan taviz verdi diyemez. Ben CHP'de İslam'ı yaşayarak bulundum. CHP'ye dini ve toplumsal anlamda yararlı olamadığımı, tabiri caizse onların bana baskın gelmeye başladıkları anda koptum.
SİZİN DEĞERLERİNİZLE SORUNLAR VAR
Din adamı olmanız nasıl sıkıntılar yaşattı?
CHP'nin tabanında ve delegede büyük teveccüh gördüm ama CHP'yi babasının malı gibi gören, tırnak içinde dışarıdan gelen insanları "öcü" gören bir kesim var. Bunlar yüzde olarak azlar ama etki gücü olarak çok daha fazlalar. Ve onların sizinle ve sizin değerlerinizle sorunları var. En müşahhas örneği Üsküdar Belediye Başkan adaylığı süresinde gördüm. Zaten onlar beni CHP'li görmüyordu. Benim kazanmamı AKP'nin, MHP'nin, BBP'nin kazanması olarak görüyorlardı. CHP'nin ayağındaki pranga da zaten bu, az olsun bizim olsun anlayışı.
İlk soru işaretleri ne zaman oluştu?
Ben adeta CHP'nin kara kutusuyum, çok şeye şahit olmuşumdur. Tabii her şey söylenmiyor. Ben 25. dönemde aday olmak konusunu da çok düşündüm. Hatta Genel Başkan'a aday olmak istemediğimi de söyledim. Özellikle 7 Haziran seçimleri öncesinde yaşadıklarım ve gördüklerim sebebiyle CHP'de durmamın kendime, taşıdığım değerlere saygısızlık olacağına karar verdim.
Kutuplaşma gözlerini döndürmüş
Kimi CHP'liler Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan hayli rahatsız. Sebebi nedir bunun?
Kimi CHP'liler de ülkeyi Sayın Erdoğan yönetmesin de kim yönetirse yönetsin diye düşünüyorlar. Hatta düşmanın bu ülkeyi işgal etmesini ve yönetmesini neredeyse Sayın Erdoğan'a tercih edecek durumdalar. Kutuplaşmada gözü dönmüşlük var. Tabiri caizse bir cinnet hali yaşanıyor. Kimi çağdaşlar, kimi Atatürkçüler, kimi Kemalistler Sayın Erdoğan'a husumette o kadar aşırılığa gidiyor ki, 'Tayyip Erdoğan gitsin de ne olursa olsun' düşüncesindeler. Tayyip Erdoğan düşmanlığı PKK dostluğuna götürüyorsa durup düşünmek gerekir. Bunu yaparken de Atatürk de kullanılıyor. Atatürk yerinden kalksa ve şu manzarayı görse kahrından ölür. Bir gariplik de şu akşam meyhaneye gidenle gece teheccüde kalkan da bu konuda işbirliği yapabiliyor.
DIŞTAN YÖNLENDİRİLİYOR
Paralel Yapı'yı kastediyorsunuz değil mi…
Bu tabloyu, iş birliğini masum göremeyiz. Bu kabul edilemez. Bu da beni rahatsız eden bir diğer husustur ve istifamda etkili oldu. 7 Haziran'da HDP ile işbirliği yaparak AK Parti'yi sallayan CHP'yi ben de istifamla salladım.
Düşmanı Erdoğan'a tercih edecek kadar nefretin sebebi ne?
Tek bir neden değil bu. Burada husumet ve aşırılığa varmanın çok yönü var. Kimisi temsil ettiği değerlerden ötürü, kimisi bir intikam saikiyle hareket ediyor. Ancak bunun hem ülkemiz hem de Ortadoğu projesi açısından iç ve dış yönlendiricileri de var.
Erdoğan karşıtlığı projesini oluşturan yaygın tanımla bir üst akıl mı var?
Tabii tabii. Çok boyutlu bir durum. Bunu aslında herkes biliyor.
Kutlu Doğum SMS'i atmam sorun oldu
Gönül bağınız ne zaman bitti CHP ile?
Aday olduktan sonra Kutlu Doğum Haftası'nda her zaman yaptığım gibi toplu mesaj gönderdim. Aynı hafta milletvekili adaylarıyla bölge toplantısı yapıldı. Adaylardan birisi sert bir şekilde, zannediyorum elini de masaya vurdu ve "Böyle Kutlu Doğum mesajı çekmekle bu iş olmaz. Biz seçime sol değerlerle gideceğiz" dedi. O an CHP bende bitti.
Bu rahatsızlığınızı Kılıçdaroğlu ile konuştunuz mu?
O toplantı ile ilgili rahatsızlığı ve aday olduğum için pişman olduğumu Sayın Genel Başkan'a söyledim. Bana "Daha sonraki seçimde seçim bölgeni değiştiririz, sorun değil" dedi. Bu denli rahatsız eden bir durumu görmezden gelmeyeceğimi söyledim ve kendileri de hak verdi.
CHP'den istifa edince CHP tabanının yaklaşımı ne oldu?
Beni CHP'lilerin büyük bir kesimi hala sevip takdir ediyor. Ben ayrıştırmayan, herkesi kucaklayan, insan odaklı bir kimseyim.
GÖREVDEN KAÇMAM
MHP ve AK Parti tabanı?
Elbette benim kültürümün, yaşantımın, kimliğimin en çok örtüştüğü taban AK Parti ve MHP tabanıdır. Ama diğer kesimlerle de insan olma ortak noktasında buluşuruz. Benim bağ kuramayacağım kimse yoktur.
İstifanız sonrası MHP'ye geçeceğiniz konuşuldu.
Ben asla ve kata ne MHP ne AKP beklentisiyle istifa etmiş değilim. Bunu kendime yakıştıramam. Ben her şeyi anlatmadım ama CHP'de yaşadıklarım karşısında bir tavır koydum ve istifa ettim. Yarın ne olacağını bilemem. Hizmet edebileceğim bir yer olursa o zaman görevden de kaçmam.
Bir parti olmazsa bağımsız adaylığı düşünüyor musunuz?
Hayır. Ben hayal ve ihtiras peşinde koşan biri değilim.
(Yeni Şafak)